Kur'an halkası...

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
---

Allah Rasulü’nü aktif iyi yapan Kur’an’dı

Biri var: Hiç kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan, hiç kimsenin tavuğuna kış demeyen biri. Kırk yaşına kadar her hangi biriyle kavga ettiği, nizalaştığı, sürtüştüğü duyulmamış. Toplumsal bir talebi olmamış. Ne toplum yönetmeye talip olmuş. Ne din adamları veya onların işlevini gören şairler, şamanlar, kâhinler, arraflar ve kıssacılar sınıfına dâhil olmuş. O, en büyük iddiası iddiasızlığı olan biri. Misyon iddiası yok, vizyon iddiası yok. O, sessiz, sakin, kendi halinde biri.

O biri, bir gün geliyor, ötelerden bir emir alıyor. Allah’ın elçisi olan melek Allah’ın elçisi olan isnasa “Oku!” diyor. Hemen ardından bir emir daha alıyor: “Kalk!”

Ve o yattığı yerden kalkıyor. Kaçtığı şehre geri dönüyor. Sığındığı mağaraya, bir daha ayak basmıyor. Hiç susmuyor. Hep haykırıyor. Hem de karşısında tüm insanlık varmış gibi haykırıyor: “Ey insanlar!” diyor; “La ilahe illallah deyin kurtulun!”

Görmezden geliyorlar, o yürüyor.
Alay ediyorlar, o tebessüm ediyor.
İftira ediyorlar, o aldırmıyor.
Küfrediyorlar, o duymuyor.
Tükürük yağmuruna tutuyorlar, o susmuyor.
Taş atıyorlar, o dönüp onlara laf bile atmıyor.
Saldırıyorlar, o elini kaldırmıyor ve sadece “Rabbim” diyor.
Ölümüne ferman çıkarıyorlar, o bir adım geri çekilmiyor.
Öyle bir kalkış kalkıyor ki, ölünceye kadar bir daha oturmuyor.

- Dünyanın en sakin, en sessiz, en kendi halinde insanı olan Abdullah oğlu Muhammed’i, yeryüzünün en büyük iman hamlesinin öznesi olan âlemlere rahmet Hz. Muhammed yapan nedir?

- Tek kelimeyle: Kur’an.

---------------------------

Mustafa İslamoğlu
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
--

Yeni tanıştığımız her insan, Allah’ın bize nazil ettiği bir ayettir.

---------

Mustafa İslamoğlu
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
--

"Kendinizi ve ehlinizi ateşten koruyun" emrinin sınırı nedir ? İbadete alıştırmak ceza ile olmaz, teşvik ve tahrik ile olur.

--------

Mustafa İslamoğlu
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
Kız Kulesi Sohbetleri: Su ... Kız Kulesi Sohbetleri: Su / ON ALTI YILDIZ

Oktan Keleş'in Derûnî Devlet-Kutsal Halı kitabında geçen Kız Kulesi sohbetlerinden bir bölüm...



Latif Baba bu hafif çisiltiyi kastederek; “Elhamdülillah, rahmet yüzümüzü okşadı.” dedi. Bunun üzerine Cemil Efendi şöyle dedi; “İnşallah safî kulların buseleri de damlacıklarda vardı.” Cemil Efendi’nin ne demek istediğini anlamamıştım. Ta ki Cemil Efendi, yağmur- rahmet konusunu anlatana kadar. Cemil Efendi anlatmaya başladı:

“Müsaadenizle efendim, bu konudaki tebliğimi sunayım: Bir gün, yüzüme damlayan bir su damlacığını takip ettim. Yaradan’ın verdiği ruhsatla onun yolculuğuna şahit oldum. Su damlacığı buhar oldu, birçok merhaleden geçti, daha sonra görevli melekler yeni bir giysiye bürünen su buharcığının zerresini teslim aldı. Bana dönerek şöyle dedi melekler; ‘Senin takibin buraya kadar.’ Meleklere sordum; ‘Sonra nereye gidecek bu su zerresi?’ Melekler şöyle cevap verdi: ‘Bizden de büyük görevli rahmet melekleri teslim alıp, Yüce Rabbimize teslim edecekler.’ Yine sordum; ‘Peki daha sonra ne olacak?’

