İzlenmesi Önerilen Filmler

waybackA1n1bpVRXzL._SL1500_.jpg

1940 yılında Sovyet Rusya’ya bağlı Sibirya esir kampından kaçarak kışın ortasında Sibirya’dan Hindistan’a 6.000 kilometre yürüyen bir grup esirin hikayesi. Polonyalı genç Janusz, Amerikalı, alaycı bir mühendis olan Bay Smith, Yugoslav bir muhasebeci olan Zoran ve dövmeli gangster Valka’dan oluşan bu gruba daha sonra Irena adlı bir mülteci de katılır. Başlarına ödül konmuş olan ekip önce ıssız Sibirya’yı, ardından Gobi Çölü’nün uçsuz bucaksız düzlüklerini ve son olarak Himalayalar’ı aşmak zorunda kalacaktır.

 

Ekli dosyalar

  • waybackA1n1bpVRXzL._SL1500_.jpg
    waybackA1n1bpVRXzL._SL1500_.jpg
    84.7 KB · Görüntüleme: 172
Daha önce eklenmiş olabilir ama benim favori filmlerim

Schindler'in Lİstesi ve

Yedi Yaşam
 
Seven-Pounds--2008-Front-Cover-5208.jpg

Ben Thomas(Will Smith), geçmişindeki bazı hatalardan dolayı suçluluk duyan, intiharı düşünecek kadar depresif bir insandır. Kafasında devamlı intihar düşüncesinin dolaştığı Ben, hayatına giren tamamen yabancı 7 kişi vesilesiyle kefaretini ödeme şansını yakalayacak; bu sırada kalp hastalığı olan Emily'de (Rosario Dawson) aşkı bulacaktır.


 

Ekli dosyalar

  • Seven-Pounds--2008-Front-Cover-5208.jpg
    Seven-Pounds--2008-Front-Cover-5208.jpg
    58.9 KB · Görüntüleme: 185
schindler_s_list_e76b6b377052c4fa955eba5372fc659ajpg_5adb00d62e.jpg

2. Dünya Savaşı yıllarının Nazi Almanya'sında girişimci bir Alman Oskar Schindler, askeriye için metal kaplar üreten bir fabrika kurar ve bu iş için sermayeyi ve iş gücünü Yahudiler üzerinden sağlar. İlerleyen zamanda Yahudiler'in gördüğü baskıyı içine sindiremeyen Schindler, onları kurtarmak için uzunca bir liste yapar.

 

Ekli dosyalar

  • schindler_s_list_e76b6b377052c4fa955eba5372fc659ajpg_5adb00d62e.jpg
    schindler_s_list_e76b6b377052c4fa955eba5372fc659ajpg_5adb00d62e.jpg
    81.3 KB · Görüntüleme: 159
blind_side.jpg


Michael Lewis'in "The Blind Side: Evolution of the Game" adlı kitabından uyarlanacak olan film evsiz bir çocukken iyi bir aile tarafından büyütülerek bu yıl NFL'de en iyi oyuncu seçilen Michael Oher'in hayatı anlatılacak.


 

Ekli dosyalar

  • blind_side.jpg
    blind_side.jpg
    91.6 KB · Görüntüleme: 161
Selam bain9,

Aramıza hoşgeldiniz, paylaşımlarınız için teşekkürler...

Bu sayfaya katılımın çok daha fazla olması dileklerimle...
 
The-Judge-Movie.jpg



Vizyon Tarihi: 17 Ekim 2014
Süre: 2sa 21dk
Yönetmen: David Dobkin
Oyuncular: Robert Downey Jr., Robert Duvall, Billy Bob Thornton
Tür: Dram
Ülke: ABD

Özet

Hank Palmer parlak bir kariyeri olan, Chicago'da yaşayan bir avukattır. Önemli bir davasının arifesinde, annesinin kaybettiğinin haberini alır. Babasıyla çok uzun zamandır görüşmeyen Hank, aileden iletişimde olduğu tek insanı da kaybetmiştir. Üstelik doğup, büyüdüğü Carlinville kasabasından başka kimseyle de görüşmemiştir. Annesinin cenazesi için geri dönen Hank'ı, burada cenaze töreninden daha fazlası beklemektedir. Pek de sıcak karşılanmadığı kasabadan bir an önce uzaklaşmaya çalışırken kendisini, 42 yıllık yargıç olan babasını savunmak üzere mahkemede bulur...


fft1_mf80961.jpeg



– Peki nasıl hissettiriyor bu Hank? Temsil ettiğin herkesin suçlu olduğunu bilmek?
+ Sorun olmuyor. Masum insanların parası bana yetmez.

