Ümit Yaşar Oğuzcan

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - İnsan Bir Yerde Kendini Bırakmalı

8.jpg

İnsan Bir Yerde Kendini Bırakmalı

İnsan bir yerde boş vermeli kurallara, düzenlere
İnsan bir yerde kendini bırakmalı
Hiçe saymalı düzenini dünyanın
Zamana karşı koymalı
Sıyrılmalı ayıplardan, korkulardan
Küçük hesapları bir yana atmalı
Yaşamalı şöyle alabildiğine
Büyük delilikler yapmalı
İçmeli
Sevmeli
Küfretmeli
Adam öldürmeli
Kendine bir başka gözle bakmalı
İnsan bir yerde boş vermeli kurallara, düzenlere
İnsan bir yerde kendini bırakmalı
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - İnsanoğlu

9.jpg

İnsanoğlu

- I -
Ne tuhaftır şu insanlar
kimi zincirler içinde hür
Kimi esir olmaktan bahtiyar
Kimi de benim gibi bin bir şeyi düşünür
Ne tuhaftır şu insanlar
Kimini yel alır, su götürür
Kiminin çilesi sürer mezara kadar
Kimi de gününü gün etmeyi düşünür

- II -
İnsan insanın kadrini bilmezmiş meğer
Anlaşılamadı gitti mısralarım
Çünkü; insanlar benim halime güler
Bense onlar için ağlarım

İnsan insanın kadrini bilmezmiş meğer
Birimiz gülsek, ağlıyor onumuz
Bizden kara değilmi geceler
Bari karınlık olmasaydı sonumuz

- III -
Nice insanlar gördüm ki ben
Dudaklarında en ateşli türküler
Barış içinde yaşamayı bilmeden
Bir savaş meydanında öldüler

Nice insanlar gördüm ki ben
Dudaklarında en bayağı şarkılar
Ve gözlerinde ihtiras ışığı eksilmeden
Birer ilah gibi yaşadılar

- IV -
Yarabbi, adaletin bu mu
Kuş uçar, yılan sürünür
Düşünmek istemem fani olduğumu
Verdiğin nimetlere şükür

Yarabbi, adaletin bu mu
Yaşayan yaşar, ölen toprağa gömülür
Ve hayat sadece bir arzu mu
Bizi korkutan ölüm müdür?

- V -
Söyleyin ey çizgiden hayaletler
Artık ihtiyar olduğumuz gerçek mi?
Kaybolan o gamsız saatler
Hiç geri gelmeyecek mi?

Söyleyin ey çizgiden hayaletler
İn misiniz, cin misiniz
Ya siz, ey eşsiz faziletler
Fazilet olduğunuza emin misiniz?
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - İspanyol Meyhanesi

10.jpg

İspanyol Meyhanesi

Kararmış tahta masamızda bir şişe şarap,
Gecelerden bir gece bezginiz.
Üstelik adamakıllı sarhoşuz.
Ellerin, ellerimde.
İspanyol meyhanesinde bir kadın
Çığlık çığlığa şarkı söylüyor.
Belli yıkılmış bir kadın.
Hayli çirkin, hayli geçkin, ağlamaklı.
Zayıf, incecik elli, kalın dudaklı.
Sesi bir tokat gibi patlıyor kulaklarımızda;
Yüzümüz al al oluyor.
İçimiz hüzün dolu, kahır dolu,
Gözlerimiz kanlı.
İspanyol meyhanesinde bir gece
Seninle başbaşayız
Üstelik sarhoşuz adamakıllı.
Daha içelim, daha içelim.

Başını dizlerime daya gözlerin kapalı
Ağla biraz,
Bak ben de ağlıyorum.
Ocakta odunlar sönüyor
Görüyor musun?
Çığlık çığlığa bir kadın
Duyuyor musun?
Ah ölelim artık;
Bitsin bu delicesine koşu,
İspanyol meyhanesi yerin dibine batsın.
Yeter! yeter!
Öleceksek ölelim.
Hadi vur kendini şaraba
Kedere ve aşka vur.
Daha içelim, daha içelim.

