Olric ve Efendisi.!

  • Konuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
F

Fırtına

Guest
aşk belki..; ağlamaktır.. ağladıkca anlarsın.. anladıkca ağlarsın.. nasıl da eritir göz yaşı insanı.?! gel seninle bir daha ağlayalım.. yaşanmışlara.. yaşanmamışlara.. bir de hiç yaşanamayacaklara.. ağlamak güzeldir olric.. ağlamak ki, yüreğin temizlik eylemi derler.. ama bilmez misin, cam kırıkları temizlenmiyor olric.!!!
 
F

Fırtına

Guest
kendi istemedi mi gelmeyecek mutluluğum.?! sahip olmayacak hayatımıza olric.. işte bu yüzden; al yalnızlığımı, ört üzerine.. al yalnızlığımı olric.!!!
 
F

Fırtına

Guest
hüzne bulanmadan yaşanmıyor ki olric.. ilk açılan yaranın bir daha kapanmayacağını, ilk kopan fırtınanın ömür boyu dinmeyeceğini, hep ilk olanın ne varsa aniden değiştirivereceğini nereden bilebilirdin ki olric.?! şehirler değiştiriyorum.. olric.. "içimden şehirler geçiyor, sen her durakda duruyor inmiyorsun"lara takılıp kalıyorum.. şehirler değişiyor olric.. ben değişiyorum.. değiştikce kanıyorum.. dünya da değişiyor ya.. bir, yaşanmışlıklar olduğu gibi duruyor işte.. "sen yok desen de.. ay dolunay işte.."
 
F

Fırtına

Guest
ben..; aşk belki.. diyerek çıktım yola.. aşk belki.. her bitenle başlayan / dı.. başlayamadım olric.!!!
 
F

Fırtına

Guest
güçlü olmak artık beni yoruyor olric.. herkese karşı dimdik olmak.. arkasında durmak attığım her adımın yoruyor.. ki, buralarda bilmem hangi uykunun hangi köşesinde.. beklemedeyim hiç gelmeyecek olanı.!!!
 
F

Fırtına

Guest
sevelim mi olric.?! sevmek nedir efendim.?! sevmek vazgeçmektir olric.?! vazgeçtiyseniz sevelim efendimiz.!!!
 
F

Fırtına

Guest
efendim, deprem oldu sanırım.?! hayır olric..............hayallerim yıkıldı.!!!
 
F

Fırtına

Guest
Olric Kimdir.?

Tutunamayanlar romanının baş kahramanı turgut özben'in hayali arkadaşı :)

bc46e71c4e12090e5da16ffc8e40d0e4_1293370385.jpg



Özet;

Tutunamayanlar hayat gerçeği bir roman.. Hayatın kendisi kadar karmaşık, çoğu zaman hayatın kendisi kadar anlaşılmaz.. Oğuz Atay'ın vazgeçilmez kişilik analizleri ve ayrıntılar.. Aydın bunalımları ve hangi düşünceye tutunmaya çalışsa onun anlamsızlığının farkına vardığında hissettiği hayal kırıklıkları.. Bir insanın kendisiyle acımasız savaşı.!!!

Romanda her karakterde Oğuz Atay'dan bir parça görüyoruz sanki.. Kişiler farklı ama sorgulamalar aynı.. Bir şekilde başkasının penceresinden hayata bakışı tam olarak beceremiyor izlenimi veriyor yazar.. Kitabın adı dahi kendini başkalarından ayıran, bir şekilde sanki acı çekmeye mecbur bir grup insanı tanımlıyor. Kitabın baş karakteri Turgut, kitabın adından da sezdiğimiz üzere sorgulayamadığı anlamlara tutunmak yerine kendi boşluğunda, kendinden bir türlü söküp atamadığı kendi karanlık deliğine düşmeyi yeğliyor.

Roman içinde roman olarak başlıyor roman.. Kitap hakkındaki ilk eleştiriyi yapma hakkını da kimseye kaptırmıyor böylece yazar.. Başından sonuna bir kendini dışardan görme çabası seziliyor Turgut karakterinde.. En yakın arkadaşının intiharının ardından beraber kurduklarını, sorguladıklarını sandığı dünyasındaki en önemli dayanağı alıveriliyor böylece elinden.. Turgut işte bununla beraber yeniden Selim'i keşfetmek için yolculuklara atılıyor. Selim'in hayatına girmiş önemli kişilerle görüşürken kendi iç sesi olarak devamlı Selim'le konuşuyor. Buradan da Turgut'un Selim'i kendine ne kadar yakın gördüğü kitap boyunca devamlı vurgulanmış oluyor.

