ATATÜRK İLKELERİ VE İNKİLAP TARİHİ - II
WİLSON İLKELERİ
Amerika Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanı Wilson'un savaşa girmeden önce
barışın hangi şartlarda sağlanması gerektiğini “Wilson İlkeleri” ile yayınladı. Fakat uyan olmadı. 8- Ocak - 1918'de ilan edilen 14 maddenin önemli maddeleri;
Osmanlı Devleti'nde Türklerin oturdukları bölgelere kesin egemenlik hakkı, tanınmalıdır. Diğer milletlere ise kendini yönetme hakkı verilmelidir.
Boğazların güvenliği sağlandığı taktirde bütün devletlerin ticaret gemilerine açık olmalıdır.
Devletler kendi aralarında gizli antlaşmalar imzalamayacaktır. Galip devletler yenilenlerden savaş tazminatı ve toprak almayacaktır.
Devletler arasındaki anlaşmazlıkları barış yolu ile çözümleyecek milletler arası bir teşkilat kurulacak.
Not: Bu amaçla Cemiyeti - Akvam kurulmuştur.
Not: Bu ilkeleri istemeyerek kabul eden İtilaf Devletleri, aslında bunları çıkarlarına ters buluyorlardı. Fakat İtilaf Devletleri, bu ilkeleri kendi çıkarlarına göre uygulamışlardır.
Not: Wilson İlkeleri'nin yayınlanmasının temel amacı; ABD'nin Avrupa ve Ortadoğu'da güç sahibi olmak istemesidir.
PARİS BARIŞ KONFERANSI 1919
1919 yılı başlarında İtilaf Devletleri temsilcileri Paris'te toplanarak Osmanlı İmparatorluğu’nu nasıl paylaşacaklarını görüşmeye başladı. Yenilen devletlerin durumları görüşüldü.
Paris Barış Konferansı’nda Yunanistan ön plana çıkarak İngilizlerin desteğiyle daha önce İtalya'ya vaat edilen Batı Anadolu'nun Yunanlılara verilmesi kararı güçlendi. Doğu Trakya ve İzmir çevresi verildi.
Not: İtalyanlar İngiltere ve Fransa'ya kızarak güney kıyılarımızı tek başına işgal ettiler.
Not: İngiltere ve Fransa Wilson ilkelerinin ortaya çıkardığı etkiyi kırabilmek için Paris Konferansında Manda fikrini ortaya attılar.
İZMİR'İN İŞGALİ 15-MAYIS-1919
SEBEBİ: Paris Konferansı’nda Yunan İşgali’nin İtilaf Devletleri’nce
onaylanması
İngiltere'nin İstanbul'un güneyinde güçlü bir İtalya istememesi
İzmir'in işgalini Mondros Anlaşması’nın 7. Maddesine dayandırmaları
Yorum: İtilaf Devletleri, İzmir'in işgalini haklı göstermek için Türklerin Hıristiyanlara baskı yaptığını ileri sürmüşlerdir.
• 7. Maddeyi gerekçe gösteren Yunanistan, Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalayan devletler arasında yoktu.
SONUÇ: Hasan Tahsin takma adlı, Osman Recep Nevres tarafından ilk kurşun atılmıştır.
• İşgallere yapılan tepki milli şuurun uyanmasını sağlamış ve tepkiyi değer¬ lendiren Mustafa Kemal "İşgallerin haksızlığı" ilkesinden yola çıkarak Kurtuluş Savaşını başlatmada itici güç olarak kullanmıştır.
AMİRAL BRİSTOL RAPORU 12-EKİM -1919
Batı Anadolu'da genişleyen Yunan işgaline karşı başlayan Türk direnişi İtilaf Devletleri’nce heyecan yarattı. Durumu incelemek üzere Amerikalı Amiral Bristol başkanlığında İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir heyet görevlen dirildi. Rapora göre:
Hıristiyan halkın can güvenliğinin olmadığı bilgisi yanlıştır.
Yapılan katliamların sorumluluğu Yunanlılarındır.
Yunan askerleri geri çekilmeli İtilaf güçleri gelmelidir.
İzmir'de Türk çoğunluğu bulunduğundan bu yerler Yunanlılara verilemez. (Yunanlılar, Hıristiyanların çoğunlukta olduğunu iddia etmişti. )
İŞGALLER KARŞISINDA OSMANLI YÖNETİMİNİN TUTUMU
Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra başlayan işgaller ve özellikle İtilaf Devletleri gemilerinin İstanbul'u baskı altına alması Osmanlı yönetimi üzerinde
karamsar bir hava meydana getirdi. İşbaşına gelen hükümetler bir savunma ve karşı koyma hareketine geçilmesini istemiyordu. Anlaşmazlıkların müzakere yoluyla halledileceğine inanıyorlardı.
Osmanlı yönetimi her şeyden evvel, hilafet ve saltanatın varlığını güvenceye almanın yollarını arıyordu. İtilaf Devletleri, Osmanlı yönetiminden ciddi bir tepki görmeyince, işgal hareketlerini daha geniş bir alana yayma cesaretini buldular. Bu durum, başsız kalmış hissine kapılmış Türk milletini, haklarını kendi gücüyle korumak için harekete geçirdi.