Alkol duvarını geçelim artık;
Damarlarımızdan ispirto akmalı.
Hey garson!
Sustur şu çığlık sesli kadını.
Söyle masamıza gelsin, içelim.
Hey garson!
Bütün hesaplar benden bu gece sen de iç.
Kapat kapıları;
Yabancı gelmesin.
İspanyol meyhanesinde öldüğümüzü
Kimse bilmesin.
Daha içelim, daha içelim.
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - İstanbul Dedim de Seni Hatırladım

11.jpg

İstanbul Dedim de Seni Hatırladım

İşte İstanbul
Yorgun şehir
İşte canından bezmiş boğaz vapurları
Kederli tramvaylar
Ve Galata Köprüsünden
Telaşlı insanlar geçmektedir
Bir gizli sevinç mahzun göz bebeklerimde
Eriyen bir sükun kaldırımlarda adım adım
İşte İstanbul
İstanbul dedim de seni hatırladım.

Balıkçı tepsilerinde gümüş balıkları
Tekir, barbunya, canım uskumru, levrek
İşte İstanbul
Kulaklarımda bir derin uğultu
Hiç bitmeyecek
Karşıda Kız kulesi
Gözleri yaşlı bir kadın gibi
Ve minareler çaresizliğimizi haykırmakta Allah’a
Caddelerinde başım dönüyordu
Gecelerinde ağladım
İstanbul, o büyük şehir
O mahzun şehir
İstanbul dedim de seni hatırladım.

Boğaz içinden bir vapur geçer
Benim aklımdan senin gözlerin geçiyordu
Bebek, dediler indim
Nereye baksam denizdi
Mavi mavi bir hüzündü ayaklarımın altında
İşte İstanbul
Haliç,
Çiçek pasajı,
Beyoğlu…
Beyoğlu’nun daracık sokaklarında seni aradım.
İçim ürpertilerle dolu, amansız korkularla
İstanbul dedim de seni hatırladım.
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - İstanbul Işık Işık

12.jpg

İstanbul Işık Işık

İstanbul rüzgar rüzgar sevdiğim
Kah bir lodos, denizlerden esen
Ilık mı ılık
Kah ustura gibi deli bir poyraz
Bırak saçlarını rüzgarlarına istanbulun
Bu şehirde aşksız ve rüzgarsız yaşanmaz

İstanbul bulut bulut sevdiğim
Kimi beyaz mı beyaz
İnce, tül gibi
Kimi katran misali kara
Bulutları da insanlarına benzer istanbulun
İnanma sevdiğim, inanma bulutlara

İstanbul yağmur yağmur sevdiğim
Kah ince ince
Kah bardaktan boşanırcasına
Hele bir yağmur yağmaya görsün
Ölürcesine yaşanır bu şehirde sevdiğim
Ve yaşanırcasına ölünür

İstanbul deniz deniz sevdiğim
Bir çakır mavi
Bir camgöbeği tuzlu su
Üstünde irili ufaklı tekneler
Kayıklar, yelkenliler, mavnalar
Kalleştir denizleri istanbulun sevdiğim
İstanbul kadar

İstanbul kadeh kadeh sevdiğim
İçtikçe içesi gelir insanın
Sarhoşluğu tutuşup yanmaya benzer
Ve bir gölgedir yalnızlık meyhanelerinde
Seninle dolaşır, seninle gezer
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - İstanbul Neyin Nesi