-Sabah başka birine sarılırken benim elimi sıktı.

-Her zaman bir tanemdin. Hep de öyle kalacaksın. Bunu böyle bilmeni istiyorum. Yarın yine gelirim. Ve sonraki her gün. Görüşürüz.

– Hank, babam dikkatimizi çekmek için üstümüze gelir canımızı acıtmak için değil, biliyorsun.
+ Hayır, dikkatimizi çekmek için köpekmişiz gibi buyruk yağdırıyor. Spor olsun diye de sürekli yapıyor.

-Sadece suçlu insanlar kürsüye çıkmayı reddeder.

-Geçmişte her ne olduysa kendi hikayemin kahramanı olacaktım.

-Hiçbir anne evladını toprağa vermemeli.

-İyi bir evliliğe sahip olmak kolay iş değil.

-Offf be Hank! O zaman da seni seviyordum, şimdi de seviyorum. Gerçekten. Aynı anda hem en bencil hem de en cömert insan oluşunu seviyorum. Zorba olduğun hâlde zorbalıktan nefret etmeni seviyorum. İnsanlar hakkındaki tahminlerinin falcı küresinden farksız olmasını seviyorum. Sarf ettiğin onca kelimeden sonra yanımdan kaybolup gitmeni Hank!
 
kiyamet-gunu-the-impossible_film-izle-afis-resim-picture-movie-poster.jpg



KIYAMET GÜNÜ



Vizyon Tarihi : 28 Aralık 2012
Süre : 1s 47dk
Yönetmen: Juan Antonio Bayona
Oyuncular: Naomi Watts, Ewan McGregor, Tom Holland
Tür: Dram
Ülke: ABD , İspanya

Özet & detaylar

Maria ve Henry 3 çocuklarıyla birlikte kış tatillerini geçirmek için Tayland'a giderler. Bu tropik cennete birkaç gün keyifli vakit geçirmek isteyen aile, 25 Aralık gecesi düzenlenen Christmas partisine gider ve bolca eğlenirler. Ertesi sabah havuz keyfi yaptıkları sırada korkunç bir gürültüyle ortalık sarsılmaya başlar. Maria ve Henry korku içinde dona kaldıklarında, otelin duvarları üzerinden dev dalgalar da üzerlerine doğru hızla gelmektedir!

26 Aralık 2004'te yaşanan tsunami felaketini kurtulmayı başaran bir ailenin gerçek hikayesi üzerinden anlatan filmin başrollerinde Naomi Watts ve Ewan McGregor'u seyrederken filmin yönetmenliğini ise The Orphanage filmiyle tanıdığımız J.A. Bayona üstleniyor.


20404955.JPG


5773_a_7958.jpg



Filmi sonuna kadar nasıl izledim, nasıl dayandım hala inanamıyorum ama sanırım gerçek hayat hikayesinden yola çıkılarak çevrilmiş olması seyredilmesini de cazip kılıyor. Oldukça zorlandım aslında... izlerken o anı yaşar gibi oluyor insan ama yine de izlenmeye değer filmlerden. Gerçekten yaşanmış bir hayatta kalış öyküsü ve aile olmanın, anne-oğul arasındaki sevginin iyileştirici gücü...
 
1384952238.jpeg



İÇİMDEKİ YANGIN


Vizyon Tarihi: 29 Nisan 2011
Süre : 2s 10dk
Yönetmen: Denis Villeneuve
Oyuncular: Rémy Girard, Lubna Azabal, Mélissa Désormeaux-Poulin
Tür:
Dram
Ülke: Kanada


Özet & detaylar

Polytechnique'le dikkatleri üzerine çeken yönetmen Denis Villeneuve, bu sefer yazar Wajdi Mouawad'ın bol ödüllü tiyatro oyunundan sinemaya taşıdığı trajik bir hikâye ile karşımızda.

