İzlenmesi Önerilen Filmler

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
endless-love-sonsuz-ask-altyazili-1080p-izle-517.jpg



SONSUZ AŞK

Vizyon tarihi: 14 Şubat 2014
Süre: 1s 44dk
Yönetmen: Shana Feste
Oyuncular: Alex Pettyfer, Gabriella Wilde, Bruce Greenwood
Tür: Dram, Romantik
Ülke: ABD


Özet ve Detaylar

David Axelrod ve Jade Butterfield sakin bir yaz akşamı tanışır ve başta aileleri olmak üzere tüm dünyaya meydan okuyacakları bir ilişkiye başlarlar. Zira Jade liseden henüz mezun olmuştur ve önünde parlak bir gelecek bulunmaktadır. David ise farklı sınıftan bir ailede büyümüş ve çeşitli zorluklarla bugünlere gelmiş gözüpek bir adamdır. Jade'in babası bu ilişkiye kesinkes karşıdır ve kolay kolay pes etmeye niyeti yoktur. Artık ilişkilerinin önünde oldukça zorlu engeller vardır, ancak bu engeller ilişkilerini sadece daha karışık, karanlık ve saplantılı bir hale getirmeye yarar.


186870.jpg
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
20160428141736.jpg


HOLİDAY

Vizyon tarihi: 29 Aralık 2006
Süre: 2s 11dk
Yönetmen: Nancy Meyers
Oyuncular: Cameron Diaz, Kate Winslet, Jude Law
Tür: Komedi, Romantik
Ülke: ABD


Özet ve Detaylar

Iris Simpkins, Londra’da yaşayan bir gazete köşe yazarıdır. Aynı zamanda meslektaşı Jasper Bloom’a karşılıksız bir aşk beslemektedir. Yılbaşı yaklaşırken Jasper’ın nişanlandığını ve başka bir meslektaşları ile evlenmek üzere olduğunu haber aldığında Iris’in tüm dünyası tepetaklak olur. Diğer yanda Los Angeles’da yaşayan Amanda Woods, kendisine ihanet eden sevgilisinden henüz ayrılmıştır ve onu unutmaya çalışmaktadır. Kader bu iki kadının yollarını kesiştirir. Bir internet sitesi aracılığı ile yaşadıkları evi takas etmeye karar verirler. Amaçları hayatlarında tamamen bir farklılık yaratmaktır.

The_Holiday-375715329-large.jpg
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Sevgili Zachary: Babası Hakkında Oğula Mektup


s-bcdbc8f395b08317eb99a3a417e64b2379fcf4ad.webp



 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
0258000.jpg


PANİK ODASI


Vizyon tarihi:
31 Mayıs 2002
Süre: 1s 53dk
Yönetmen: David Fincher
Oyuncular: Jodie Foster, Kristen Stewart, Forest Whitaker
Tür: Gerilim, Polisiye, Dram
Ülke: ABD

Filmin konusu

Meg Altman, kocasından yeni ayrılmış olan bir kadındır. Kocasından aldığı nafaka parasıyla oldukça eski bir ev satın alır. Evi gezerken evin içerisindmeyee özel bir oda fark eder. Bu oda, müthiş bir güvenlik sistemiyle donatılmış, güvenli bir mabettir. Odanın içerisindeki monitörlerle evin her tarafı gözlemlenebilmektedir. Meg ve birlikte yaşayacağı kişi olan kızı, istenmeyen bir durum yaşandığı takdirde bu odaya sığınabileceklerdir.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
yan-pencere-medianeras.jpg



YAN PENCERE


Yönetmen: Gustavo Taretto
Oyuncular: Javier Drolas, Pilar López de Ayala, Rafael Ferro
Tür: Romantik, Komedi
Ülke: İspanya, Arjantin, Almanya

Özet ve Detaylar

Dünyanın büyük metropollerinden birinde yaşıyorsanız, her gün yüzlerce insan görüp karşı komşunuzla bir an bile karşılaşmayabilirsiniz. Mariana ve Martin Buenos Aires'te modern kent yaşamının kaosu içinde hayatlarını sürdürmeye çalışan yalnız insanlardır. Martin evden neredeyse çıkmadan web tasarımı yaparak hayatını kazanırken, Mariana ise uzun süreli bir ilişkiden yeni çıkmış ama ayrılık acısını henüz atlamadığı bir dönemdedir.