13.jpg

İstanbul Neyin Nesi

Şimdi bir şehir hatırlıyorum
Dilim dilim ağustos güneşleri
Yakamozlar,ayışığı,renkli camlar
Bir elmas açısından seyrettiğimiz akşamlar
Sonra denizi deniz yapan ellerin
Çok çok mavi geceler
Pek çok mavi geceler
Bu bir İstanbul olsa gerek diyorum
Caddelerinde o çok boyalı kadınların gezdiği
Kocaman elli adamların köşe başlarını tuttuğu
Çocukların meyhanelerde taze badem sattığı
Bir İstanbul olsa gerek diyorum
İnsanları tramvay dolusu
Vapurlar dolusu insanları
Ve adım başında bir meyhane
Ama ben sensiz
Ben İstanbul'dan uzakta
Ben hep böyle deli divane

Yokluğun yokluğum oluyor elimde değil
Sensiz nefes aldığıma inanamıyorum
Al be kederi,bu kahrı
Bu korkunç karanlıkları benden
Artık dayanamıyorum
Al götür beni İstanbul'unu
Saçlarının,dudaklarının,gözlerinin şehrine
Güneşe,ayışığına,o masmavi denizlere
Neyleyim
İstanbul'da seni gördüm
Ve sende İstanbul'u sevdim bir kere

Bu İstanbul gitsin öteki İstanbul gelsin
Yada sen gel
Bu evler bu caddeler gitsin
Bu günler bu aylar bu zalim yollar gitsin
Ama sen gel
Ne olur sen gel
Ağlamak ne kadar,nereye kadar ağlamak
Bir votka soda`da akşam oluyor şimdi
Biliyorum vaktimiz yok hızlı yaşamalıyız
istanbul' un surlarıyla çevrildik
Görüyormusun
Ben seni istiyorum ne haber
Ayasofya utanmalı artık
Bütün camiler utanmalı
Ve senden uzakta olduğum için
Bir utanmaz Allah utanmalı
Sen buna İstanbul mu diyorsun
Sen buna yaşamak mı diyorsun
Lanet olsun
Lanet olsun
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - İstanbul Yalnızlığı

14.jpg

İstanbul Yalnızlığı

Farzet ki bir bataklığa düşmüşsün
Kader seni bir yerlere doğru çekmekte
Sen istediğin kadar kaç bu yalnızlıktan
Yalnızlık sana gelmekte

O yalnızlıktır günlerin getirdiği
O hüzündür kalan bu günden yarına
Boşuna çırpınmaların, yakarmaların
Ne ellerine hükmün geçer ne ayaklarına

Yaşamak bir kör döğüşüdür amansız
Milyonlar bir seldir bu şehirde akıp gider
Bu yerde insanlar bin yıldan beri
Yalnız yaşadılar, yalnız öldüler

Bu şehirde bir pastır yalnızlık
Bir zincirde yüzyılların bıraktığı
Yum gözlerini daha iyi göreceksin
Seni çepeçevre saran bu yalnızlığı

Ve bir gün her şeye sen de alışacaksın
Dilin varmayacak yalnızım demeye
Unut artık bildiğin bütün şarkıları
Yalnız yaşa ve hazırlan yalnız ölmeğe
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - İstanbul Yoktu Sen Olmasaydın

15.jpg

İstanbul Yoktu Sen Olmasaydın

Ben nice İstanbul'lular gördüm sana gelinceye kadar
Kirli paçavralara benzerdi insanları
Dostluktan, vefadan yoksun.
Bölünmüş, dağılmış, parçalanmış
Ve her biri kendi ağırlığıyla ezilmiş, yorgun.
Yüzümde dolaşan birer iğrenç böcekti gözleri
Bir tutsam
Yapışır kalırdı ellerime en çirkin yerleri
Evlerinde bulduğum yalnızlık
Sokaklarında bulduğum upuzun bir kahırdı.
Günler boyunca
Bir başka karanlık gelirdi
Karanlığın biri kaybolunca
Güneşler doğardı görmezdim.
Bir ses durmadan ölüme çağırırdı beni
Bilmezdim bu şehirde senin yaşadığını.
Bilmezdim...