Aile dostları olan bir avukatın çağrısı üzerine annelerinin ölümünün ardından kendilerine yazılmış bir mektupla karşılaşan ikiz kardeşler Jeanne ve Simon, ölen annelerinin son arzusunu yerine getirmek amacıyla Lübnan'a doğru yola çıkarlar. Simon ilk başta isteksiz davransa da bir süre sonra o da kardeşi Jeanne'e katılır... Aradan geçen yıllar, ailenin tarihini karmaşık bir hale getirmişse de, çocuklar bu serüvenin izlerini sürmeye kararlıdırlar.

Fakat gün geçtikçe daha fazla deştikleri geçmiş, kardeşleri yürek burkan gerçeklerle yüz yüze getirecektir. Orta Doğu'daki iç savaşın en karanlık dönemine ışık tutan İçimdeki Yangın, En İyi Yabancı Film Oscarı'na da aday gösterilmişti.


Beyazperde eleştirisi

Nawal Marwan ölür. Çocuklarını yalnız bırakmış, tuhaf, sessiz ve yorgun bir kadın olarak... Çok güvendiği ve sekreterliğini yaptığı noterine bir vasiyet bırakır. Bu vasiyet onun ikiz çocukları Jeanne ve Simon'u Ortadoğu'ya, annelerinin geçmişine ve müthiş bir trajediye götürecek yolun başlangıcıdır.

Polytechnique'in yönetmeni Denis Villeneuve tarafından Wajdi Mouawad'ın ünlü oyunundan sinemaya uyarlanan, bu yılın "En iyi Yabancı film" dalında Oscar adayı da olan bu yürek burkucu trajedi, uluslararası istanbul film festivali kapsamında 14-15-16 Nisan tarihlerinde gösterildikten hemen sonra Nisan'ın son haftasının vizyonunda kendisine seyirci arıyor.

Yönetmen Denis Villeneuve sadece çok gerçekçi setler oluşturup bunlara kameraya çekmekle kalmamış, hikâyesini de bir nakış gibi işlemiş. Seyircisini Marwan'ın ikizleri gibi konuşlandıran film, hikaye açıldıkça cevaplanan her sorunun yerine daha büyüğünü koyarak finale kadar giden ve yükselen bir meraklı izleme sağlıyor. Nefret ve aşk duygularının birbirine karışması ve diğerini beslemesini dert edinen güçlü ve trajik bir öykünün 130 dakikalık süresinin tek bir anını bile boşa harcamayan saf bir sinema örneği...

Gölgeler ve Suretler ‘in yönetmeni Derviş Zaim, siyasi sinemada objektif olmaya inanmadığını, bunun bir tuzak olduğunu söyler. İçimdeki Yangın da ne kadar taraf tutmuyormuş gibi görünse de aslında taraflı bir film. Hayali bir Arap ülkesinde (nedense ben hep Cezayir'e benzettim) Hristiyan ve Müslümanlar arasında başlayan ve yükselen olaylar sırasında yaşanan acıları anlatırken filmin Hristiyan olan başkarakter Nawal Marwan'a rağmen Müslümanların tarafını tuttuğu açıkça görülüyor. Ama yaşananları ve yaşayanları karikatürize etmeden, insan doğasının muktedirliğiyle açıklanan bir taraf tutma hali bu... Yönetmen her şeyin faturasının Müslümanlara çıkarıldığı geleneksel anlayışı bozmak istemiş sanki.

Bu fikir yürütmeler esansında da aklıma hep Press, Kayıp Özgürlük gibi filmlerin romantik ve kör gözüm parmağına mesajcılığı geldi. Türk sinemasıyla ilgili hoşgörü çıtamızı bir kaç yıldır farkında olmadan yükseltmeye başladığımızı farkettim. İçimdeki Yangın'ı izledikten hemen sonra, bahsettiğim bu filmler bir anaokulu öğrencisinin, annesine yaranmak için çizdiği yeteneksiz resimler gibi algılanıyor. Antalya ve Ankara gibi festivallerden ödüllerle dönen ve benzer bir dönemi görselleştiren Press içerdiği güçlü fikre rağmen sinemanın olanaklarından faydalanamayan bir yapımdı.