Yine cevap verdi melekler:’ Rabbimiz rahmet hazinesine koyar dilerse.’ Yine sordum; ‘Ya daha sonra?’ Melekler kısa cevap verdi; ‘Gaybı Allah bilir. Biz bildirilenden başka bir şey bilmeyiz.’ MELEKLER, SENİ TENZİH EDERİZ EY RABBİMİZ. BİZİM, SENİN BİZE BİLDİRDİĞİNDEN BAŞKA BİLMEYİZ.’ Bakara/32 ayeti gereği cevap verdiler. Daha sonra yine takiplerim devam etti. Ama hep aynı yerde keşfim sona erdi efendim. Ta ki, mirim, pirim, efendim İlhami’ye sorana kadar. O da lütfetti daha ileri bilgiyi verdi bendeniz fakire.” dedi.

Cemil Efendi gözleriyle İlhami Abi’ye bakarak; “Ruhsat var mı canım efendim?” dedi. İlhami Abi, Cemil Efendiye tebessüm ederek, “destur efendim” diyerek cevap verdi. Bu kısa sürede benim adeta canım gitti. Ya ruhsat çıkmasa, devam edilmeseydi? Cemil Efendi konuşmasına kaldığı yerden devam etti: “İnsanın gözyaşının buharı da kanun icabı göğe yükselir. Melekler analiz eder, ‘Bu gözyaşı bu âdemden nasıl çıktı?’ diye rapor yazar, ‘Allah için mi ağladı, yoksa bu yaş gülerken mi, göz pınarlarından çıktı?’ diye. Daha sonra bu raporu diğer görevli meleklere sunarlar. Onlarda Rabbimize teslim ederler. Rabbimizde kendi için dökülen gözyaşlarının buharının zerresini rahmet olarak hazinesine katar. Daha sonra da dünya seması bulutlarına rahmet olarak yükler, yağdırırmış. Nefis için gözyaşlarının buharlaşması yine semada bulutlara yüklenir. Rabbimiz için olan gözyaşı, rahmet olarak yağmur olur, ekinlere dünya arzına şifa olur: nefis için olan gözyaşı ise musibet, afet olur. Bu böylece sürüp gider. Yüce Kelâm’da buyrulduğu gibi ‘ZERRE KARŞILIĞI KAYBOLMAZ, KARŞILIĞI VERİLİR.’ Zilzâl/7-8 Özel görevli melekler bu işte memurdurlar. Tıpkı canları, ruhları teslim alan melekler gibi. Yine burada Rabbimizin rahmetinin gazabını geçmiş olduğunu görürüz. O zaman gözyaşlarımız nasıl çıkıyor, buna dikkat etmeliyiz! En azından, rapor tutanlara ve insanlığa hürmeten bu dikkati göstermeliyiz. ‘İÇİNİZDE ALLAH’A GÖNÜL HOŞLUĞU İLE ÖDÜNÇ ARZ EDECEK BİR YİĞİT YOK MU? ALLAH ONA KATLARINI VERSİN.’ Bakara/245. Arz edeceğimiz gözyaşına dikkat.

‘ŞÜPHESİZ Kİ ALLAH, İNSANLARA ZERRECE ZULÜM ETMEZ. FAKAT İNSANLAR KENDİLERİNE ZULÜM EDERLER.’ Yûnus/44 Zerre kadar yaptığımız bir şey dahi, Yaradan’a, oradan da yine bize döner. Gözyaşı bile böyle rahmet, ya da azap olarak bize geri dönüyorsa, diğer hallere daha çok dikkat etmeliyiz. Yine Yüce Kelam’da buyrulduğu gibi yani: ‘KENDİ ELLERİMİZLE İŞLEDİĞİMİZDENDİR.’‘YAVRUCUĞUM YAPTIĞIN İŞ BİR HARDAL TANESİ AĞIRLIĞINDA DA OLSA KAYA İÇİNDE VEYA GÖKLERDE VEYA YERİN DİBİNDE GİZLENSE DE ALLAH ONU GETİRİR MİZANA KOYAR. ÇÜNKÜ ALLAH, EN İNCE DETAYLARI BİLİR VE HER ŞEYDEN HABERDARDIR.’ Lokman/16 ayeti gereği. O zaman zerrelerimize dikkat edelim, onlara Allah’ın rızasını yükleyelim efendilerim. Yine: “ALLAH’IN RIZASINI KAZANMAK VE İMANLARINI KÖKLEŞTİRİP TAKVİYE ETMEK İÇİN ALLAH YOLUNDA MALLARINI İNFAK EDENLERİN DURUMLARI İSE YÜKSEKÇE BİR TEPEDE BULUNAN BOL YAĞMUR ALTINDA İKİ KAT ÜRÜN VEREN BAHÇEYE BENZER. SAĞANAK DÜŞMESE BİLE AZ YAĞMURLA YİNE DE MEYVE VERİR. ŞÜPHESİZ ALLAH AMELLERİNİZİ GÖRÜR VE BİLİR.’ Bakara/265 ayeti gereği. O güzel insanların Allah için döktükleri zerreler, gözyaşları, az da olsa dünyaya rahmet, bereket olarak iner. Ya diğer zerreler? Allah yüce Kelâm’ında; ‘İÇİNİZDE KİM İSTER Kİ KENDİSİNİN HURMALIK VE ÜZÜMLÜKLERİNDEN BİR BAHÇESİ OLSUN, ALTINDAN IRMAKLAR AKSIN İÇİNDE HER TÜRLÜ ÜRÜN BULUNSUN, ÜSTÜNE İHTİYARLIK ÇÖKMÜŞ OLSUN. VE ELLERİ TUTMAZ GÜÇLERİ YETMEZ BİR TAKIM ZAYIF YAVRUCUKLARI OLSUN, DERKEN O BAHÇEYE ATEŞLİ BİR BORA İSABET EDİVERSİN DE O BAHÇE YANIVERSİN. BÖYLE FELAKETİ KİM İSTER? İŞTE ALLAH AYETLERİNİ GEREKTİĞİ ŞEKİLDE DÜŞÜNESİNİZ DİYE BÖYLE AÇIKLIYOR.’ Bakara/ 266 buyuruyor.”