Zindandı bütün meyhaneler
Duvarlar karaydı
Köhne bir bizans eskisiydi İstanbul sensiz.
Semt semt bir ağır yorgunluktu
Sürekli bir aldanıştı sokak sokak
Benden en uzak sevgilerde yaşadım yıllarca
O büyük yalanlarda yaşadım.
Senden habersiz bir ölü gibi
Senden uzak zamanlarda yaşadım.

Mabetler yıkıldı içimde
Umutlar hayaller yıkıldı
Bir gün bütün İstanbul yıkıldı.
Sokaklar kaydı ayaklarımın altında
Gün oldu kalabalık meydanlarında inançlarım yıkıldı
Gün oldu
Gözlerime çiviler çakıldı merhametsiz.
Toz toz oldum, duman duman oldum
Aldığını geri vermedi yıllar
Yitirdim kendimi bu rezil şehirde
Seni buluncaya kadar.

Eskiden bir lale hatırlardım
Yada mavi mavi bir deniz İstanbul denince
Serin rüzgarlar okşardı saçlarımı
Rıhtımlar balık balık kokardı.
Ne zaman
Yumsam gözlerimi bir gemi kalkardı.
Vapur düdükleri durmadan öterdi.
Eskiden bir İstanbul vardı bilmediğim
Bana yeterdi.

Sonra kaç yıl yaralı bir hayvan gibi
Gezdim sokaklarında
Sonra kaç yıl bir sevgi aradım
İstanbul'u aradım.
Belki de seni aradım bilmeden
Ayaklarımın dibinde den,izler can çekişti
Şehirler parçalandı
Bir çağ öldü gözlerimin önünde
Benim en güzel çağım öldü.
Bizi topraktan yarattılar
Gel gör ki...
Bu şehirde
Benim toprağım öldü.

Seni aradım bu şehirde yıllarca
Yana yakıla seni..
Sen kimdin, sen neredeydin kimbilir.
Hep böyle sensizmiydi bu şehir.
Bu şehir İstanbul'muydu ?
Öyleyse sensiz yaşanmazdı bu şehirde
Gemiler demir almazdı
Trenler işlemezdi
Sen olmasaydın
Bir ömür bitip
Yepyeni bir ömür başlamazdı içimde
Bahar gelmezdi
Ağaçlar çiçek açmazdı
Seni bulmasaydım
Ve ben yoktum
İstanbul yoktu
Sen olmasaydın.
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - İstanbul

16.jpg


İstanbul

Evin içinde bir oda, odada İstanbul
Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul

Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı
Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul

Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm
Çekmeğe başladı, oltada İstanbul

Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul

Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul

İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul.
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - İş İşten Geçtikten Sonra

1.jpg

İş İşten Geçtikten Sonra

Önce aynalar farkedecek yokluğumu
Sonra elbiselerim
Sonra pencere
Sonra yatak
Sen farkına vardığın zaman
İş işten geçmiş olacak
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - İşte Ben

2.jpg

İşte Ben

Ben alışılmamış bir insanım biliyorum
Bir karanlıktır ben de pırıl pırıl zamanlar
Mağrur kalbim her yerde asi ve yalnız
Neyleyim umduğum gibi çıkmadı insanlar.
Herkes bir şey aldı götürdü benden
Dağıttım kaç yıl sevgilerimi cömertcesine
Gözlerim bir vefa arar, arar da bulamaz
Nicedir hasret kulaklarım bir dost sesine
Bilirim, çoğu gün hüzünlüdür bakışlarım
İçimde biri ağlar güldüğüm zaman bile
Gömerken kalbime bütün arzularımı
Yanarım yaşanmamış anıların özlemiyle
Sevdiğim mahzun şarkılardır, hüzünlü resimler
Garip akşamlarda yaşadığımı anlarım
Çevremde kim varsa konuşur durmadan
Ben hep bir heykel asaletiyle susarım.
Gecenin bir yerinde teselliler biter de
Dağıtır saçlarımı onun güzel elleri
Kokusu rengi kalır ellerinin gecelerde
Doğan gün uzaklardan getirir sevdiğimi
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - Kadınlar İçin Sone