Bu kalabalık şehirde birbirlerine teğet geçen hayatlar yaşayan Martin ve Mariana kentin tesadüfler çarkına takılacaklar mıdır?
Buenos Aires'li yönetmen Gustavo Taretto'nun ödüllü kısa filmlerinden sonra çektiği ilk uzun metrajlı işi olan yapım, modern zamanlara dair bir kent masalı...
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
danimarkali-kiz-the-danish-girl-2015-turkce-altyazili-full-izle_9218191-5686_1800x945.jpg



Vizyon tarihi: 12 Şubat 2016
Süre: 2 sa
Yönetmen: Tom Hooper
Oyuncular: Eddie Redmayne, Alicia Vikander, Ben Whishaw devamı
Tür: Dram, Biyografik
Ülke: ABD, İngiltere, Almanya

Özet ve Detaylar

David Ebershoff’un aynı isimli kitabından uyarlanan Danimarkalı Kız, Lili Elbe ve Gerda Wegener’in gerçek yaşamlarından esinlenen çarpıcı bir aşk hikayesi. Yönetmeni Oscar ödüllü Tom Hooper olan film, Lili’nin bir transgender olarak çığır açan yolculuğunu ve Gerda ile olan evliliklerinin sıradışı öyküsünü anlatıyor. Filmin başrollerinde Oscar'lı oyuncu Eddie Redmayne, Alicia Vikander, Ben Whishaw, Sebastian Koch, Amber Heard ve Matthias Schoenaerts yer alıyor.

Beyazperde Eleştirisi

‘Olmak’tan ziyade ‘hissetmek’ önemli hayatlarımızda, nasıl olduğumuz değil nasıl hissettiğimiz ‘belirleyici’ çoğu zaman. Cinsiyet de, evet büyük oranda ‘doğuştan’ alnımıza yazılmış gibi görünse de, asıl bunu ‘anlamlı’ kılan bize içeriden seslenen ‘kimlik’ oluyor. Beşinci filmini çeken İngiliz sinemacı Tom Hooper da “Danimarkalı Kız”da (The Danish Girl) bu resme katkıda bulunan bir iş çıkarıyor. Her toplumda, özellikle de bizim gibi ‘ilerleyememiş’ (ilerlemeyi reddeden) toplumlarda itilip kakılan ve hatta öldürülen (öldürülmesi kabul gören) trans bireylerin köklerine/yazgısına dikkat çekiyor bu çalışma. Cinsiyet değiştirme, daha doğrusu ‘gerçek kimliğine kavuşma’ ameliyatlarının da ilk adımlarına uzanıyor film, bir kilometre taşının üzerinde yükseliyor.

Hikâyemiz 1926 yılında başlıyor... Danimarkalı evli ressam çift Einar ve Gerda Wegener (Eddie Redmayne ve Alicia Vikander), ‘sevgi dolu’ ilişkilerini bir ‘oyun’la adeta test ediyorlar bu hikâyede. Einar’ın kadın giysilerini üzerine geçirdiği bu oyun, kısa süre içinde genç ressamın ‘içindeki ses’i dinleyip gerçek kimliğine, yani ‘oyun ismi’ olan Lili Elbe’ye doğru koşmasını sağlıyor. Sınıfsal avantajların da yardımıyla bir ‘kabul’ görüyor belki Lili, ama toplumun genelinden ‘saklanmak’ her zaman olduğu gibi kaçınılmazlaşıyor. Karısı Gerda’nın sevgisiyle ayakta duruyor, içinde yaşadığı ‘çatışma’yla mücadele etmeye çalışıyor Lili. ‘Kadın olduğunu bilmek’ yetmiyor bir süre sonra, gerçekten ‘kadın’ olmak istiyor. Ve Einar’ın içindeki Lili’yi su yüzüne çıkarmak için ameliyat masasına yatmayı göze alıyor, olanca tehlikesiyle birlikte...

Danimarkalı çift Einar ve Gerda Wegener’in gerçek hikâyelerinden esinlenen, 2000 tarihli David Ebershoff imzalı aynı adlı romandan uyarlanan “Danimarkalı Kız”, romanda olduğu gibi gerçeği eğip büküyor bir miktar, ama meselenin temelinden uzaklaşmıyor. Böylece, tarihsel bir gerçekliği bugünün bilgileriyle okumamızın da önünü açıyor. Trans olmanın bireyin sırtına bindirdiği yükü görünür kılıyor, her ne kadar ‘romantik’ bir çerçeve çizse de. Daha gerçekçi bir yaklaşım getirse ve meselenin romantizminden biraz olsun uzaklaşabilseydi film, belki böylesi bir ‘popülerlik’e ulaşamayacaktı ama ‘gerçeğin aynası’ kimliğiyle sinema tarihindeki yerini alacaktı. Burada yapılanı tu kaka etmek için söylemiyoruz bunları, tercihin çeşitlenebileceğini vurgulamaya çalışıyoruz sadece. Yoksa, Tom Hooper’ın filmi de meseleye dikkat çekmeyi başarıyor, yaşamsal bir konunun dehlizlerinde gezinmemizi sağlıyor. Özellikle ‘ilk’ olmanın avantajını iyi kullanıyor film, bir ‘hissediş’e taşıyor bizi, sürekli kapalı kalması tercih edilen örtüyü kaldırıp ötesine bakmamıza izin veriyor.