Cemil Efendi bunları söylerken, Veysel Dede’nin gözlerinden yaşlar sel gibi boşaldı. Cemil Efendi, Veysel Dede’nin gözyaşlarını kastederek, “Yolculuğunuz uğur ola, rahmet ola yine başımıza döne efendim.” diyerek dua etti. Orada bulunan herkes de “âmin” dedi. Latif Baba, anlatılanların mânâ dolu olduğunu söyleyerek: “Ne güzel keşifler ne güzel bilgiler bunlar. Yaradan, ‘her canlıyı sudan yarattım’ buyurur. Bu mânâ da bilgi de canlıdır, onu taşıyanda su damlacıklarından yaratılmıştır.” deyip susmuştu.

Latif Baba’nın sözlerinin mânâsını yıllar sonra anladım. İzlediğim bir belgesel programında, bilgiyi depolayan bilgisayarlardan bahsediliyordu. Şöyle diyordu belgeselde konuşan bilim adamı: “Bir bilgisayar 35 ton su, 1 kilo bakır ve 700 çeşit kimyasal madde ve değişik elementler harcanarak meydana gelir.” Buraya kadar öğrendiğim bilgilerin derinliği tarifsiz bir haz yaşamama sebep oluyordu.

Yağmurun rahmet hazinesinde olması, bir sırrının mânasının olması çok şey anlatıyordu. Bu konu üzerine Latif Baba şu ayeti okumuştu: “SÖYLEYİN BANA O İÇTİĞİNİZ SUYU, SİZ Mİ İNDİRİYORSUNUZ ONU BULUTTAN YOKSA BİZ MİYİZ İNDİREN?” Vakıa/68-69 Birkaç saniyelik sessizlikten sonra Bekçi Baba bir iç çekti ve şöyle dedi: “Ah ah, Yaradan’ın suyunu ve tüm nimetlerini insan israf ediyor!” Bunun üzerine Rıza Baba üzgün bir ifade ile “ağzına sağlık” dedi ve ekledi:

“Oysa Yaradan her şeyi, suyu da bir ölçü ile indirir. O ölçüde insanın beşeri ihtiyaçlarını gidermesi için gerekli olan miktar vardır anlayana. Fabrikanı kur, uçağını yap, kâğıt yap, aklına ne gelirse yap, ama sen de insan olarak bir ölçüyle yap değil mi? Eline verilen miktar belli, ihtiyacında kullanırken ölçüyü kaçırma, başkalarının hakkına tecavüz etme. Başkaları kim diye sorma; herkes, her canlı değil mi?”