3.jpg


Kadınlar İçin Sone

Ben güzel gözlü kadınları severim
Bir de küçük ayaklıları, uzun boyluları
Hem nasıl severim, öyle severim işte
Terler avuçları, kesilir solukları

Ben mahzun kadınları severim
Yavru ceylanca kadınları, ürkekçe
Hem nasıl severim, öyle severim işte
Bilemezsiniz ne güzeldirler, öpüştükçe

Ben akıllı kadınları severim
Düşünen, az konuşan, çok bilen
Her yerde, her zaman nazı çekilen

Hem nasıl severim, öyle severim işte
İçimde büyük, sonsuz ateşler yanmalı
Ölümüm bile o kadının yüzünden olmalı
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - Kaldırım Çocuğu Yüreğim

4.jpg

Kaldırım Çocuğu Yüreğim

Kaldırım çocuğu yüreğim
Nereye baksa yok olacak
Nereye dokunsa taş kesecekmiş
Gibi
Ağlamak istiyor gözlerim
Ve ağlatmak ölesiye…
Kaçmak istiyorum
Kaçmak
Nereye gidecegini bilmeden
Kaçıp gitmek
Terketmek istiyorum bu şehri
Ve
Terkedince ölmek
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - Kanser

5.jpg

Kanser

Bütün denizlerin aynı limana çıkması neden?
Neden gökyüzünün bu sınırsız karamsarlığı?
Yitirecek neyimiz var ki umutlarımızdan başka?
Ve batacak başka bir gemimiz mi kaldı?

Dev bir ağaç yapraklarını döküyor içimizde
Nereye baksak her haliyle o çıldırtan sonbahar
Kaç yüz org birden çalınıyor, duyuyor musun?
Hani o birlikte söylediğimiz şarkılar?

Ne oldu o düşlere? Nerde o iyimserlik
Biz seninle şatolar kurmadık mı bir zaman
Şimdi biz o değiliz sanki, hiç o olmamışız,
Sanki bir şey var incinen dağılan bozulan.

Şu martının kanatları neden kırık biliyor musun?
Bu adamı dört duvar içine kim koydu sensiz?
Eğil bir kuyuya seslen, yankılanan benim hep
Benim içimde can verdi o gök o deniz!

Sonunda tek başımayım, bak böyle bıçaklanmış!
Biliyorum bir ölü var, ama ne? Ama kim?
Soğuk, merhametsiz kollarıyla sarmış her yerimi
Bir KANSER tümörü gibi büyüyor çaresizliğim.
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - Karanlığın Çağırışı

6.jpg

Karanlığın Çağırışı

Ya senden çok uzak olmalıydım
Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum
Büyük dağlar, derin denizler olsun istiyordum.
Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi
Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim
Dağda yanan bir çoban ateşi gibi
Gökte bir yıldız gibi
Seni görmeli
Seni yaşamalı ve senden çok uzaklarda olmalıydım

Biliyorum güzelliğin yer altı nehirlerine benzer
Biliyorum bir sır gibi güzelsin
Hani anlatılmaz duygular vardır
Hani şarkılar vardır
Sevip söyleyemediğimiz
Şiirler vardır unuttuğumuz
Aşina çehreler vardır hani
Zaman zaman hatırlayamadığımız
İşte sen o kadar güzelsin
Ve ben o kadar karanlıklar içindeyim ki
Şunlar ellerindir diyorum, tutamıyorum
Şunlar gözlerindir diyorum bakamıyorum.
Düşün kahrımdan ölmeliyim artık
Ölemiyorum.

İnanmak var olmaktır, bilirsin
İnandığımız şeyler için yaşayalım
Nice sabahlar, nice aydınlıklar
Gelecek nice günler için yaşayalım.