Tom Hooper’ın belirgin biçimde ağır aksak bir anlatım tutturması, “Danimarkalı Kız”ın etkisini azaltıyor kuşkusuz. Yönetmen, aşırı romantize ettiği hikâyeyi gerçeklikten koparıp ‘masal’ formuna yaklaştırıyor. Tabii ki bu bir masal değil ve finalde de bunu trajik bir biçimde öğreniyoruz, ama o noktaya gelene kadar yaşananları ‘içe bakan’ bir yolla aktarmıyor sinemacı, ‘umut’la yoluna devam eden Lili’nin ‘peri masalı’ misali dönüşümüne harcıyor enerjisini. Allahtan ki, bu noktada Eddie Redmayne denen ‘ilahi güzellik’ giriyor devreye ve her haliyle alıp götürüyor filmi. Muhtemelen arka arkaya ikinci Oscar’ını alamayacak, Leonardo DiCaprio’nun kendini aşırı hırpalayışına kurban gidecek Redmayne’in performansı, ama sinema tarihinde hak ettiği yeri kapacağından eminiz. Yeni neslin yükselen değerlerinden Alicia Vikander de Gerda Wegener kompozisyonuyla Oscar adaylığının boşa harcanmış bir tercih olmadığını gösteriyor, ki Redmayne’in meşalesini onun performansı taşıyor biraz da. Birbirlerini iyi bütünlüyorlar anlayacağınız. Oyunculuklardaki zayıf halkanın beklenmedik bir biçimde Matthias Schoenaerts olduğunuysa söylememiz gerek. Aktör, bir tür ‘katalizör’ işlevi görmesi gereken karakterini seyirciye kabul ettirmekte zorlanıyor, yüzeysel bir tondan kurtaramıyor onu.

Ezcümle, “Danimarkalı Kız”ı meselesine yaklaşımıyla değilse de onu su yüzüne çıkarma iştahıyla sevdiğimizi söyleyebiliriz. Trans bireylerin hislerine tercüman olup olmadığını bilemiyoruz, umuyoruz ki bir nebze olsun başarmıştır bunu. ‘Trajedi’ gerçekten görünür kılındığında toplum tarafından da algılanabilir bir ‘acı’ya dönüşür zira. Öbür türlüsü, bir nefes alıp vermek kadar kısa süreli bir etki yaratacaktır...

danimarkali-kiz-turkce-altyazili-fragman-97-37.jpg


the-danish-girl-2015-turkce-altyazili-fragman_8785956-24910_640x360.jpg


danimarkali-kiz-the-danish-girl-turkce-altyazili-oyuncu-roportajlari_9117442-11110_1800x945.jpg
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
open-uri20150422-12561-1knrx86_d83bc96e.jpeg


Timothy Green'in Sıradışı Yaşamı


Vizyon tarihi: 1 Mart 2013
Süre: 1s 45dk
Yönetmen: Peter Hedges
Oyuncular: Jennifer Garner, Joel Edgerton, Cameron C.J. Adams
Tür: Fantastik
Ülke: ABD

Özet ve Detaylar


Cindy ve Jim Green çok mutlu bir evlilik sürdüren genç bir çifttir ve hayatta en çok istedikleri şeylerden biri çocuk sahibi olmaktır ama tıbbı bütün çareler tükenmiş gibi görünmektedir. Bir gece evlerinin arka bahçesine bütün dileklerini yazdıkları bir kutu gömerler. Yağmurlu ve fırtınalı bu gecenin sonunda birden Timothy adında bir çocuk karton bir kutunun içinde beliriverir! Timothy genç çift adeta bir mucizedir. Fakat Timothy Green gelirken beraberinde de pek çok beklenmedik sürpriz getirecektir...