İŞGALLER KARŞISINDA MUSTAFA KEMALİN DURUMA BAKIŞI
Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği sırada Suriye Cephesi’nde Yıldırım Orduları Grubu Komutanı olarak görev yapıyordu. Ateşkes anlaşması imzalanınca İstanbul'a döndü. Ülkenin karşı karşıya bulunduğu durumun çok ciddi olmasını bilmesine rağmen karamsar değildi. Türk milletinin esareti kabul etmeyeceğine inanıyor, milletin kendi gücüyle düşmana karşı çıkabileceğini düşünüyordu. Bu sebeple, İstanbul önlerinde demirli duran İtilaf Devletleri’nin filosunu görünce yanındaki yaverine, "Geldikleri gibi giderler! " demişti. Bu sözler onun milletine olan güvenini, inancını ve uzak görüşlülüğünü göstermekteydi. Mustafa Kemal, İstanbul'da bulunduğu süre içerisinde padişah ve hükümet üyeleriyle görüşmeler yaptı. Onlara işgaller karşısında neler yapılması gerektiğini anlattı. Diğer yandan, şimdi müze olan Şişli’deki evinde, başta Ali Fuat Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Fevzi Paşa ve İsmet Bey olmak üzere güvendiği arkadaşlarıyla toplantılar yaptı. Bu toplantılarda, girişilecek mücadelenin esasları ele alındı. O sıralarda çeşitli kurtuluş çareleri ortaya atılıyordu.
Bazı kimseler İngiltere'nin himayesini, bazıları ise Amerika'nın mandasını istemeyi uygun görüyorlardı. Onlara göre Osmanlı Devleti, ancak bu yolla ayakta kalabilir ve bütünlüğünü koruyabilirdi. Bunlardan başka bölgesel kurtuluş yollan arayanlar vardı. Milli cemiyetlerin bir kısmı bu anlayışın sonucunda ortaya çıkmıştı.
Türk milletinin, şerefli bir millet olarak yaşamasını temel ilke sayan Mustafa Kemal, hu görüşleri doğru bulmuyordu. Çünkü o günlerde Osmanlı Devleti'nin temelleri çökmüş, ömrü tükenmişti. Osmanlı ülkesi tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk'ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Bu durum karşısında sağlam ve gerçek
karar, millet egemenliğine dayanan, kayıtsız, şartsız, bağımsız bir Türk Devleti kurmaktı.
Bu düşüncelere sahip olan Mustafa Kemal, milli mücadelenin, milletin azim ve kararıyla kazanılacağına inanıyordu.
CEMİYETLER
AZINLIKLARIN KURDUĞU CEMİYETLER
MAVRİ- MİRA
RUM PONTUS CEMİYETİ
ETNİKİ ETERYA CEMİYETİ
MİLLİ VARLIĞA DÜŞMAN CEMİYETLER
KUVAYİ_MİLLİYE
Milli Kuvvetler demektir. Düzenli ordu kuruluncaya kadar düşmanı yıpratan, durdurmaya çalışan kuvvetlerdir.
Kurulma sebebi: I. Dünya savaşından sonra ordunun terhis edilmesi ve yurdumuzun işgale uğraması üzerine halkın kurduğu direniş birlikleridir.
Özellikleri: Bazı vatansever subayların yöre halkını teşkilatlandırmalarıyla, başlamıştır. Düzensiz birliklerdir, ihtiyaçları halk tarafından karşılanıyordu.
İlk direniş Güney’de Dörtyol'da ( 19-Aralık-1918) Fransızlara karşı oldu.
İkinci direniş İzmir'in işgalinden sonra Yunanlılara karşı oldu.
Ayaklanmaların bastırılmasında rol oynamıştır.
Düzenli ordu kurulunca sona ermiştir.
NOT: Balıkesir ve Alaşehir kongrelerinde alınan kararlarla Kuva-i Milliye birliklerinin insan ve malzeme bakımından beslenmesine ve ortak bir cephe oluşturulmasına çalışılmıştır.
Ayvalıktan başlayarak Soma, Akhisar Salihli ve Nazilli'nin batısından, geçen bir hat üzerinde Milli bir cephe oluşturulmuştur. Bu cephe BATI CEPHESİDİR.
MUSTAFA KEMALPAŞA'NIN SAMSUN’A ÇIKIŞI 19 MAY1S 1919
SEBEBİ:
Doğu Karadeniz Bölgesinde Pontus Devleti kurmak isteyen Rumların çevreye saldırıya başlamaları, bunun üzerine Türklerin direnişe geçmeleridir.
İngilizler Osmanlı Hükümetini sıkıştırarak güvenliğin sağlanması ve Rumların korunmasını istemişlerdir.
Hükümet bu amaçla Mustafa Kemal'i 9. Ordu müfettişi olarak atadı.