İlhami Abi acı bir tebessümle şu ayetleri okudu: “KENDİSİNE BÜYÜK ŞEREF VE İTİBAR VERDİM. SONRA TAMAH EDEREK DAHA DA ARTTIRMAMI İSTER. ASLA, ÇÜNKÜ O BİZİM AYETLERİMİZE KARŞI HALA BİLDİĞİNCE İNAT EDİYOR. BEN İSE ONU DİMDİK BİR YOKUŞA SARDIRACAĞIM. ÇÜNKÜ O ŞÖYLE BİR DÜŞÜNDÜ ÖLÇTÜ BİÇTİ. KAHROLASI NASIL ÖLÇTÜ BİÇTİ? SONRA KAHROLASI NASIL BİÇTİ. SONRA BAKTI. SONRA KAŞLARINI ÇATTI VE EKŞİTEREK SURATINI ASTI. SONRA ARKASINI DÖNDÜ BÜYÜKLÜK TASLAYARAK, BU ÖTEDEN BERİ NAKLEDİLEN BİR BÜYÜDÜR. BU İNSAN SÖZÜNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR, DEDİ. BEN ONU CEHENNEME ATACAĞIM…” Müddessir/ 14-15-16-17-18-19-20-21-22-23-24-25-26

Burada kastedilen insan Velid Bin Muğire şahsında, bu amelleri yapan tüm insanlardır. Her türlü ölçüyü sözde kendi belirler, başkalarının hakkını yer. Bu bir fabrikatördür,bir patrondur, liderdir şudur budur. Meselâ ekolojik dengeyi bozandır. Ölçüsüzce doğayı katleder; herkesin hakkı olan enerjiyi, suyu kendisi fazlasıyla kullanır.Böyle yaptığı için; ‘Sen dengeyi bozuyorsun, Yaradan var. Bu gidişin sonu kötüdür. Kuran’da, bilimde böyledir.’ diyenlere karşı kaşlarını çatar, ‘Bunlar eski malsallardır’ der.” dedi. Orada bulunanlar kafalarını sallayarak İlhami Abi’nin bu konuşmasını onayladı.

Böyle davranan birçok insan gözümün önüne geldi. Veysel Dede sordu: “İnsanın ekolojik dengedeki yeri nedir acaba?” Latif Baba cevap verdi. “İnsanın halifeliği bir yana, insan düpedüz ekolojik dengeyi ve ölçüyü bozucudur.” Cemil Efendi destek verdi: “Haklısınız canım efendim, hem de ne bozguncu. Yüce Kelam’da: ‘İnsan bu ahlâkî dengeyi bozacak’ diye açıkça bildirilmiş.”

Şükür Dede söze katıldı: “Bu konuda küçük bir tebliğim var.” dedi. Hazârat bunun üzerine, “buyurun efendim” dediler. Şükür Dede şunları söyledi: “Bir keşfimde bulutlarda herkesin ismini gördüm. Şöyle yazılıydı: Hasan oğlu Hüseyin’in abdest suyu miktarı, içme suyu miktarı, diğer ihtiyaçları miktarı. Yani Yaradan her şeyi kuluna bir ölçü ile kullanacağı nimetin üzerine ismini yazmış. Buna hayvancıklar ve nebat isimleri de dahil. Şimdi hal böyle iken, insanın halife vasfıyla, tüm bunları idare ve iradesiyle adaletle dağıtması gerekirken, insan acaba kimlerin hakkını yiyor? Meselâ su. Efendimiz Habibullah (sav) abdest alırken ne miktar kullanmış? Neden ‘israf etmeyin’ buyurmuşlar efendim?” Hazârat “eyvallah, efendim!” diyerek mukabele ettiler bu keşfe. Ben bu konuşmalardan sonra adeta eridim bittim.

Derûnî Devlet-Kutsal Halı (S.57-61)
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
----

Allah'ın nuruyla bakmak, Allah'ın gör dediği yerden bakmaktır.

Allah'ın nuruyla bakmak, Allah'ın gösterdiği yerden bakmaktır.

Vahiyle inşa olmuş bir aklın önemi burada öne çıkıyor.

Allah'ın gösterdiği yerden bakmayanlar, şeytanın gör dediği yerden bakarlar ve onun gösterdiğini görürler.

---------------------

Mustafa İslamoğlu
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
----

"Cânım bedenimde oldukça Kuran"ın kölesiyim,

Muhammed-i Muhtar"ın yolunun toprağıyım.

Birisi, sözlerimden, bundan başka bir söz naklederse,

Ben nakleden de, o sözden de şikâyetçiyim."

--------------

Mevlana (Rubailer, 1311)
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
Deruni Devlet Kitabında anlatılan Dabbet'ül Arz bölümüne devam:



Sin-Ay



1) “Kıyamet yaklaştı, ay yarıldı.” Kamer / 1


Hz. Muhammed (sav) efendimizin mucizesidir. Tıpkı Zülkarneyn seddi gibi ahir zamana yönelik hakikati olan bir mucize. Hz. Musa (as) Kızıldeniz’i yarmıştı ve Firavun’u ordusu ile boğmuştu.