Roman, bütününde hayatın sonsuz ihtimalleri içinde oluşan anlamlar ve onlara tutunmanın yararsızlığını hisseden insanları sorguluyor. Turgut devamlı kendini Selim'in adına eleştirme yolunda.. Belki biraz da ölmüş can yoldaşına saygıdan hâlâ ona kendisini içten içe beğendirmeye çalışıyor. En samimi dostuyla beraber hayata bakışlarının farklılıklarını tekrar tekrar dile getirirken "olması gereken" hayatın insanlara gösterebileceği çok da kolay kabul edilebilir bir hayat olmadığının farkına varıyor.

Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar romanından dolu dolu hayat fışkırıyor. Hayatın o rastgele tesadüfleri, yer yer eğlenceleri, karmaşıklığı, kopukluğu ama uzaktan bakıldığında da akan bir nehir gibi süreğen ve devamlı oluşu kitabın geneline uzaktan şöyle bir bakışta tadılıyor. Bütün bunlara rağmen kolay okunur bir roman değil Tutunamayanlar. Yazar zaman zaman okuyucuların anlayamayacakları özel yaşam birikintilerinde koşturuyor, oradan oraya atlıyor, bazen kendince eğleniyor ve yaptığı göndermelerin uzaklığında karakterlerinin kendi yaşam alanlarındaki özerkliğinin altını çiziyor.

Sayfalarca noktalama işareti kullanmadan yazısına devam edebiliyor yazar.. Ya da bundan 50 yıl öncesinde zor anlaşılacak bir metinle karşımıza çıkıp sayfalarca bir cümlesini anlarsak kendimizi şanslı sayacağımız yazıyı bize okutturmayı başarabiliyor. Orta Asya Türklerinden tutturup göndermelerle sayfalarca birikim dökebiliyor yer yer.. Yalnız başına bir kitap olabilecek ve onlarca sayfa süren bir şiir ve açıklamasına küçük bir ayrıntıymış gibi yer verip geçiştirmesini başarabiliyor. Alışılmış küçük burjuva hayatının bakış açısıyla kendi özelliklerini bir yerin dibine batırıp bir göklere çıkaran Turgut aşktan, anarşizmden, romantizmden, evlilikten, hayatta karşılaşabileceğimiz her küçük ayrıntıdan bir hayat gerçeği çıkararak bize geri sunuyor. Küçük burjuva bunalımları bir türlü bitmek bilmiyor.

Yine de bu romanın ötesinde aranacak başka cevaplar var. Bu roman hayatın karmaşıklığını bir küçük burjuvanın gözünden ve hatta aynı Oğuz Atay'ın olduğu gibi bir inşaat mühendisinin gözünden görmesini haliyle çok iyi başarıyor. Hayatın anlamsızlığına doğru koşarken, delirmelerinde bile doğulu batılı entelektüel birikimin yükünden kurtulmaktan çekiniyor. Göndermeler yapmaktan vazgeçmiyor. Hayatının en içlerine kadar sinmiş bu yaşam tarzının ve muhtemelen Oğuz Atay'ın kendi çerçevelenerek tanımlanması çok zor olan yaşam tarzının içinde Oğuz Atay'ın kendi çıkmazlarına takılmak insanı rahatsız edebiliyor. Aslında bir bakıma roman da zaten hayatın bu zor yanını ele almak için yazılmış.. Tutunamayanlar uzaktan soylu bir şekilde düşünmekten vazgeçemediği için acı çekmeye mahkum fedakar yüce kişiliklerin sıfatı olma gibi yönelimini taşısa da, tutunamamak gayet yalın ve rahatsız edici bir çağrışım yapan anlamıyla bize doğru yolu göstermeye çalışan bir sıfat olarak orada durmuyor.