MUSTAFA KEMAL'İN AMACI
Mustafa Kemal Samsun'a çıktığı günlerde memleketin kurtuluşu için şu görüşler hakimdi.
İngiliz mandasını isteyenler,
Amerikan mandasını isteyenler,
Mahalli kurtuluş çaresi arayanlar.
MUSTAFA KEMAL 'İN GÖRÜSÜ
"YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM" parolasına göre; " MİLLİ EGEMENLİĞE DAYANAN, KAYITSIZ ŞARTSIZ BİR TÜRK DEVLETİ KURMAK" şeklindeydi.
• Bu düşüncelerle 16-MAYIS- 1919'da İstanbul’dan Bandırma Vapuru ile Samsun'a hareket etti ve 19- MAYIS-1919 Samsun'a çıktı. Bu olay Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı sayılır.
HAVZA BİLDİRİSİ 28 MAYIS 1919
Samsun'da çalışmalara başlayan Mustafa Kemal buradaki olayların Rumların isteklerinden vazgeçmeleri ve taşkınlıklarını terk etmeleri halinde son bulacağını, milletin işgalleri kabul etmediğini bildiren bir raporu İstanbul’a gönderir ve Samsun'da İngiliz faaliyetlerinin yoğunluğu sebebiyle HAVZA'YA geçer. Havza'da askeri ve idari yetkililere bir bildiri yayınlar.
İşgallerin protesto edilmesi ve mitingler yapılması (Amacı; İşgallerin haksızlığı konusunda kamuoyu oluşturmak)
Rumlarla çatışmaya girilmemesini istemiştir.
ÖNEMİ: Milli şuurun uyandırılması yolunda yapılan ilk çağrıdır. NOT: Havza'da yapılan miting çağrısına yurdun her yerinde uyuldu.
İstanbul mitinginde Halide Edip ADIVAR, Sabahat Hanım, Münevver SAİME Hanım, Mehmet Emin YURDAKUL Ateşli konuşmalar yaptılar.
AMASYA GENELGESİ 22 Haziran 1919
Amasya'da Mustafa Kemal, Refet (Bele) Bey, Ali Fuat Paşa (Cebesoy), Rauf Orbay ile birlikte Amasya Genelgesini yayınladı.
15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa orada bulunmadığından sonradan imzaladı.
BAŞLICA KARARLARI
Vatanın bütünlüğü, milletin istiklali tehlikededir.
İstanbul Hükümeti üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir. Bu da milleti yok gösteriyor.
NOT: Bu iki madde milli mücadelenin amacını ve gerekçesini belirtmektedir.
3- Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
NOT: Bu maddi milli mücadelenin metodunu belirtmektedir. Üstü kapalı olarak manda fikrine karşı çıkılmıştır. MİLLİ EGEMENLİK kavramının ilk işaretidir.
4- Milletin sesini yüksek sesle cihana duyurmak amacıyla, milli bir kurul oluşturulmalıdır.
NOT: İstanbul ’dan ayrı bir parlamentonun kurulması istenmektedir.
Anadolu'nun her yönden güvenli bir merkezi olan Sivas'ta milli bir kongre toplanacaktır.
Bunun için her ilden güvenilir üç kişi seçilerek gizlice Sivas'a gönderilecektir.
NOT: Bu maddelerin amacı milli mücadele fikrini tabana yaymaktır.
7- Sivas Kongresine katılacak delegelerin seçimini Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri ile belediyeler yapacaktır.
NOT: Halkın güvenini kazanmış ve mitli mücadele yanlısı kişileri toplamaktır.
Doğu illeri adına Erzurum'da bir kongre toplanacaktır.
Askeri birlikler hiç şekilde dağıtılmayacaktır, silahlar teslim edilmeyecekti.
AMASYA GENELGESİ'NİN ÖNEMİ
Amasya Genelgesi; Milli Mücadelenin amacını, gerekçesini ve metodunu belirten ilk belgedir. Milli Egemenlik ilkesi ortaya çıkmıştır, milleti vatanın kurtuluşu için mücadeleye çağırmaktadır,
MUSTAFA KEMAL'İN GÖREVDEN ALINMASI
Mustafa Kemal'in çalışmaları başta İngilizleri rahatsız etti İngilizler hükümete Mustafa Kemal'in İstanbul'a çağrılması yolunda baskı yaptılar.
Hükümet 7/8 TEMMUZ-1919'da Mustafa Kemal'i görevden aldığını bildirdi. Mustafa Kemal askerlikten istifa ettiğini ve milletin bir ferdi gibi çalışacağını ifade etti.
Kazım Karabekir Paşa Mustafa Kemal'in emrinde olduğunu bildirdi.
NOT: Kazım Karabekir Paşa'nın bu hareketi Mustafa Kemal'in önder olarak kabul edildiğinin bir örneğidir.
• Mustafa Kemal'in askerlikten istifası ve Türk Milleti ile birlikte mücadeleye devam etmesi, Türk Milletine olan güvenini göstermektedir.