Nedense bizim sinemacılar böyle durumlarda hep bütçesizliğin bahanelerine sığınırlar. Oysa oldukça mütevazı bir bütçeye sahip olan "İçimdeki Yangın" sinemanın görsel gücünü sonuna kadar kullanan inanılmaz bir film! Panzerlerin ve tankların çatışmaya gitmesi, yakılmış evler, Hristiyan milislerin bir otobüs dolusu insanı kurşuna dizmesi, Marwan'ın küçük bir kızı kurtarabilmek için annesiymiş gibi yapması gibi tüm sekanslarda olabildiğince inandırıcı ve detaylı bir görsel çalışmaya sahip. Kanada'dan çıkıp gelen ve seyirciyi iki yakasından tutup sarsan filmi izlerken "Türk sineması son yıllarda çok gelişti canım" laflarını sorgulamamak imkânsız!

Diyeceğim o ki, artık çok az filmi sinemada izlemeniz gereken zamanlarda yaşıyoruz. Bizi yüzlere kişi ile birlikte karanlık bir salonda 130 dakika boyunca kendisine baktıracak bir pelikül yığınının gerçekten söyleyecek çok sözü olması, kalbimizde ve beynimizde bir yerlere dokunması gerekiyor. Incendies / İçimdeki Yangın, işte tam da öyle bir film... Film boyunca boğazınızda bir kocaman bir yumruk oluşacak ve sonunda tamamen arınmış bir şekilde salondan çıkacaksınız. Kaçırmayın!

Murat Tolga Şen

Incendies-5-1024x550.png



İzlenmeli mi? yoksa hiç izlenmemeli miydi? hala düşünüyorum. Mangal gibi bir yürek ve oldukça sağlam bir psikolojiye sahip olduğunuz boş bir zamanınızda savaşın çirkin, karanlık ve kirli yüzünü tüm çıplaklığıyla anlatan bu filmi bana kalırsa kesinlikle izlemelisiniz...film bittiğinde aradığınız tüm soruların yanıtlarını bulmuş olmanın acı veren bir o kadar sarsıcı gerçeğiyle yüzyüze geleceksiniz ve....pufffff çok fazla ağır gelecek aldığınız yanıtlar...
 
5f732a84bfba6ba0230e11ef4e49ba38_1297444512.jpg



AŞK VE GURUR


Vizyon Tarihi: 3 Şubat 2006
Süre : 2sa 7dk
Yönetmen: Joe Wright
Oyuncular: Keira Knightley, Matthew MacFadyen, Talulah Riley
Tür: Romantik , Komedi
Ülke: Fransa , İngiltere , ABD


Özet & detaylar


Film, Jane Austen’in beş kız kardeş, Jane, Elizabeth, Mary, Kitty ve Lydia Bennet’i anlatan romanından uyarlanmıştır. Hikaye George dönemi İngilteresi’nde geçer. Ailenin yaşamı, genç ve zengin bir adam olan Bay Bingley’in ve onun en yakın arkadaşı Bay Darcy’nin komşu gelişleri ile tepetaklak olur. Kızların anneleri olan Bayan Bennet, onların evlenmelerini istemektedir. Bay Bingley’in iyi bir aday olduğuna kanaat getirir. Bu aday ise Jane’den etkilenecektir. Bu durumu fark eden anneleri, kızını yağmurlu bir günde Bingley’in malikanesine gönderir. Geri dönemeyen Jane, üstüne bir de hastalanır. Bu kez ona yardıma giden Elizabeth de Bay Darcy’nin takibine takılır.

Elizabeth bu durumdan hoşlansa da esas Bay Wickham’dan ziyadesi ile etkilenecektir. Lydia işin içine hesapsızca dahil olduğunda cesaret kavramı gözler önüne serilir. Gururun, aşkın önüne geçtiği bir çizgide kız kardeşlerin yaşamları umulmadık bir biçimde karmaşıklacaktır.

Beyazperde eleştirisi

İngilizler’in Haklı Gururu

Aşk ve Gurur, genç ve dinamik bir film; nefes alan bir film. Hepsinden önemlisi de gerçekten romantik olmayı başarabilen bir film. Beklenmedik gişe geliri ve son olarak 4 dalda Oscar adaylığı da filmin başarısının karşılığı oldu. Dario Marianelli'nin sizi alıp götüren özgün müziklerini ve Roman Oshin'in sade ama şık görüntü çalışmasını da ayrıca alkışlıyoruz. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki, kelimesi kelimesine bir uyarlama yapmak yerine, romanın ruhunu yakalayıp günümüz sinemasına adapte edebilmiş, tadından yenmeyecek bir film karşımızdaki.


ae5cpg.png



Aşkta Gurur olmalı mı?