2) Sen bil ki, Hz. Muhammed’de (sav) cinlerin firavununu ve ordusunu “ay”ı yararak hapsedip boğdu manyetik dalgalarda.

Ahir zamanda bu yarılan yerden; manyetik hapisten yarığın açılması; “İKİNCİ YARILMASI” sebebi ile dünyaya saldırılar gerçekleşecek. Kıyametin çağı. Ahir zamanın alameti.

3)“Sin insanı”nı inşa etmek isteyen Şeytanîler ay’ın yarılmasından sonra yeryüzünü manyetik alıcılarla doldurmak isteyecek, bu varlıklar dünyaya adeta yapışsın diye. “Sin insanı”nın çelik iskeleti bu varlıkları üzerine mıknatıs gibi çeker.

Peygamberimizin (sav) ay’ı yarıp cinlerin farklı bir türü olan bu varlıkları ay’ın manyetik dalgalarında boğması ve yaşayanlarının bir kısmını hapsetmesi bir rahmettir.

Yarılan bölgeye “mim vadisi” denir.


4) Bu tür cinler Peygamberimizden önce serbesttiler. Efendimiz’den (sav) sonra ise Cin Suresi 8-10 ayetlerinde mealen geçtiği gibi “Bizler önceleri kulak hırsızlığı yapıyor, yıldızlarda oturacak yerler buluyorduk. Şimdi manyetik hapisteyiz. Şihap-ateş topunun tehdidindeyiz.” manasında Efendimiz’in onları hapsettiğini ve boğduğunu dillendirirler.

5) Mim sırrı, eğik iğne gibidir.

“Ayetlerimizi yalanlayanlara göklerin kapısı açılmaz. DEVE iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler.”Araf / 40

Hz. Salih’in (as) devesi mucize olarak indirilmişti ve “YERYÜZÜNDE” otlasın diyordu ayet (Araf / 73). Demek ki bir yerden gelmiş ve kesmişler; düşün! Kesenler Kudar bin Salif ve 9’lar çetesi.

(“Sin insanı” “mim vadisi”nden deve geçirme iddiasında.)

6)Sin-Ay Tapınağı Peygamberimiz geldikten sonra Arabistan’da yok oldu. Çünkü orada cinlere; yani Sin-Ay cinlerine tapıyorlardı.

“Melekler derler ki; “Onlar CİNLERE tapıyorlar.”” Sebe / 41

Sebe Melikesi’ni düşün. Ay melikesini... Yemen’de hüküm sürdü. Peki kendi neredeydi? Hz. Süleyman (as)’a teslim olduktan sonra, Hz. Süleyman’ın vefatı ile ay’a mı döndü?

7) Şeytanî Sin’ciler (Singularityciler) yeryüzünde Sin tapınağını canlandırmak için kolları sıvadı. Gökyüzünde de ay’ı bombalıyorlar ki yarık açılsın biran önce…

8) Dabbe Mezarlığı:Yesevî-Melamî sırrında SİN:

Yunusum babam der ki;

“Gel göresin bu SİNLERİ”

Sin: Ölü gömülen gömüt, kabir, mezar, yarık.

9) Şeytanîlerin Kabala Şifresi, Kodu ve Sözü:

DİKKAT! Sözün sahibi Ufo çalışmaları yapan Adolf Hitler:

“Ancak bir deve iğnenin deliğinden geçtiğinde büyük bir insan seçimle iş başına gelir. ” (Bu seçilmiş insan Deccal’dir. Çünkü insanları etkiler.)

10) Hz. Salih’in (as) devesini kesenler SAYHA ile azaplandı.

Sayha: Siyah, çığlık, korkunç ses.

Ay’ın siyah yüzünün çığlığı 9’ları bekler. Ay’ın siyah yüzünü gördün mü?

“Yarık yarık çatlamış yere andolsun.” Tarık / 12



Oktan Keleş
oktankeles@gmail.com

Konuyla ilgili resim için: Sin-Ay / ON ALTI YILDIZ
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
---

Hakikati insanların ölçüleri ile değil, insanları gerçeğin ölçüsü ile tanı.

-----------

Hz. Ali (r.a)
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
---

Kur'an daki insan'ın merkezinde Allah vardır.