Ahmet Zappa'nın hikayesini senaryolaştıran Peter Hedges aynı zamanda filmin yönetmenliğini de üstleniyor. Romantik komedilerin gediklisi Jennifer Garner'ı ve en son The Thing'de seyrettiğimiz Joel Edgerton'ın başrolleri paylaştığı yapım fantastik öğeler de içeren bir komedi-dram...


thumbnail_6722.jpg
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
Ikinci-Sans-online-subtitrat.jpg



Vizyon tarihi: 18 Kasım 2016
Süre: 1s 39dk
Yönetmen: Özcan Deniz
Oyuncular: Özcan Deniz, Nurgül Yeşilçay, Mesut Can Tomay
Tür: Romantik, Dram
Ülke: Türkiye

Özet ve Detaylar

Matematik öğretmeni olan çok güzel bir kadın Yasemin ile et restoranı sahibi karizmatik gurme Cemal'in yolları kesişir. Yasemin geçmişte yaşadığı yanlış evililiğin yaralarını sarmaya çalışan, attığı adımlara dikkat eden bir annedir. Cemal ise sosyal, geçmişinden kurtulmak isteyen gamsız bir adamdır. Bu zıt karakterli ikilinin tanışması önce kavgalı olacaksa da zamanla hüzünlü bir aşka dönüşecektir. Geçmişlerinin derinlerine indiklerinde ikisinin de ikinci bir şansa ihtiyacı olduğu ortaya çıkar.

Başrollerinde Nurgül Yeşilçay ve Özcan Deniz'in yer aldığı filmin senaristliğini ve yönetmenliğini de Özcan Deniz üstleniyor. Çekimlerinin büyük bölümü İstanbul'da gerçekleştirilen filmin oyuncu kadrosunda ayrıca Mesut Can Tomay, Afra Saraçoğlu, Berrin Arısoy Akhasanoğlu, Fulya Şirin, Anıl Altınöz, Aybike Turan, Duygu Çelebi ve Füsun Erbulak da yer alıyor.

280761.jpg
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
a5515.jpg


RUHLARIN SONBAHARI

Yönetmen :
Ritesh Batra
Senaryo : Kent Haruf, Michael H. Weber, Scott Neustadter
Oyuncular : Iain Armitage, Jane Fonda, Judy Greer, Matthias Schoenaerts, Robert Redford
Orijinal İsim : Our Souls at Night

Özet ve Detaylar

1967 yapımı komedi Barefoot In The Park’ın sevilen çifti Robert Redford ve Jane Fonda yıllar sonra bir kez daha beyaz perdede bir araya geliyor. İkilinin yeniden romantik anlar yaşayacağı Our Souls At Night, ikiliyi bir araya getiren 4. yapım olacak.

2 Oscar ödülü sahibi Fonda ile 1 Oscar ödülü sahibi Redford bu kez kapı komşuları olan iki dul insanı canlandıracak. Yıllardır Colorado’nun küçük bir kasabasında birbirinin yanında yaşayan bu iki dul, Addie Moore ve Louis Waters, hiçbir şekilde iletişim halinde değildir. Ancak bu durum Addie’nin komşusuyla iletişime geçmek için attığı bir adım ile değişmek üzeredir. Bu adım ikisinin de hayatını değiştirecektir…

Film ile ilgili yorumlar

''Yabancı filmler kendileri gibi muhteşem oluyor..İnandırıcı samimi doğal..Konular hayatın içinden gerçekçi ve bizimkiler gibi ya mutlu son ya cinayet ve arabesk değil..İşte dünyaca tanınmalarının nedeni..İkisi de orta yaşın üstünde fakat oyun güçleri bir harika..''

''O yaşta bile toplum baskısı olması ne yazık! insanın duygularına dokunan, yumuşacık bir film. Bir gün herkes yaşlanacak ve bir sese ihtiyacı olacak.''

ruhlarin-sonbahari-our-souls-at-night-2017-turkce-dublaj-izle-816.jpg


Kesinlikle izlenmeye değer hele ki orta yaş grubunda olan izleyicilere tavsiye edebilirim :)
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
A%C5%9Fk-Notlar%C4%B1.jpg



AŞK NOTLARI


Vizyon tarihi: 15 Eylül 2017
Süre:
2s 15dk
Yönetmen: Radu Mihaileanu
Oyuncular: Gemma Arterton, Elliott Gould, Mark Rendall
Tür: Dram, Romantik, Fantastik
Ülke: Fransa, Kanada