28k4hdv.png
 
a2230.jpg



HER YERDE AŞK


Vizyon Tarihi:
23 Ocak 2004
Süre : 2s 10dk
Yönetmen: Richard Curtis
Oyuncular: Hugh Grant, Liam Neeson, Colin Firth
Tür: Romantik , Komedi

Özet & detaylar

Dünyanın yönetim koltuğunda oturan otoriter başkanı ya da kitleleri büyüleyen bir rockstar olun aynı kapıya çıkacaktır: Aşktan kaçamazsınız! İşte, günümüz Londra’sında Noel’den iki ay önce yaşanan farklı olayları mercek altına alan "Aşk Her Yerde" adlı bu filmde de, aşkın yüceliği üzerine bir yapım...

Filmin nihai amacının, aşkın yüceliğine dair bir güzelleme olduğunu ileri sürmek mümkün... Belki de "Aşk Her Yerde"nin başrolünde "Aslında Aşk" var...


Konu aşk olduğunda bu film asla Aşk filmi olamaz bana kalırsa Amour'un verdiği tadı asla veremez ama dram tarzında değilde aşkı komedi tarzında izlemek isteyenlere tavsiye edilir...
 
1.jpg



Çılgın Kalabalıktan Uzak



Vizyon Tarihi : 15 Mayıs 2015
Süre : 1s 59dk
Yönetmen: Thomas Vinterberg
Oyuncular: Carey Mulligan, Matthias Schoenaerts, Michael Sheen
Tür: Dram , Romantik , Tarihi
Ülke: İngiltere , ABD


Özet & detaylar

19. yüzyılda Wessex'in kasabalarından birindeyiz. Bilindiği gibi o dönemde kadınların 19. yüzyılda davranış biçimlerini kısıtlayan bir sürü kural var fakat genç Batsheba bu kuralların hiçbirine önem vermeyerek kendi istediği gibi özgür bir hayat yaşamanın peşinde. Tabi bulundukları çevre için oldukça alışılmışın dışında bir hayat sürüyor. Kendi hayatını bu özgürlükle yaşarken de ona aşık olan üç farklı adamın hayatlarını alt üst ediyor.

Beyazperde eleştirisi

Erkeklerin kendisini ‘seçmesine’ izin vermeyen Bathsheba’nın yolculuğu, altı doldurulmamış bir ‘kadın özgürlüğü’ resmi çizmiyor kesinlikle. Karakterin her adımı, iyi hesaplanıp kurgulanmış bir çizgiye sahip, ki buradan çıkarılan sonuç da dönemsel ve evrensel boyutların mükemmelen buluşmasına vesile oluyor. Genç kadın, “Ben ne zaman istersem o zaman olur!” mesajını net biçimde veriyor ve zaaflarıyla var olan ruhunun derinliklerindeki hem aydınlık hem de karanlık tarafları görmemizi sağlıyor. Erkeklerse, kimi zaman bir ‘arzu nesnesi’, kimi zamansa bir ‘oda arkadaşı’ olarak gördükleri Bathsheba karşısında çoğunlukla ‘aciz’ kalıyorlar, ‘güçlü’ gibi göründükleri anlarda bile...


cilginkalabaliktanuzak.jpg



Uzun zamandır izleyemediğim en güzel aşk filmi...Aşk ve Gurur ayrılmaz ikili.. ikisinin de vazgeçilmezliğini anlatan en güzel filmlerden birisi yani kısaca izlenmeye kesinlikle değer :)
 
105826.jpg



Vizyon Tarihi: 19 Haziran 2015
Süre : 1s 35dk
Yönetmen: Pete Docter
Oyuncular: Aysun Topar, Murat Şen, Suzan Acun
Tür: Animasyon , Komedi , Aile
Ülke: ABD

Özet & detaylar
Küçük Riley için hayat, babasının San Francisco’da yeni bir işe başlamasıyla baştan aşağıya değişir. Orta-Batı’daki yaşamını geride bırakan Riley'ı şimdi yeni bir ev, okul ve arkadaşlar beklemektedir. Peki içindeki duyguları o ne söyler? Neşe (Amy Poehler), Korku (Bill Hader), Öfke (Lewis Black), Nefret (Mindy Kaling) ve Üzüntü (Phyllis Smith)... Riley'in zihninin içinde yaşayan, ona günlük hayatında tavsiyeler veren duyguları bu yeni hayata alışırken ufak bir kaosa neden olacaktır. Neşe, Riley’nin en önemli duygusudur ve onu hep pozitif tutmaya çalışır ama diğer duygular bu yeni hayatına uyum sağlama konusunda biraz şaşkındır...