---------

Mustafa İslamoğlu
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
---

Kim gibi yaşıyorsanız, onun akıbetini paylaşırsınız...

Kimse Nemrut'ça bir hayat yaşayıp da "İbrahim 'ce" (as) bir akıbet beklemesin...!

-----------

Mustafa İslamoğlu
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
---

Allah’ın ipi, Kur’an’dır.
Kur’an’a yapışan Allah’ın ipine yapışmış olur.
Ey Rabbimiz!
Kitab’a karşı tavrımızdan dolayı tevbe ediyor
Ve vahye “yöneliyoruz”!
Biliyoruz ki;
Vahye yöneliş Sana yöneliştir!
Sen bizim yönelişimizi kabul eyle
Ve Sen de bize rahmetinle yönel!

-----------------

Mustafa İslamoğlu
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
----

Kur'an kıssalar üzerinden tasavvuru, aklı, şahsiyeti ve hayatı inşa eder. Kur an kıssalar üzerinden muhatabına mümeyyiz bir akıl kazandırır. İyilerle kötüleri, hak ehliyle batıl ehlini, müminlerle kafirleri, salihlerle fasıkları, zalimlerle mazlumları ayırt etme yeteneği kazandırır.

Kuran "kim kimdir" sorusunun peşine düşmek yerine, "kim hakikat karşısında nerede durmaktadır?" sorusunun peşine düşer. Bize de bu sorunun peşine düşmemizi öğütler.

----------------

Mustafa İslamoğlu
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
---

Vahiy bir “ruh” tur.
Allah o ruhu insanlığa üflemiştir.
Kim kendisine üflenen bu ruh ile canlanır, ayağa kalkar, yola koyulur, sorumluluğunu üstlenir ve işe girişirse, o mecazen “Allah’a yardım etmiş”, hakikatte ise kendine yardım etmiş olacaktır.
Göklerin çığlığı hâlâ yankılanıyor:

“Orada kimse var mı?”

----------------

Mustafa İslamoğlu
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
---

Dünyayi isteyen ilim öğrensin, âhireti isteyen ilim öğrensin, ikisini de isteyen yine ilim öğrensin.

--------

Hz. Ali (ra)
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
--

Hasenat 5 çıktı - Dünyanın en gelişmiş Kuran araştırma programı indir

----

(BAKARA suresi 153. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

---------

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اسْتَعٖينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِرٖينَ

---------------

Okunuş Ya eyyuhellezine amenusteînu bis sabri ves salah, innellahe meas sabirîn.

---------------------------

TefhimulKuran Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir.

Elmalılı Orj. Ey o bütün iman edenler sabr-ü salât ile yardım isteyin, şüphe yok ki Allah sabr edenlerle beraberdir

Ö.N. Bilmen Ey mü'minler! Sabır ile salat ile yardım isteyiniz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ sabredenlerle beraberdir.

C. Yıldırım Ey imân edenler! Sabır ve namaz ile (Hak'tan) yardım isteyin. Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir.

A.F. Yavuz Ey iman edenler, sabırla ve namazla Allah’dan yardım isteyin. Muhakkak Allah’ın yardımı sabredenlerle bareberdir.

H.B. Çantay Ey îman edenler, (taate ve belâye) sabr ile, bir de namazla (Hakdan) yardım isteyin. Şübhesiz ki Allah (ın yardımı) sabredenlerle beraberdir.

Diyanet Vakfı Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.

A. Bulaç Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir.

Y.N. Öztürk Ey iman sahipleri! Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir.

Diyanet Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.

Elmalılı S1 Ey iman edenler, sabır ve namazla yardım isteyin! Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.

Elmalılı S2 Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyin. Şüphe yok ki Allah, sabredenlerle beraberdir.

F. Kuran Ey müminler, sabırla ve namazla Allah'tan yardım isteyin. Hiç şüphesiz Allah, sabredenler ile beraberdir.

M. Esed Siz ey imana ermiş olanlar! Sarsılmaz bir sabır ve namaz ile yardım arayın; zira, unutmayın, Allah zorluklara karşı sabredenlerle birliktedir.

A. Gölpınarlı Ey inananlar, sabretmek ve namaz kılmakla Allah'tan yardım dileyin. Şüphesiz ki Allah, sabredenlerledir.

S. Ateş Ey inananlar, sabır ve namazla (Allah'tan) yardım isteyin, muhakkak ki Allah, sabredenlerle beraberdir.

S. Yıldırım Ey iman edenler! Sabır göstererek ve namazı vesile kılarak Allah’tan yardım dileyin. Muhakkak ki Allah sabredenlerle bereberdir.