Özet ve Detaylar

Polonyalı Göçmen Leo, zamanında Nazi Almanyası'ndan canını kurtarmak için kaçan ve günümüz New York'unda yaşayan bir adamdır. Alma ise annesinin uzun süren yalnızlığına çare bulmak isteyen ve onun yeniden evlenebilmesi için ideal koca arayışına giren genç bir kadındır. Leo ile Alma'nın yolları Brooklyn’de kesişir. Genç Alma, annesine yeni bir eş ararken, kendisini de sınıf arkadaşı Misha’ya ilgi duyarken bulur ve aşkı keşfeder. Uzun süredir kayıp olan bir kitabın, esrarengiz bir şekilde ortaya çıkmasıyla, geçmişe dair gün yüzü gören bir aşk hikayesi, herkesin hayatını derinden etkileyecektir.


Aşkı not alsanız da yazamazsınız bazen!
 

Liza

Üye
Üye
Katılım
Ara 4, 2015
Mesajlar
35
Tepkime Puanı
21
Puanları
8
Stajyer filmi de çok güzel amigo

Vento Latine
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
hannah_arendt_2_630_473_90.jpg



HANNAH ARENDT


Yapım:
2012
Ülke: Almanya
Yönetmen: Margarethe von Trotta
Oyuncular: Axel Milberg, Barbara Sukowa, Janet McTeer

Filmin Konusu

Dâhi, düşünür, sert ve ateşli, sigaraları uç uca ekleyen, "kötülüğün sıradanlığı"nı keşfiyle dünyayı sarsan bir kadın... Hannah Arendt, Nazi Adolf Eichmann´ın Kudüs´teki mahkemesine katıldıktan sonra, Holokost´u daha önce kimsenin yapmadığı şekilde yazma cesaretini gösterir. Çalışması, anında bir skandala yol açar, ama rakipleri ve arkadaşları tarafından saldırıya uğrasa da sarsılmaz.

"Düşünen bir kadının filmini" yaptığını belirten Alman auteur Margarethe Von Trotta, Arendt´i gözlemci ve yazar olarak, 1961-1964 yıllarında Eichmann hakkındaki çalışmasına verilen tepkilere direnirken resmediyor.

“Hiçbir şey yaptıklarımızı düşünmekten daha önemli değildir.”

961 yılında Eichmann Davasına getirdiği yaklaşımla ünlenen Hannah Arendt, 20. yüzyılın en önemli politika filozofları arasında kabul edilir. İktidar, devlet, insan, özgürlük, şiddet ve şiddetin kaynağı, totalitarizm, ideoloji, eylem vb. kavramlar üzerine yaptığı açıklamalar ile çok konuşulan; özellikle Yahudi Sorunu ve Antisemitizm ile ilgili görüşleri sebebiyle de tepki toplayan Arendt, önemli kadın figürleri beyazperdeye taşıyan Margarethe Von Trotta’nın son gözdesi… Rosa Luxemburg, Hildegard Von Bingen gibi isimlerden sonra Hannah Arendt’in hayatına değinen feminist yönetmen Von Trotta’nın odağında yeniden bir kadın öyküsü var…
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
the_man_from_earth_1.jpg


DÜNYALI


Yönetmen: Richard Schenkman
Oyuncular: David Lee Smith, Tony Todd, John Billingsley
Tür: Dram, Bilimkurgu
Ülke: ABD

Özet ve Detaylar


John Oldman, bir üniversitede yaptığı tarih profesörlüğü görevinden ayrılıp başka bir yere taşınma kararı alır. Veda etmek için evine gelen profesör arkadaşları John’un taşınmasının altındaki nedeni merak eder.

Arkadaşlarının meraklı soruları üzerine gizemini korumaktan vazgeçen John, neden taşındığını açıklar: yaklaşık 14.000 yıldan beri yaşayan ve hiç yaşlanmayan bir ölümsüzdür. Ortaya attığı bu iddia arkadaşları tarafından sorgulanacak ve hepsi John’un delirmiş ya da kendilerini sınıyor ya da en kötüsü doğruyu söylüyor olma ihtimalleri arasında gidip geleceklerdir.