Sarı gülleri seversin
Sarı karanfilleri seversin
Sarı kasımpatılarını
Sarı bir dünyayı seversin
Ben sende olan bütün renkleri seviyorum
İşte tek farkımız bu
Yoksa hiçbir şey önemli değil bu dünyada
Senden başka.
Ne zulümler
Ne kavgalar
Ne günler, ne geceler hiçbiri önemli değil
Sen yaşadıkça.
Ve yasamak hiçbir zaman
Bunca güzel olmayacak
Sen yaşadıkça.

Bir kalbim var et, kan, sinir
İki gözüm var seni görür
Ayaklarım sana gelir
Ellerim seni arar
Bir dünya ki kocaman
Bir evren ki sonsuz
Sen olmasan neye yarar

Şimdi söyle bana bütün çirkinliğimi
Yalanlarımı
Kötülüklerimi yüzüme vur artık
Utandır beni yaşadığıma
Çaresizliğimi suratıma bir tokat gibi indir
Yanağımda beş parmağının izi kalmalı
Sonra geç karşıma
Olanları unutalım
İki eski dost gibi
Her şeye yeniden başlayalım
Yeniden yaşayalım geçmiş, gelecek bütün yılları
Bütün keder ve sevinçleri paylaşalım
Sana sevinç düşsün, bana keder
Benim ellerimde kanlı diken yaraları
Senin ellerinde kanlı güller.

Bir yere yaklaşıyoruz
Kulağıma sesler geliyor
Bir gemi demir alıyor olmalı
Belki bir adam oluyor
Ne biliyorsun
Belki de bir sona yaklaşıyoruz
Yum gözlerini her şeyi zamana bırak
Yum gözlerini nasılsa aksam olacak

Korkma yaklaş karanlığa
Orda ben varım
Çaresizliğimize, zavallılığımıza
Gel, beraber ağlayalım.
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - Karanlığın Gözleri

7.jpg

Karanlığın Gözleri

Şimdi yoksun
Seni düşünebilirim artık
Tutar ellerini öperim uzun uzun
Kimseler ayıplayamaz beni
Yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar
İşte gözlerin işte dudakların
Senin olan ne varsa karşımda duruyor
Ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık
Sevdiğim şarkıları söyletiyorum dudaklarına
Ve hoyrat ellerimle seni
Her gün biraz daha güzelleştiriyorum
Bütün resimler sana benziyor
Hayret
Bütün aynalarda sen varsın
Nereye gitsem peşimden geliyorsun
Şimdi sigarasın dudaklarımda
Biraz sonra beyaz bir kağıt
Ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın
Kimse yokluğunda bunca sevilmedi
Kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar
Saçların böyle daha güzel
Sen daha güzelsin
Gelecek mutlu günlerin ışığında
Her şey daha güzel
Ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış
Yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim
Ve seni bin yıl daha
Ayrılıklar içinde sevmek isterdim
Ama biliyorsun nihayet ben de bir insanım
Umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor
Hiç gelmeyeceksin sanıyorum
O zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime
Katran gibi bir yalnızlık sarıyor içimi
Yalnızlığımdan utanıyorum
Beni sevmesen ölürdüm
Beni sevmesen bir çakıl taşıydım şimdi
Beni sevmesen bir duvar gibi sağırdım
Kördüm bir at kadar
Ölümden acıydım ölümden beterdim
Beni sevmesen
Dünyayı bütün insanlara zindan ederdim
Beni bu kadar saracak ne vardı
Kanıma girecek
Göz bebeklerime oturacak
Bir sen fani gibi dudaklarımdan eksilmeyecek
Ne vardı
Hiç karşıma çıkmasaydın
Bu kör olası gözler görmeseydi seni
Ne vardı güzelliğini bilmeseydim
Bir dua gibi bellemeseydim adını
Ne vardı bütün gece
Gözlerimi tavana dikerek
Seni düşünmeseydim
Belki karşımda değilsin yanılıyorum
Bu gözler senin gözlerin değil
Aldatıyorlar beni
Karanlığın gözleri olmalı bunlar
Bana böylesine keder veren
Gülmeyi, yaşamayı haram eden
Bir karanlığın gözleri olmalı
Öyleyse sen hiçbir yerde yoksun
Sana hiçbir zaman yaklaşamayacağım
Yalan bu geçici sevinç, bu nur, bu ışık
Bu karanlığın ortasında yanan alev gözler
Bu kadeh içki gibi aydınlık
Ne dedimse inanma
Seni değil kendimi anlatıyorum
Sen istediğin kadar
Varlığın ta kendisi ol
Ölümsüzlüğün ta kendisi
Ben günden güne yok olmaktaydım
Bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana
Anlıyor musun?
Gökyüzü güneş olsa
Sensiz karanlıktayım
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - Karanlık Aman Vermiyor