A. Uğur Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.

G. Onan Ey inananlar, sabırla ve namazla yardım dileyin. Tanrı sabredenlerle beraberdir.

Ş. Piriş -Ey inananlar, sabır ve namaz/dua ile (Allah’tan) yardım dileyin, şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.

A.Y. Ali Ye who believe! seek help with patient perseverance and prayer: for Allah is with those who patiently persevere.

M.M. Pickthall O ye who believe! Seek help in steadfastness and prayer. Lo! Allah is with the steadfast.

M.H. Şakir O you who believe! seek assistance through patience andprayer; surely Allah is with the patient.
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
-

(BAKARA suresi 45. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

--

وَاسْتَعٖينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِ وَاِنَّهَا لَكَبٖيرَةٌ اِلَّا عَلَى الْخَاشِعٖينَ

-----

Okunuş: Vesteînu bis sabri ves salah, ve inneha le keiratun illa alel haşiîn.

-----------

Tefhimul Kuran Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu, şüphesiz, içi saygıyla ürperenlerin dışında kalanlar için bir ağırlıktır.

Elmalılı Orj. bir de sabır ile salât ile yardım isteyin, gerçi bu ağır gelir, fakat saygılı kimselere değil

Ö.N. Bilmen Sabır ile ve namaz ile yardım isteyiniz. Ve namaz şüphe yok ki ağır bir iştir. Ancak Hak'tan korkanlar için değil.

Diyanet Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah’a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.

F. Kuran Sabrederek ve namaz kılarak Allah'dan yardım dileyin. Hiç şüphesiz bu, Allah'a saygı gösterenlerden başkasına ağır gelir.

M. Esed (Ey müminler!) Sabır ve namazla yardım dileyin: Bu, tam bir sığınma duygusu içinde yürekten Allah'a yönelenler dışında herkes için zor bir iştir.

----------------------------
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
-

(BAKARA suresi 177. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

---


لَيْسَ الْبِرَّ اَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلٰـكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَالْمَلٰئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّٖنَ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّهٖ ذَوِى الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينَ وَابْنَ السَّبٖيلِ وَالسَّائِلٖينَ وَفِى الرِّقَابِ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ اِذَا عَاهَدُوا وَالصَّابِرٖينَ فِى الْبَاْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ وَحٖينَ الْبَاْسِ اُولٰـئِكَ الَّذٖينَ صَدَقُوا وَاُولٰئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ

------

Okunuş Leysel birra en tuvellu vucuhekum kibelel meşriki vel mağribi ve lakinnel birra men amene billahi vel yevmil ahiri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyin, ve atel male ala hubbihi zevil kurba vel yetama vel mesakine vebnes sebili ves sailine ve fir rikab, ve ekames salate ve atez zekah, vel mufune bi ahdihim iza ahedu, ves sabirine fil be'sai ved darrai ve hînel be's, ulaikellezine sadeku, ve ulaike humul muttekûn.

---------------

Diyanet İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.

Elmalılı Orj. Erginlik değil: yüzlerinizi kâh gün doğu tarafına çevirmeniz kâh batı, ve lâkin eren o kimsedir ki Allaha, Ahıret gününe, Melâikeye, Kitaba ve bütün Peygamberlere iman edip karabeti olanlara, öksüzlere, bîçarelere yolda kalmışa, dilenenlere ve esirler uğrunda seve seve mal vermekte, hem namazı kılmakta hem zekâtı vermekte, bir de andlaştıkları vakit ahidlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık hallerinde ve harbin şiddeti zamanında sabr-ü sebat edenler işte bunlardır o sadıklar ve işte bunlardır o korunan müttekiler

Ö.N. Bilmen Birr (takvâ) yüzlerinizi maşrık ve mağrip tarafına çevirmeniz değildir. Fakat birr, o kimsenin birridir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere imân etmiş olur. Ve malını seve seve karabet sahiplerine, yetimlere, yoksullara, yolculara, dilenenlere verir. Ve esirleri azad etmek hususuna sarfeder. Ve namazını kılar, zekâtını verir. Bir de muâhede yaptıkları zaman ahidlerini yerine getirirler ve ihtiyaç, hastalık ve şiddetli savaş hallerinde de sabırlı bulunurlar. İşte sâdık olanlar onlardır. Muttakî olanlar da onlardan ibarettir.