Orijinal fikri ve yönetmenliği Pete Docter’a ait olan eğlenceli animasyonun senaristi Michael Arndt. Disney ve Pixar'ın ortak yapımı filmin orijinal seslendirme kadrosunda ise Amy Poehler, Bill Hader, Mindy Kaling, Phyllis Smith ve Lewis Black gibi isimler yer alıyor.


Beyazperde eleştirisi


Hayat misali, keder de var neşe de...


Canınızın hiçbir şey yapmak istemediği, kaybolmuş hissettiğiniz, dahası hislerinizin köreldiği günler yaşadınız mı? Belki de kişiliğinizi oluşturan, sizi siz yapan ‘dayanak adalarınız’ bir bir yıkılmıştır, içiniz tarumar, zihninin alt üst olmuştur? Zira 11 yaşındaki Riley’in başına gelen tam da bu! Bu animasyon filmi Ters Yüz bizi, içimizdeki duygu dünyası ve belleklerimizin dehlizleriyle tanıştırmayı hedefliyor.

Efsane film Oyuncak Hikayesi’nin hikayesinde imzası olan, kısa animasyonlardan sonra ilk olarak 2001 tarihli Sevimli Canavarlar filminde kamera arkasına geçen Pete Docter rüştünü, 7’den 70’e herkesi ağlatma potansiyeline sahip Yukarı Bak ile kanıtlamıştı. 2010’da En İyi Animasyon film dalında Oscar aldığı ikinci uzun metrajlısından sonra şimdi de Ters Yüz ile “kafamızın içine” mercek tutan Docter, “Bende orijinal öykü bitmez” dercesine senaristler Josh Cooley ve Meg LeFauve’yi de yanına alıp oldukça başarılı bir projeyle animasyonseverlerin karşısına çıkıyor.

5 temel duygu durumundan, Neşe, Üzüntü, Korku, Öfke ve Tiksinme yola çıkarak insan hayatının, anılarının ve kişiliğinin nasıl şekillendiğini, özetle ‘aslında içerde neler döndüğünü’* keyifli bir animasyon senaryosuna yediren ekip, mesaj kaygısını bas bas bağırmadan hem küçüklere, hem de güncel esperileriyle onları sinemaya getiren ebeveynlerine sesleniyor. Tek amacı Riley’in mutlu etmek olan ‘Neşe’nin niyeti her ne kadar iyi olsa da, Üzüntü ile çıktığı macerada onun da öğreneceği yeni şeyler olduğunu görüyoruz; çocuk seyirci kitlesine mutluluğun yanı sıra üzüntü, korku, öfke ve nihayetinde iğrenmenin de insan bütünlüğünün bir parçası olduğunu fısıldayan yapım, yeri geldiğinde ağlamanın da yola devam etmek için gerekli anahtar olduğunu ifade ediyor.

Mesajlı temasını bir yana koyacak olursak, tıpkı Yukarı Bak’ta olduğu gibi ‘iki kişiyle başlayan bir yolculuğa yeni figürlerin eklenmesi ve amaçların çeşitlenip, artması’ kalıbını kullanan senaryo yapısı, küçük seyircilerin dikkatini dağıtmayacak biçimde doğrusal bir kurgu izliyor. Özellikle gelişme bölümünde karşımıza çıkan Riley’in hafıza katmanları, hayal dünyası ve iyi güldüren rüyalar stüdyosu incelikli bir teknik çalışmanın sonucu ortaya çıkmış görünüyor. Kızarmış patates ormanı, Kanadalı hayali erkek arkadaş, soyut kavramlar geçidi ve nihayetinde bilinçaltı gibi detay plan ve sahneler pastel tonları ağır basan filmi salt zenginleştirmekle kalmıyor, en keyifli esprilere de zemin hazırlıyor.