Oğuz Atay'ın romanını belirli çerçeveler içine sokup onun hakkında yargılamalar yapmak çok zor.. Uzunlukta olduğu kadar karmaşıklıkta da iddialı bu romanda yaptığımız her yargılama bizi bir yerde bir şey kaçırmış olma korkusuna sürüklüyor. Oğuz Atay'ın kendi dalgalanımlarına seyirci kalmaktan başka bir şey yapamayıp onu ne kadar denesek de tam olarak içimizde yaşayamıyoruz. Oysa hepimiz seziyoruz ki böyle bir insanda bizim daha anlamak isteyeceğimiz çok hayat gerçeği saklı.. Oğuz Atay'a tutunmak istiyoruz, oysa o dönüp bize hep Tutunamayanlar'ı gösteriyor.
 
F

Fırtına

Guest
biliyor musun olric, benim bir çok dostum var.. görüyorum efendimiz, hepsinin sırtınızda izleri var.!!!
 
F

Fırtına

Guest
nefes alamıyorum olric.. bu insanlar içinde kendime rol biçemiyorum.. ahh olric, ölemiyorum bile.!!!
 
F

Fırtına

Guest
sevmek nedir olric.?! sevmek, sessizliktir efendimiz.. susarsam bilmez ki sevdiğimi olric.?! susarak haykırınız efendimiz.!!!
 
F

Fırtına

Guest
kolundaki yaralar efendim.?! tutunurken öyle oldu olric.. ya ”yüreğindeki yaralar..” efendim.?! tutulurken öyle oldu olric.! peki ya gözlerindeki suskunluk; ne efendim.?! hiç dokunma.! sus olric.! sustum efendim.!!!
 
F

Fırtına

Guest
aşk dediğim benden doğandı.. gidişimin en büyük nedeni, uzaklarına çekilip; uzaklarından bakmak.. seni yeniden doğurmaktı.. kim bilirdi ki gitmeye karar verenin, gitmek için hangi sözün ardına gizlendiğini.?! dönmek için elbet gitmek gerekir ama sen fazla açıldın kıyından.!!!
 
F

Fırtına

Guest
bu yol nereye çıkar olric.?! hiçbir yere efendimiz.. hiçbir yer neresidir olric.?! doğru yerdir efendimiz.. gidelim mi.?! vardık efendimiz.!!!
 
F

Fırtına

Guest
gidelim mi olric.?! gidelim efendimiz.. nereye olric.?! O'na efendimiz.. O nerde olric.?! kalpte efendimiz.. gidelim olric.!!!
 
F

Fırtına

Guest
sonbahar gibi hep kaynayan bir neşeyle savrulurdun hayatın içinde.. yaprak yaprak.. yön seçmeden.. ben, yüzüme kondurduğum hüzünle boyardım her şeyi.. sen hazan yüzlüm olurdun olric.!!!
 
F

Fırtına

Guest
önce bir şeyleri resmetmenin zorluğunu fark ettim.. sen ki, resmedilemeyecek kadar gizlere bürünmüşsün.. ne kadar kazısam hep pentimento olric.! içimin saklısına böyle bitimsiz bir acı yerleşmişken nasıl söylemeli.?! kime ne anlatmalı.?! kimden ummalı bir çıkış.?! ki, yusuf çık o kuyudan çığlıklarıyla ürperirken ruhum.. olmayacağını bile bile.. seni inadına kirletmeyen.. seni büyüten.. seni allayan pullayan.. seni bir başka raftan alıp, bir başka rafa koyan ve bir türlü en uygun mekanı bulamayan.. sana ki, hiçbir mekanı yakıştıramayan aşk' tı.!!!
 
F

Fırtına

Guest
ben elime bez bebeğimi alıp oturayım cam pervazlarında.. ben uçurayım uçurtmamı.. sen bilyelerini yuvarla yokuş aşağı.. ver elini olric.! “her şey güzel olacak.. buda geçecek.. sen güçlüsün..” diye diye yolu yarıladık bak.!!!

evet olric, biz güçlüyüz :)
 
F

Fırtına

Guest
hastaneleri hiç sevmem olric.. neden efendimiz.?! en kötü günüm orada geçti olric.. hangi gün efendimiz.?! doğduğum gün olric.. doğduğum gün.!!!
 
F

Fırtına

Guest
elim'de olmayan şeyler var olric.. nedir efendim.?! elleri olric, elleri.!!!
 
Tekerlekli Sandalye
Üst