8.jpg

Karanlık Aman Vermiyor

Aman vermez karanlıklar içindesin
Hangi perdeyi aralasan gece
Hangi kapıyı çalsan çaresizlik
Gel de inancını kaybetme tanrıya
Deli divane olma gel de

Nereye baksan o zifir karanlık
Bir meşale gibi yanar yüreğinde
Taştan bir kalabalık bütün insanlar
Gel de yüceliğine inanma kaderin
Durup durup ağlama gel de

Hani o delicesine sevdiklerin
Hani o dostlar, sevgililer nerde
Nerde o çocukluk yılları, gençlik hayalleri
Gel de çekinmeden bak aynalara
Boşa giden ömrüne yanma gel de

Bir yoksulluk ki başında ağrı gibi
Bir yoksulluk ki seninle beraber her yerde
Üstelik "viran olası hanede evladü ayal var"
Gel de akşamcıya çıkmasın adın
Efkarlanıp efkarlanıp içme gel de

Güvendiğin dağlara kar yağdı bütün
Şimdi ne avuçta var, ne elde
O gülüşler, kahkahalar senin için değil
Gel de inan güzelliğine bu dünyanın
Bütün nimetlerinden vazgeçme gel de

İnsanları sevdin de ne oldu
Yüreğin aşka düştü, başın derde
Gel de bu şehirde dur artık
Başını alıp kaçma gel de.
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - Karanlık Deniz

9.jpg

Karanlık Deniz

Şimdi seni düşünüyorum, biliyorsun
Aklıma ellerin geliyor önce
Yağmurlu bir gün hatırlıyorum
Islanmış bir serçe kuşu hatırlıyorum
Durup durup ölümü hatırlıyorum
Alnıma bir ışık vuruyor karanlıkta
Sonra alabildiğine bir sessizlik başlıyor
Alabildiğine bir deniz
Alabildiğine kum
İçim ürpertilerle dolu
Karanlık denizlerin ortasında
Seni düşünüyorum

Hani denizin insanı deli eden maviliği
Nerde o güneş parıltıları nerde
Göremiyorum ama duyuyorum
Yaklaşan fırtına sen olmalısın
Bu rüzgar senin hayallerin olmalı
Senin ümitlerin
Senin arzuların olmalı
Bütün karanlıklara razıyım
Yalnız uzaklarda, çok uzaklarda
Bir gemici feneri yanmalı

Bu korkunç ağırlıkları kim koydu başıma
Bu marşandiz trenleri nereye gidiyor
Ben bir katran deniziyim artık
Dalgalarım iri kayaları döver durur
Bütün yaratıklar derinliklerimde kapkara
Ne bir seven var beni
Ne bir anlayan bulunur

İçimde çalkalanan bir dünya
Kulaklarımda karanlığın uğultusu
Ve göz bebeklerimde korkuların en büyüğü
Bir büyük dünyada yalnız kalmak korkusu
Ölürsem korkudan öleceğim