Düşük bütçeli ve tek bir mekanda çekilmiş olan Dünyalı, seyircisini de tüm film boyunca düşünmeye ve sorgulamaya iten, herhangi bir özel efekte ihtiyaç duymamış farklı bir bilim-kurgu.


dunyali-the-man-from-earth-poster-2-1024x576.jpg
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
16018_3.jpg


BUZ ÜSTÜNDE AŞK

Vizyon Tarihi:[/B] 21 Mart 2006
Yapımı : 2006 - ABD
Tür : Romantik
Süre: 98 Dak.
Yönetmen : Sean McNamara
Oyuncular : Ross Thomas, Christy Carlson Romano, Faune Chambers Watkins, Kayla Carlson, Stepfanie Kramer
Senaryo : Tony Gilroy, Daniel Berendsen


Film Konusu

Film iki ödül ve 3 ödül adaylığı ile kendi yılında tüm otoriteleri şaşırtmayı başarmıştır. Hayatını bu işe adamış olan artistik buz patenci Jackie ve sıra dışı patenci Alex bir buz pateni klasiği olan The Cutting Edge’nin devam filminde bir araya gelir. Kıvılıcımlar uçuşmaya başlar ve ateş bacayı sarar. Antrenörlüğünü Jackie’nin babasının yaptığı bu uyumsuz ikili birbirleriyle anlaşmak ve Olimpiyatlarda altın madalya kazanabilmek için çalışmak zorundadır. Yarışma zamanı yaklaştıkça stresle beraber onların birbirlerine olan aşkları da doruğa çıkar.
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
lamontanaentrenosotros4.jpg


ARAMIZDAKİ SÖZLER

Vizyon tarihi:
12 Ocak 2018
Süre: 1s 47dk
Yönetmen: Hany Abu-Assad
Oyuncular: Kate Winslet, Idris Elba, Beau Bridges
Tür: Dram, Aksiyon
Ülke: ABD

Filmin Konusu


Gazeteci Alex Martin (Kate Winslet) ve cerrah Ben Bass (Idris Elba), Idaho'daki kar fırtınası nedeniyle diğer birçok kişiyle birlikte havaalanında mahsur kalmıştır. Ben'in ertesi güne acil bir ameliyatı, Alex'in ise düğünü vardır, bu nedenle birlikte özel bir uçak kiralayarak yola çıkarlar. Ancak uçak kaza yapar. Ben ve Alex hafif yaralı olarak kurtulmuştur, ama ıpıssız karlı bir dağın tepesinde, en yakın insandan kilometrelerce uzaktadırlar. Birbirini hiç tanımayan bu iki insanın, zorlu doğa koşullarında uzun bir yolculuk yapmak ve hayatta kalabilmek için birbirlerine güvenmekten başka şansı yoktur.

Aramızdaki Sözler filmi, 2011'de Charles Martin'in yazdığı kitaptan uyarlandı.

İzleyenlerin Yorumları


Film bir uçak kazası sonucu iki insanın zor doğa şartlarında hayatta kalma hikayesini anlatıyor. Ve aralarında yaşanan duygusal bağ üzerine kurulmuş filmin temeli. Final sahnesine de bittim yani. O son iki saniye yüzümde bir gülümseme oluşturdu :)

Aşk tesadüfleri sever bunların ki ölümüne aşk ya iyiydi manzara olsun oyunculuklar olsun o sevimli köpek olsun herşey hakkını vermiş çok beğendim :)

Uzun süredir bu kategoride bu kadar başarılı bir film izlememiştim. Bu heyecanlı hayatta kalma mücadelesine aşk hikayesini muhteşem yedirmişler. Kurgu, hikaye, çekimler ve oyunculuklar gayet başarılıydı. Yer yer sıkan bölümleri olsa da izlerken çok keyif aldım. Puanım 10/8

large_3XNfYTW4XGscI81nXMSWGsQ8cpu.jpg


the-mountain-between-us-aramizdaki-sozler-izle-919.jpg


YA HAYATINIZ BİR YABANCIYA BAĞLI OLSAYDI?
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
38493.jpg



GÜN DOĞMADAN


Yönetmen: Richard Linklater
Oyuncular: Ethan Hawke, Julie Delpy, Andrea Eckert
Tür: Romantik
Ülke: ABD

Filmin Konusu


Sıradan bir Avrupa yolculuğu sırasında trende karşılaşıp tanışan iki farklı insan, Jesse ve Celine bu yolculuğa sıradışı bir şekilde sürdürürler. Viyana şehrindeyken trenden inmeye ve birlikte bir günlüğüne bu şehirde kalmaya karar veren ikili, Viyana sokaklarının sonsuzluğunda ilginç bir gün yaratma fırsatını yakalarlar. Bu süreçte birbirlerine karşı bir şeyler hissetseler de asla sözlere dökemezler. Çok emin oldukları tek şey ise bu gecenin birlikte geçirecekleri ilk ve son gece olacağıdır.