M. Esed Gerçekte erdemlilik, yüzünü doğuya veya batıya çevirmeniz ile ilgili değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah'a, Ahiret Günü'ne, melekler, vahye ve Peygamberlere inanan, servetini -kendisi için ne kadar kıymetli olsa da- akrabasına, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculara, (yardım) isteyenlere ve insanları kölelikten kurtarmaya harcayan; namazında devamlı ve dikkatli olan ve arındırıcı (mali) yükümlülüğünü ifa eden kişidir; ve (gerçek erdem sahipleri) söz verdiklerinde sözünü tutan, felaket, zorluk ve sıkıntı anlarında sabredenlerdir. İşte onlardır sadakatlerini gösterenler ve işte onlardır Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar.

------------------------------
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
-

(SÂD suresi 44. ayet) (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
--

وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِبْ بِهٖ وَلَا تَحْنَثْ اِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِعْمَ الْعَبْدُ اِنَّهُ اَوَّابٌ

-----

Okunuş Ve huz biyedike diğsen fadrib bihi ve la tahnes inna vecednahu sabira, ni'mel abd, innehu evvâb.

----------

Diyanet Şöyle dedik: “Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma.” Gerçekten biz Eyyûb’u sabreden bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir kuldu! O, Allah’a çok yönelen bir kimse idi.

Elmalılı Orj. Bir de al bir demet elinle de vur onunla hânis olma, hakıkat biz onu sabırlı bulduk, ne güzel kul, hakıkaten o bir evvabdır

Ö.N. Bilmen (Ve O'na emrolundu ki) Eline otlardan bir küçük demet al, sonra onunla vur ve yeminini bozmuş olma. Muhakkak ki, Biz O'nu bir sabredici bulduk. Ne güzel kul! Şüphe yok ki, o (Hakk'a) dönendir.

TefhimulKuran «Ve eline bir deste (sap) al, böylece onunla vur ve andını bozma.» Gerçekten, biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip dönen biriydi.

M. Esed (Ve sonunda o'na dedik ki "Şimdi eline bir demet ot al, onunla vur ve yeminini yerine getir!" Gerçekten Biz o'nu sıkıntılara karşı sabırlı gördük. O, ne güzel bir kulumuzdu, daima Bize yönelirdi!

------------------------------
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
-

(YÛSUF suresi 18. ayet) (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)

----

وَجَاؤُ عَلٰى قَمٖيصِهٖ بِدَمٍ كَذِبٍ قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ اَنْفُسُكُمْ اَمْرًا فَصَبْرٌ جَمٖيلٌ وَاللّٰهُ الْمُسْتَعَانُ عَلٰى مَا تَصِفُونَ

---------

Okunuş Ve cau ala kamisihi bi demin kezib, kale bel sevvelet lekum enfusukum emra, fe sabrun cemil vallahul musteanu ala ma tesifûn.

----------------

Diyanet Bir de üzerine, sahte bir kan bulaştırılmış gömleğini getirdiler. Yakub dedi ki: “Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenilecek de ancak Allah’tır.”

Elmalılı Orj. Bir de gömleğinin üzerinde yalan bir kan getirdiler, yok, dedi: nefisleriniz sizi aldatmış bir işe sevketmiş, artık bir sabrı cemîl ve Allahdır ancak yardımına sığınılacak, söylediklerinize karşı

Ö.N. Bilmen Ve gömleği üzerinde yalancı bir kan olduğu halde gelmişlerdi. Dedi ki: «Size nefsiniz belki bir işi süslemiş oldu. Artık güzel bir sabır! Ve ancak Allah Teâlâ'dır sizin şu söylediklerinize karşı kendisinden yardım istenilecek zât.»

TefhimulKuran Ve üzerine yalandan kan (sürülmüş) olan gömleğini getirdiler. «Hayır» dedi. Nefsiniz, sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş, bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Sizin bu düzüp uydurduklarınıza karşı (kendisinden) yardım istenecek olan Allah'tır.»

M. Esed (Böyle diyerek) üzerinde yalancı bir kan lekesi bulunan (Yusuf'un) gömleğini çıkarıp gösterdiler. (Yakub) "Yoo" dedi, "sizi kendi hayal gücünüz bu kötü oyuna sürükledi! Artık (bana düşen) güzelce sabretmektir. Ve bu anlattığınız bahtsızlığa karşı bana dayanma gücü bahşetmesi için kendisine yönelebileceğim (yegane) hami Allah'tır."

---------------------------------------
 
Tekerlekli Sandalye
Üst