Düşen yıldızlar gibi
Batan gemiler gibi yalnızlığım
Sisli şafaklar doğar ufkumdan
Kör bıçaklar bilenir düşlerimde her gece
Kirli bir güneş kahreder dalgalarımı
Bir çamur yığını sıvanır yüzüme
Gitgide artar yalnızlığım
Sonra duyarım iliklerimde sabahın olduğunu
Bir yosun parçası kımıldanır, gerinir
Bittiği yerde başlar yalnızlığım

Pusulalar işlemiyor artık
Yıldızlar yol göstermiyor
Rüzgar bile ihanet etti bize
Bir saçların vardı deli divane olduğumuz
Bir saçların vardı
Bir saçların vardı
Alnına düşerdi akşamları
Hiç değilse yaşadığımızı bilirdik hayal meyal
Nefes aldığımızı
İnsan olduğumuzu bilirdik
Saçların bizi kurtarırdı düştüğümüz girdaplardan
Bizi bir derinlerden yeryüzüne çıkarırdı
Her telinde mevsimleri seyrettiğimiz
Varlığını en büyük mutluluk bildiğimiz
Bir saçların vardı
Bir saçların vardı deli divane olduğumuz

Şimdi bütün gün üstüme yağmur yağıyor
Bütün gece kar
Yalnızlığın tam ortasındayım artık
Yalnızlık kadar

Bilsen nasıl üşüyorum
Al şu ellerimi ısıt biraz
Ya da al götür bu soğukları
Bu yağmurları
Görmüyor musun beni öldürecekler artık
Beni öldürecekler diyorum sana
Geçmiş gelecek bütün yıllarım
Bütün umutlarım senin olsun al
Beni bu karanlık denizlerde bırakma
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - Karanlık Dünya

10.jpg

Karanlık Dünya

İnsanlık bir keşmekeş içindedir
Yaşlı dünyamızın beş kıtasında
Nihayetsiz kederler ortasında
Şehirler ve köyler ateş içindedir
Arzın paramparça haritasında

O dünya kulların büyük dünyası
Kullar Tanrının büyüklüğünce hür
Bütün anlamını kaybetmiş ömür
Söz verilmiş geniş haklar sonrası
Ekmeğe, şaraba, Tanrıya şükür

Gökler, denizler, savaş meydanları
O, ufuklar gibi sonsuz ve derin
Matemini tutar cengaverlerin
Onlar mıydı günahsız kurbanları
Kanımızdan örülmüş zaferlerin

Dilenciler, körler, sakatlar için
Yollarda hazin türküler söylenir
İnsanlık açlığa, yokluğa esir
Bir pula satılmış maksatlar için
Kurtlarla, kuşlarla, balıklarla bir

Bir kısırlık bürümüş toprakları
Ufkumuzda güneş doğmuyor artık
Ne bulut var gökyüzünde, ne ışık
Bıçak açmaz o mahzun dudakları
Dünyamız zindanlar gibi karanlık
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Ümit Yaşar Oğuzcan - Karanlıklar Üstüne

11.jpg

Karanlıklar Üstüne

Artık hiç sabah olmayacak yavrum
Çok uzun sürecek bu siyah gece
Ta zaman durunca, ömür bitince
Alış karanlığa, gözlerini yum
Artık hiç sabah olmayacak yavrum

Bilirim bu mor sükutu bilirim
Beyaz olmalı geceler, bembeyaz
Karanlıklar üstünedir şiirim
Bilirim, bu mor sükutu bilirim

Dağlar gibi deryalar gibi sonsuz
Karanlık, karanlık ölümden beter
Bir yol ki hayatla beraber biter
Taştan bir sükut ki hissiz ve ruhsuz
Dağlar gibi deryalar gibi sonsuz

Artık hiç sabah olmayacak yavrum
Bitkin gözlerime son bir defa bak
Bir daha o yerden gün doğmayacak
Bu mor gecelerde kayboldu ruhum
Artık hiç sabah olmayacak yavrum
 
Tekerlekli Sandalye
Üst