921_efore._unrise.1995.72.jpg
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
136822.jpg


MUTLULUK

Vizyon tarihi:17 Mart 2007
Süre: 1s 45dk
Yönetmen: Abdullah Oğuz
Oyuncular: Talat Bulut, Özgü Namal, Murat Han
Tür: Dram
Ülke: Türkiye, Yunanistan

Özet ve Detaylar

Meryem, töre adı altında uygulana gelen feodal geriliklerin kurbanlarından birisi olmak üzeredir. Azgelişmiş ailesi, göl kenarında baygın bulunan kızlarını katletmeye karar verir, töre böyle buyurmaktadır! Meryem’in sözde namusu kirlenmiştir ve ailenin inancına göre namus bacakarasında olduğundan öldürülmesi en uygun gelen şeydir! Bu görevin, yakın akrabalarından olan Cemal’e verilmesi ile ikilinin ölüme doğru yolculukları başlar. Cemal, kendisine verilen görevin haklılığı konusunda ne kadar kararlı görünse de cezayı gerçekleştirmekte bir türlü başarılı olamaz. Bir gün bir tesadüf eseri yollarının Profesör İrfan Kurudal’la kesişmesi, üçü için de bir daha geri dönüşün olmayacağı bir dönüm noktası olacaktır. Ölüm’e giden yolculuğun rotası, acaba Mutluluk’a doğru mu dönecektir?

Zülfü Livaneli’nin pek çok dile de çevrilmiş dünyaca ünlü romanı Mutluluk, Abdullah Oğuz’un yönetmenliğinde sonunda beyazperdeye de aktarıldı.

Beyazperde Eleştirisi

Abdullah Oğuz’un sinemayı iyiden iyiye ciddiye aldığının kanıtı Mutluluk, Zülfü Livaneli’nin tüm dünyada büyük ilgi gören romanından uyarlama. Öykü ve senaryo yazarlığının Türk sinemasının en önemli zaafı olduğu düşünülürse, özellikle güncel edebiyatımızın malzeme edilmesi zaten gerekli. Kendisi de sinema filmlerine imza atmış olan Livaneli’nin romanının sinema için uygun bir malzeme sunduğu da ortada.

Ailenin namusunu kirlettiği gerekçesiyle öldürülmesine karar verilen Meryem ve onun infazıyla görevlendirilen, askerden yeni dönmüş akrabası Cemal’in yolculuğuyla başlayan film, bu ikilinin yollarının, İstanbul’daki entelektüel çevresinden bunalıp kaçmaya karar vermiş Profesör İrfan ile kesişmesiyle birlikte hepten yol filmi kalıplarına giriyor. İkinci yarısının büyük ölçüde bir tekne çevresinde dönmesiyle de Roman Polanski’nin ilk başyapıtı Sudaki Bıçak’ı hatırlatıyor.

mutlululk_6870.jpg


Töre merkezli bir girişin ardından, üç karakterin yollarının kesişmesinden itibaren Türkiye’nin birbirine taban tabana zıt iki kültürel kesiminden gelmiş insanların birlikte çıktıkları yolculuk süresince aralarında beliren çelişkilere odaklanan Mutluluk, dramatik gücünü bu insanların birbirlerini etkilemeleri ve değiştirmelerinde arıyor.

Bunun, televizyon yapımcısı Abdullah Oğuz’dan gelmesi belki beklenmezdi ama kendisi O Şimdi Asker ve Mutluluk ile birlikte gayet güçlü bir sinema duygusuna sahip olduğunu gösterdi. Mutluluk’u daha ilk planından itibaren Türk sinemasının son dönem örnekleri arasında kalburüstü bir pozisyona yerleştiren, seyrettiğimiz şeyin bir sinema filmi olduğunu hissettirebilmesi. Kadraj ve ışık anlamında cesurca davranabilen, perdede izlemenin hakkını veren bir görselliği var karşımızdaki filmin. Hatta kimi zaman, son olarak boş ama gösterişli Babil’ine hayranlıkla bakılan Alejandro Gonzalez Inarritu’nun sinemasını hatırlatıyor. Özellikle Meryem’in bir ahırda kilitli tutulup intihara yönlendirilmesine kadar giden sekans, filmin en güçlü kısmı.

mutluluk.jpg


Ancak süresi iki saati bulan Mutluluk, giderek uzayan ve zayıflayan bir film malesef. Öncelikle, İrfan karakterinin öyküye dahil olmasıyla güç kaybediyor film. Çünkü Cemal ile Meryem’in somut ve eylem içeren öyküsüne karşın, İrfan’ın durumu sadece kendi hayatına dair memnuniyetsizliklerinden ibaret ve eylem sunmuyor. Sadece yaşam rutininden uzaklaşmaya çalışan bir adam var ortada. Diğer iki karakterle karşılaştığında onların öyküsünü ilerletmek işlevini görüyor. Bu süreçte de kendisi bir değişim gösteriyor. Fakat varsayılan bu değişim süreci filmden yeterince çıkmıyor.