Bu açıdan bakıldığında Pixar Animation Studios ve Walt Disney Pictures ortaklığı ile kotarılan yapımda teknik anlamda kusur bulmak neredeyse imkansız. Getirilebilecek tek eleştiri filmin 3D formatında sunulması olabilir; zira iki boyutlu halini de seyreden biri olarak görsel tatmin anlamında arada hiçbir fark olmadığını belirtmem gerek.

Son bir nokta olarak da filmin Türkçe dublajının çok iyi bir kadrodan çıktığını eklemek gerek. Afişte Üzüntü’nün seslendirmeni olarak yer alan Gupse Özay’ın vurguları ve çalışılmış boğuk ses tonu karakterin ruhuna cuk oturmuş. Başrol gibi kabul edebileceğimiz Neşe’nin ve mesai arkadaşlarının sesleri, Türkçe dublajlardan aşinası olduğumuz deneyimli isimlere Aysun Topar (neşe), Murat Şen (korku), Ercan Demirel (öfke), Suzan Acun (tiksinti)ve Engin Alkan’a (Bing Bong) emanet. Küfürlü/argo içerik açısından da tertemiz bir yapım olan Ters Yüz’ün bir yıldızı da hem yerel dublaj ekibine hem çeviri kadrosuna ait.
 
tehlikeli-yuruyus-the-walk-filmi-9-ekimde-sinemalarda.jpg



Vizyon Tarihi :
9 Ekim 2015
Süre: 2s 3dk
Yönetmen: Robert Zemeckis
Oyuncular: Joseph Gordon-Levitt, Ben Kingsley, Charlotte Le Bon
Tür: Biyografik , Dram , Macera
Ülke: ABD


Özet & detaylar


1974 yılında Fransız ip cambazı Philippe Petit, kariyerinin belki de en tehlikeli denemesine girişir. Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin arasındaki boşlukta yürümek! Philippe Petit, akıl hocası Papa Rudy'nin yardımı ve desteğiyle tüm engellere ve risklere meydan okuyarak kulelerin arasına ip gerip bu tehlikeli yürüyüşü gerçekleştirmeyi planlar. Philippe Petit, uluslararası bir ekibin desteğiyle, Başkan Richard Nixon'ın istifa edebileceğini açıklamasından bir gün önce kulelerin arasına çelik kablo düzeneğini yerleştirir. O günlerde henüz tamamlanmamış olan ve kısmen kullanılan kulelerin arasında dans eden bu cambaz, tüm dünyanın ilgisini çekmeyi başaracaktır.


tehlikeli-yuruyus-the-walk-philippe-petit.jpg



Benim gibi yükseklik korkunuz varsa kesinlikle izlemelisiniz
:eek:


tehlikeli-yuruyus.jpg



Her hayal aslında tek bir adımla başlar..
 
the+barbarian+invasions+oscar+nominations.jpg



BARBARLARIN İSTİLASI



Vizyon Tarihi: 14 Kasım 2003
Süre: 1s 39dk
Yönetmen: Denys Arcand
Oyuncular: Rémy Girard, Stéphane Rousseau, Dorothée Berryman
Tür: Dramatik komedi
Ülke: Fransa , Kanada


Özet & detaylar

Kanser hastalığı nedeniyle yatağından kalkamayan ve yavaş yavaş ölümü beklemeye başlayan Rémy, son anlarında yanında olmak isteyen ailesi ve yakınlarıyla yüzleşmek durumunda kalır. Gelenler arasında yıllardır samimi bir ilişki kuramadığı oğlu Sébastien’de bulunmaktadır. Yıllar sonra hastayı ziyarete gelen akrabalar, dostlar, metresler ilişkilerin öteki yüzünü, ekonomik ve cinsel yönlerini ortaya koyarlar...

les-invasions-barbares-1.jpg


Ya zamanlama yanlıştı yada gerçekten çok duygusaldı..Bilemiyorum ama izlerken gözyaşlarımı tutamadım. Çok şey var bu filmde, hayatın acımasızlığına karşı nasılda...neyse mutlaka izlenmesi tarafımdan önemle tavsiye edilir tabi ki en çok sinema severlere...
 
Geri
Üst