Bunun başlıca sebebi de, adamın öncesini tanımıyor olmamız. Karısı, yaşadıkları ev ve annesiyle diyaloğu aracılığıyla onun hayatına dair ipuçları da alıyoruz şüphesiz ama kendini artık o hayata ait hissetmese bile çok uzun bir süre onun parçası olmuş bu adamın öncesini görmeye ihtiyaç duyuyoruz. Değişimini anlamamız için bu gerekli. Film boyunca bize sunulan karakter çok da değişir gözükmüyor. Kadını toplumsal olarak algılayışlarında Cemal ile aralarında derin farklılıklar olduğunu bir türlü idrak edip davranışlarını buna göre şekillendiremiyor; umursamazca ikilinin hayatlarına ve kişiliklerine müdahale ediyor. Zaten en başta kent yaşamından uzaklaşıp lüks teknesiyle denizlere açılmasında antipatik, fazlasıyla sukala bir nitelik var. İrfan’ın, Cemal ve Meryem’in değişimleri üstündeki etkisi son derece barizken, tüm yaşananların kendisini nasıl değiştirdiğine dair somut bir yorum çıkmıyor filmden. İki tarafın da bir orta yola doğru yakınlaşmasındansa, doğu kültürü batı kültürüne doğru çekiliyor. Sanırım kent soylu edebiyatının ve/veya sinemasının önereceği çözümün bu olmasına şaşırmamalı.

Bu eksikliklerine rağmen işçiliği düzgün, oyunculukları başarılı bir film Mutluluk. Giderek kendini tekrarladığı ve lafını dolandırarak varacağı noktaya ulaşmasını geciktirdiği için etkisini sona doğru bayağı kaybediyor ve önemli bir film olarak görülebilecekken sıradan bir ürün olarak kalıyor ama romanın popülaritesi sayesinde özellikle yurtdışında ilgi görmesi mümkün. Bizim açımızdan en önemli vasfı ise Abdullah Oğuz’un ciddiye alınacak nitelikli sinemacılarımızdan biri olduğunu işaret etmesi.

Mutluluk_gala_08.JPG


Türk sinemasının yüzakı sayılabilecek türden muhteşem bir oyunculuk, muhteşem ötesi bir senaryo. Ne acıdır ki gerçek yaşamdan alıntı olması :( Zülfü Livaneli'nin aynı isimli romanından sinemaya uyarlanan bu değerli film için izlemekte geç kalanlara önerimdir. Mutlaka izleyin..
 

Gazoz Agacı

Moderatör
Moderatör
Katılım
Nis 23, 2012
Mesajlar
9,302
Tepkime Puanı
64
Puanları
48
Yaş
54
0000000283397-1.jpg


BEN EFSANEYİM

Tür: Bilim Kurgu Filmleri, Fantastik Filmler, Gerilim Filmleri

Yapım:
2007 - ABD , Avustralya

IMDB Puanı:
7.2

Yönetmen:
Francis Lawrence

Oyuncular:
Will Smith , Alice Braga , Willow Smith , Charlie Tahan , Salli Richardson

Filmin Konusu


Robert Neville son derece başarılı bir bilim adamıdır. Fakat insanlığı yok edeceği kabul edilen ve önüne geçilemeyecek tehlikeli bir virüs kendisine bulaşmıştır. Bu virüs çok kısa zaman içerisinde birçok insanın ölümüne sebep olmuş ama Neville New York’ta hayatta kalan tek bir insan olmuştur. Neville çok zor durumdadır, belki dünya üzerinde sadece kendisi kalmış olabilir. Üç sene boyunca dolaşmış, radyo mesajları üzerinden hayatta kalan insanlara ulaşmaya çalışmıştır. Herhangi bir normal canlıya rastlamayan Neville aslında yalnız değildir, her hareketi de izlenmektedir. Virüs salgınından sağ kurtulan eski insan yani yeni mutantlar Neville’in her an bir hataya düşmesini beklemektedir.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst