Torba Tasarı ile ilgili görüşmeler tamamlandı

  • Konbuyu başlatan Fırtına
  • Başlangıç tarihi
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Çocuk yardımındaki sınır torba tasarıyı bekliyor

Geçtiğimiz yıl bütçe kanununda, çocuk yardımı için sınırlama olmayaxağına dair düzenleme bulunmakta idi.

Söz konusu bu düzenleme, bu yıl torba tasarıda yer aldığı için, 2011 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa konulmamıştır. Bu nedenle de şu an, 2'den fazla çocuk için yardım ödenememektedir.

Torba tasarının Meclis komisyonundaki görüşmeleri geçen hafta tamamlanmıştı. Tasarı, bu hafta Meclis Genel Kurulu tatil olduğu için, önümüzdeki hafta görüşülecektir. Torba tasarı, Meclis Genel Kurulunda kabul edilip, Cumhurbaşkanının onayına sunulacak, onayın akabinde Resmi Gazetede yayımlanacaktır.

Torba tasarının hali hazırdaki halinde, ilgili maddenin, Resmi Gazetedeki yayımı tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği hükmü yer almaktadır. Meclis Genel Kurulunda yapılacak görüşmelerde, bu konudaki mağduriyet giderilmeli, çocuk yardımındaki sınırlamayı kaldıran düzenlemenin 1 Ocak 2011'den itibaren yürürlüğe girmesi yönünde düzenleme yapılmalıdır.


Memurlar.Net
 
Öğrenci affında askerlik sorunu

Önce okula, sonra askere, dönünce okula devam" bütün umutları yıktı ...

Cumhuriyet tarihi'nin en büyük affı olan, Torba Yasa Tasarısı'nın, içinde yer alan Öğrenci Affı, TBMM komisyonunda kabul edildi .

Ancak, tasarı metninde yer alan, " Müracaat süresi içinde askerlik zamanı gelmiş olanların askerlikleri tecil edilmiş sayılacak. "ibaresi, yüzbinlerce erkek öğrencinin endişelenmesine yol açtı. Bu maddenin, sadece öğrencilere okula kayıtları sırasında tecil verilmesine, daha sonrasında ise 1111 sayılı Askerlik Kanunu'nun uygulanması ile, eğitimlerine başlayamadan ya da eğitimlerini sürdürürken askere alınmalarına neden olacağı düşünülmekte.

Çünkü daha önceki 2008 affında da uygulama bu şekilde olmuştu. Öğrenci önce okula kayıt edilmiş, sınav ve devam zorunluluğunu yerine getiripte başarılı olursa, öğrenciliğine intibak ettirildiğinde askere alınmış ve ancak geldiğinde devam edebilme hakkı verilmişti. Bu uygulama da, büyük bir oranda bayan öğrencilerin faydalanabileceği bir af sonucunu doğurmuştu... Eğitimde fırsat eşitliğine aykırı bu uygulama ile yüzbinlerce erkek öğrencinin ve ailelerinin umutları birkez daha suya düşmüştü .

Ancak, bu yeni Öğrenci Affı uygulamasında bu sorunun ortadan kaldırılacağı düşünülmekte idi.

Öğrenciler, açık ve net olmayan " Müracaat süresi içinde askerlik zamanı gelmiş olanların askerlikleri tecil edilmiş sayılacak. " ibaresinin değiştirilerek, "normal eğitim süresi kadar, kayıt ve devam şartı ile, yaş sınırı olmadan tecil yapılır" şeklinde açık ve net bir şekilde TBMM'de onaylanacak yasada vurgulanmasını istiyorlar

AK Parti Sivas Milletvekili ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Mustafa Açıkalın'ın açıklaması öğrencilere umut verdi :

Zaten, kendi imzasının da bulunduğu önerge ile Plan ve Bütçe Komisyonunda son şekli verilen öğrenci affıyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, meclis genel kurulunda kabul edildikten sonra yürürlüğe girecek yasa ile zaman sınırı olmaksızın eğitim hakkından mahrum kalmış herkesin okullarına dönebileceğini bildirdi.

'Kabul edilen önergeye göre öğrencilere öğrenimlerine 2010-2011 eğitim öğretim yılı bahar döneminde de başlama imkanı getirilmesi, haktan yararlanacak olan kişilerin kayıt sırasında askerlik tecil problemlerinin giderilmesi doğrultusunda beyanat veren Milletvekili öğrencilerin umudu oldu . Öğrencilerin en büyük endişesi, tecilin sadece kayıt sırasında geçerli olması ve sonrasında yaş sınırından dolayı verilmemesi .

MAĞDUR ÖĞENCİLER KONUYU ŞÖYLE ANLATTILAR :

Sadece okula kayıt süresi içersinde mi tecilli olacağız yoksa eğitimimizi sürdürebileceğimiz kadar mı ?

2008'de çıkan af uygulamasında 100.000'lerce erkek öğrenci mağdur olmuş ve eğitimlerine devam edememişlerdi.

Çünkü uygulamada, önce okula kayıt yapılacak ( Kayıt yapılana kadar tecil ), daha sonra öğrenciliğe intibakı yapıldığında ( sınav ve devam haklarını kullanıpda başarılı olduğunda ) Askere uzun dönem olarak gidecek ve geri döndüğünde, halen taakati ve morali kalmışsa üniversiteye devam edebilecekti.

Düşünün, zaten yaşı geçmiş ya da tecil sınırına gelmiş öğrenci, onlarca sınava apar topar girecek ve başarılı da olacak, tam bunu becermişken hadi sen askere git, gel dönüşde devam edersin .... şeklinde bir uygulama ile kaç kişi bundan faydalanabilir ? Faydalanamadı da... İşte şu anki yığılmanın büyük bir neden bu uygulamadır. Daha önceki aflarda da hep böyle olmuştu.. Öğrenciler okullarına döndüklerinde tecilsiz, kaçak göçek sınavlara girip, eğer kayıt yaptırabilirlerse devam edebiliyorlardı.. Çok zordu elbet. Bu durum eğitimde fırsat eşitliğine tamamen aykırıdır. Bayan öğrenciler okullarını rahat rahat tamamlayabilirken, erkek öğrenciler tam mezun olmaya yakın bir zamanda 15 ay uzun dönem askere gitmek durumunda kaldılar... Oysa çözüm çok basitken bir türlü buna uygun bir yasa çıkartılamadı ...

Bu seferde bu belirsizlik var ancak tek fark Sayın Mustafa AÇIKALIN'ın iyi niyetli ve öğrenciye destek olacak, umut verecek açıklaması ... Hükümetimizin iki dudağı arasında olan bir kaç kelimelik ekleme ile tasarı kanunlaşırsa mağdurlar rahat bir nefes alabilecekler... Ve Cumhuriyet Tarihi'nin en kapsamlı affı denilen bu af sadece bayan öğrencilere değil erkek öğrencilerede fayda sağlayabilecek ...

Hiç bir Türk Genci'nin Askerlik görevinden kaçtığı yok. Okulu bitince herkes askere gitsin elbet. Ancak tam yeni bir eğitim umudu verildiğinde, hadi önce askere git gel sonra devam edersin sistemide ne denli can sıkıcı olduğunu gözardı etmemek gerek.

Öğrenciler şu sorunun yanıtlanmasını istiyorlar :

ASKERLİK TECİLİ EĞİTİME DEVAM ETMEYE ENGEL OLACAK MI ?

GERÇEK BİR AF MI YOKSA 2008 'de ki gibi erkek mağdurlara fayda sağlamayacak mı ?

1000'lerce öğrenci tecil talebi ile, uygulamaya ilişkin açıklama bekliyor ....

afkanunu.org

Memurlar.Net
 
Emekliler maaşlarına kavuşuyor

Başbakan Erdoğan’ın Ekim ayında SSK ve Bağ-Kur emeklileri için açıkladığı ‘zam müjdesi’ torba tasarı Meclis’ten geçmediği için Şubat ayına kalmıştı. Torba yasa tasarısının 17 Ocak'a kadar yetiştirilememesi nedeniyle zamlarını alamayan emekliler şubat ayında bir ay gecikmeli de olsa zamlarına kavuşacaklar.

Başbakan Erdoğan, ocak ayı için 500 liranın altında maaş alan emeklilere 60 liralik zam, bin 500 liranın üzerinde maaş alanlara da yüzde 4 oranında artış yapılacağını açıklamıştı. Fakat Torba Yasa tasarısı yetirştirilemediği için emekliler ocak ayında sadece yüzde 2,7'lik enflasyon zammı ile yetinmek zorunda kalmıştı.

10 günlük tatilin ardından yarın yeniden toplanacak olan Meclis'in öncelikli gündeminde bulunan torba yasa tasarısının kanunlaştırılması için görüşmelere 26 Ocak'ta başlaması bekleniyor. Tasrının bu hafta TBMM'den geçmesi ile birlikte 6.5 milyon SSK ve Bağ-Kur emeklisi Erdoğan'ın açıkladığı zamlı maaşlarına kavuşacaklar ve geçen aya ait farklarını da alacaklar.

TORBA YASA'NIN ÇIKMASIYLA MAAŞLAR BÖYLE OLACAK

Torba yasa tasarısının çıkması ile birlikte Şubat ayında, SSK ve Bağ-Kur Emeklilerinin maaşları, ek ödeme dahil şöyle olacak:

12389589.jpg


12501069.jpg

Hürriyet
 
İcra işlemlerine, 'torba yasa' molası

Maliye ve SGK Torba Yasa tasarısı çıkana kadar icra uygulamasını askıya aldı

VERGİ, prim, elektrik, su borçlarını ödemek için "torba yasa"nın çıkmasını bekleyen esnaf ve büyük şirketler icradan kurtuldu. Maliye ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) mükelleflerin mağdur olmaması için e-hacizleri durdurdu. Prim alacakları gecikme faizi ile birlikte 47 milyar liraya ulaşan SGK icra takiplerini beklemeye aldı. Yasa kapsamında prim, vergi ve diğer kamu alacakları yapılandırılarak mükelleflere taksit ve faizde kolaylık sağlanacak.

9 ŞUBAT'TA TAMAMLANACAK

Torba Yasa Kasarısı bugün Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlayacak. Tasarının görüşmelerinin 9 Şubat'a kadar tamamlanması planlanıyor. 31 Aralık 2010'a kadar olan kamu borçlarının yapılandırılmasını öngören tasarıda 7'den 70'e herkesi ilgilendiren düzenlemeler yer alıyor. Cezalarda indirim sağlanıyor. Yapılandırmadan faydalanacak vatandaşlar kredi kartı ile de ödeme yapabilecek

Sabah
 
‘Emekli zammı gecikmesin’ diye Köşk, Torba’yı inceliyor

Meclis’te görüşmeleri süren Torba Yasa, 14 Şubat’a kadar yürürlüğe girmezse, zamlar marta kalacak. Cumhurbaşkanlığı da emeklinin daha fazla mağdur olmaması için Torba Yasa’yı şimdiden incelemeye başladı

Meclis’te görüşmeleri devam eden Torba yasa olarak bilinen vergi ve prim alacaklarına ödeme kolaylığı getiren yasa tasarısı yürürlüğe girmediği için yaklaşık 6 milyon emekli zamlarını alamıyor. Yasa 14 Şubat’a kadar yürürlüğe girmezse, emekli zammı marta kalacak. SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin zamlarını zamanında alabilmesi için Cumhurbaşkanlığı da yaklaşık 230 maddelik yasa tasarısını şimdiden incelemeye aldı. Köşk, tasarıları Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmesinin ardından 15 günlük bir süre içinde incelemeye alıyordu. Ancak, Torba Yasa’nın birçok yasada değişiklik yapması ve düzenlemelerin biran önce hayata geçirilmesi için Köşk, tasarı üzerindeki incelemelerine şimdiden başladı. Buna göre, TBMM Genel Kurulu’nda tasarının kabul edilmesinin ardından Köşk’teki onay süreci uzun tutulmayacak.

MART AYINA SARKABİLİR

Tasarıyla birlikte, ocak ayından itibaren emekliler aylık 60 lira zam alacaklar. Ancak yasa yürürlüğe girmediği için, ocak ayı maaşları zamsız olarak ödendi. Zamlar için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tüm hazırlıklarını tamamladı. Maaşlar, zamlı ve zamsız olarak iki ayrı şekilde hesaplanarak, sisteme yüklendi. Tasarı, 14 Şubat’a kadar yürürlüğe girerse zamlı maaşlar bankalara bildirilecek. Bu tarihten sonra yasanın yürürlüğe girmesi halinde zamlar, otomatik olarak mart ayına sarkacak. HÜSEYİN ÖZAY ANKARA

Star Gazetesi
 
Evden ve uzaktan çalışma maddesi kabul edildi

Torba Tasarı'nın 4. bölümünde yer alan 18 madde kabul edildi. Bu tasarıda evden ve uzaktan çalışma maddeside bulunuyor.

TBMM Genel Kurulunda, ağırlıklı olarak kamunun vergi ile sosyal güvenlik prim alacaklarını yeniden yapılandıran ve çalışma hayatına ilişkin düzenlemeler içeren “Torba Tasarı”nın 4. bölümünde yer alan 18 madde kabul edildi.

Kabul edilen maddelere göre, kısa çalışma ödeneğinin uygulama alanı genişletilerek ödenek miktarı yeniden düzenleniyor. Buna göre, genel ekonomik, sektörel veya bölgesel kriz nedeniyle haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak azaltılması, işyerinin faaliyetinin kısmen veya geçici olarak durdurulması hallerinde işyerinde 3 ayı aşmamak üzere kısa çalışma yapılabilecek. Kısa çalışma ödeneği İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak. Ödenek, günlük brüt ücretin yüzde 60'ı oranında olacak. Miktar, asgari ücretin brüt tutarının yüzde 150'sini geçemeyecek. Bakanlar Kurulu, kısa çalışma ödeneğinin süresini 6 aya kadar uzatmaya yetkili olacak.

Tasarı ile 31 Aralık 2015 tarihine kadar ilk defa işe alınacak her bir sigortalı için özel sektör işverenine sigorta primi desteği getiriliyor. Buna göre, 31 Aralık 2015 tarihine kadar işe alınan sigortalının sigorta primlerinin işverene ait tutarı işe alındıktan sonra belirli sürelerle İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak. 18 yaşından büyük ve 29 yaşından küçük erkeklerin 24 ay süreyle meslek belgesi sahiplerinin belgelerinin niteliğine göre 48 veya 36 ay süreyle 29 yaşından büyük erkekler ise meslek belgelerine göre 24 ay süreyle çalışacak. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra mesleki yeterlilik belgesi alanlar, mesleki ve teknik eğitimini tamamlayanlar veya işgücü yetiştirme kurslarını bitirenlerin 12 ay süreyle Türkiye İş Kurumuna kayıtlı işsizler arasından işe alınmaları halinde de ilave 6 ay süreyle işverene ait primleri karşılanacak. Sigortalı bu destekten bir kez yararlanabilecek. İşverene ait primlerin fondan karşılanması için işverenin SGK'ya prim, para ve gecikme cezası borcu bulunmaması gerekecek.

Sigorta prim desteği süresi, Bakanlar Kurulu'nca 5 yıla kadar uzatılabilecek.

Kayıtdışı çalıştırma ve kaçak yabancı çalıştırma konusundaki denetimler sıkılaştırılacak. Yabancıların çalışmalarında işverenin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği müfettişlerce denetlenecek.

EVDEN VE UZAKTAN ÇALIŞMA

Son yıllarda fiilen uygulanan “evden çalışma”, “uzaktan çalışma” ve “çağrı üzerine çalışma” gibi esnek çalışma modelleri yasal dayanağa kavuşturuluyor. Bu çalışma modellerinin usul ve esasları belirleniyor.

İşe alınacakların deneme süresi 2 ay, ilk defa işe alınacakların deneme süresi ise 4 ay olacak. 2 aylık süre, toplu iş sözleşmesiyle 4 aya kadar uzatılabilecek.

Erken doğum yapan kadın işçi doğumdan önce kullanamadığı izni doğum sonrasında kullanabilecek. 8 hafta olan iznin kullanılmayan süresi yine 8 hafta olan doğum sonrası izne eklenecek.

Turizm sektöründe 2 ay olan denkleştirme süresi toplu iş sözleşmesi ile 4 aya kadar çıkarılabilecek.

İş sözleşmesi fiilen sona eren işçinin bireysel alacaklarına ilişkin şikayetleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürlüklerince incelenecek.

İşyerlerine vergi levhası asma zorunluluğu kaldırılacak. Bu konuya ilişkin maddenin görüşmeleri CHP'nin talebi üzerine kapalı oturumda gerçekleştirildi.

Elektrik motorlu taşıt araçlarına diğerlerinden farklı şekilde ÖTV uygulanmasına imkan sağlanıyor.

KONUŞMALAR

Değişiklik önergeleri üzerinde konuşan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, aylardır “İngiliz viski şirketlerinin borcu var mı” diye sorduğunu ifade etti.

2003 yılı gümrük müfettişleri raporuyla ortaya çıkan konunun yargıya gittiğini ve kararın kesinleştiğini belirten İnce, “Bir kısmıyla ilgili düzeltmeye gidilmiş, doğru. 7 yıldır niye tahsil etmiyorsunuz? Ayrıca karar düzeltme icrayı durdurmaz” dedi. İnce, şunları söyledi:

“Şimdi dışarıya çıkıyorsunuz koşa koşa içeriye geliyorsunuz oy kullanıyorsunuz. Kime oy kullanıyorsunuz biliyor musunuz? İngiliz viski şirketlerine oy kullanıyorsunuz. Vicdanınız hiç sızlamayacak mı? Bu tasarının içinde çek mağdurları yok, kredi kartı mağdurları yok, çiftçinin Ziraat Bankasına olan borcu yok, esnafın Halk Bankasına olan borcu yok. Seçimler yaklaştı, liste kaygısı olabilir. 'Göz göre göre burada İngiliz viski şirketlerine kıyak yapılıyor ama ben buna da 'evet' demezsem beni bir daha listeye koymazlar' diye düşünüyor olabilirsiniz. Koymazlarsa koymasınlar. Dik durmak önemlidir.”

Ak Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, “Bir İngiliz viski şirketine kıyak geçildiğinin” söylediğini anımsatarak, CHP'li milletvekillerinin Plan ve Bütçe Komisyonunda bu düzenlemeye muhalefet şerhi koymadığını söyledi. “Bu yapılan doğrudur ve ayırma imkanı yoktur” diyen Canikli, şöyle devam etti:

“500 milyon dolarsa eğer söylendiği gibi, karar kesinleştiği için vergi aslının tamamını alıyoruz. Bir kıyak kesinlikle söz konusu değil. 'Bir basın grubu da faydalanıyor' denildi. Faydalanacak elbette, onu da ayırma imkanımız yok ve karar kesinleşmediği için ana paranın yüzde 50'sini sileceğiz bu kanun çıkarsa. Elbette o mükellefin de hakkı, ayrım yapamayız. Bunun gibi yüzlerce mükellef örneği var. Kimseye ayrıcalık yapma şansımız yok.”

Verdiği aradan sonra komisyonun yerine almaması üzerine Başkanvekili Nevzat Pakdil, bugün saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapattı.

Meclis Haber
 
Torba yasanın getirdikleri, götürdükleri ve unutulanlar...

Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı Cansel Güven torba yasayla ilgili bir açıklama yaptı. Güven'in yaptığı açıklamada torba yasanın artılarına, eksilerine ve unutulan bölümlerine yer verildi. İşte Anadolu Eğitim Sendikasına göre torba tasarı..

TASARININ GETİRDİKLERİ

Kamu çalışanları özelinde kazanım olarak adlandırılabilecek yasal düzenlemeler;

yabancı ülkede çalışmak için izin alan memurun eşine de aynı sürede aylıksız izin hakkı getirilmesi,

özürlülere esnek çalışma koşulları sağlanması,

hamilelerin, gebeliğin yirmi dördüncü haftası ile doğumdan sonraki bir yıl süresince gece nöbeti ve gece vardiyasından muaf tutulması,

mazeret izin sürelerinin ve kapsamının arttırılması,

doğum ve evlat edinme sonrası ücretsiz izin süresinin 2 yıla çıkarılması,

yurt dışı eğitimine bağlı izin süresinin eğitim boyunca sürmesi,

izinsiz il dışına çıkış,

toplu dilekçe ve müracaatların suç kapsamından çıkarılması,

disiplin cezalarına itiraz hakkı tanınması,

geçici görevlendirmenin 6 ayla ve mesleki nitelikle sınırlanması ile memurun muvafakatine bağlanması,

çocuk yardımındaki sayı sınırının kaldırılması,

sözleşmeli personelden alınan damga vergisinin kaldırılması ve aile yardımı ödenmesi,

emekli yolluğunun 500 Liradan 750 Liraya çıkarılması,

KİT Personeline sendikalı olma hakkının verilmesi şeklinde sıralanabilir.

TORBA YASANIN GÖTÜRDÜKLERİ

Torba Yasa içerisinde yer alan ve 657’ye tabii Kamu çalışanları açısından kayıp hanesine yazılacak değişiklikler;

- sendika ve üyesi arasındaki ilişkiye müdahale olarak gördüğümüz, Anayasa Mahkemesince de iptal edilen “sendikalılık rüşvetinin” yıllık 180 Liraya çıkarılarak toplu görüşme pirimi olarak geri getirilmesi,

- kamuda liyakata dayalı yönetici atama becerilememişken özel sektörden üst düzey yönetici transfer etmenin önünün açılması,

- kadrosuz ve güvencesiz çalıştırmanın meşrulaşması, yaygınlaşması,

- esnek çalışmanın gereği olarak kamuda çalışma saatleri düzenlenmesinin kurumların ve amirlerin insafına bırakılacak olması,

- eşit iş, eşit ücret ve hizmet niteliğinin kurumlar arası denkliğinin bozulacak olması,

- yasaklanmış yayınların devletin resmi kurumlarında bulundurulmasının suç olmaktan çıkarılması,

- kamu hizmetinin karlılık ölçeğinde değerlendirilmesi sonucu tüccar zihniyetinin hakim kılınması,

- Sözleşmeli, ücretli çalıştırma yanında kısmi zamanlı (part-time) çalışmanın getirilmesi, kamuda hizmet kiralamaya geçilmesi,

- kısmi çalışanların sağlık güvencelerinin de kısıtlanması,

- memurların tanımlanan “üst disiplin amiri” kavramı ile, memuru çalışma ortamında tanıma olanağı bulunmayan kaymakam ve valiler eliyle denetlenecek olması,

- memurların kurumlar arasında kiralanacak, ödünç alınıp-verilecek olmasıdır.

TORBA TASADA UNUTULANLAR

Torba Yasada bulunması gereken, hem parlamento hem de çoğu sendika tarafından unutulmuş haklar ise;

Kamu çalışanlarına grevli toplu sözleşme hakkının teslimi, toplu sözleşmenin hiçbir hakeme bırakılmayacak şekilde kesin kabul edilmesi, sözleşmeli personelin kazanılmış hakları korunarak asaleten kadroya geçirilmeleri, atama bekleyen öğretmenlerin KPSS şartı aranmaksızın atanmaları, kamu personeli ihtiyacına uygun bir istihdam politikası doğrultusunda bazı eğitim fakültelerinin kapatılması ya da dönüştürülmesi, özellikle yaygın eğitim içinde sürekli olarak hizmet kiralanan usta öğreticilere kadro tahsis edilmesi, alan dışı istihdamın yasaklanması, sağlık özründe bir takvime bağlı olmaksızın, eş ve eğitim özründen senede iki defa ilçe emrine atama yapılması, eşit işe eşit ücret ilkesinin yasalaşması, okul nöbetlerinin ücretlendirilmesi, ikili eğitim verilen kurumlar ve yatılı okulların idarecilerine hizmet tazminatı ödenmesi, okul idarecilerinin liyakat ölçeği üzerinden değerlendirilip, uygun adaylar arasından kurum personelinin seçimiyle göreve getirilmesi, vekaleten idareci olma süresinin 6 ayla sınırlandırılması, disiplin suçlarının sicilden silinmesi için gereken sürenin suçun vasfına göre 3 ila 5 yıl arasında olması, kamu görevlilerinin siyasi partiye üye olma, demeç verme yasaklarının kaldırılması, stajyer kamu çalışanına da sendikalı olma hakkının verilmesi, eğitim-öğretime hazırlık ödeneğinin 1 maaş tutarında sabitlenerek akademik personele de verilecek şekilde yasalaşması, her türlü mazeret izninin “iş günü” üzerinden hesaplanması, tüm kamu çalışanlarının görev tanımlarının yapılması ve angaryanın yasaklanması, yardımcı hizmetler sınıfındaki personele ek gösterge verilmesi ve görevde yükselmelerinin kolaylaştırılmasıdır.

Memurlar.Net
 
Kadrosuz ve güvencesiz çalıştırmanın meşrulaşması, yaygınlaşması...
Bu gün bir haber izledim. Patlamada ölenlerin çoğu kayıt dışı çalıştırılıyormuş...
 
Emekçiler ’torba’ya neden karşı çıkıyor?

Torba yasa tasarısı sendikaları ayağa kaldırdı. Medya yaşanan olayları gündeme getiriyor. Peki sendikalar hangi düzenlemelere karşı çıkıyor?

İşte o maddeler;

Torba yasa tasarısına ilişkin tepkiler sürerken medyanın, tasarıda karşı çıkılan noktalara değinmemesi eleştiriliyor. Peki protesto edilmesi dahi gaz bombaları, plastik mermilerle engellenen Torba yasa tasarısında emekçiler neye karşı çıkıyor?

’Esnek çalışma’ Meclis’ten geçti;

Emekçi örgütlerinin ve sivil toplumun torba tasarıda karşı oldukları noktalar şöyle;

- Küçük sanayi sitelerindeki 360 bin resmi çırağın ve 200 bin stajyerin ücretleri düşecek.

- 16-18 yaş arasında çalışan 200 bine yakın genç için asgari ücret, 576 TL’den 486 TL’ye düşecek.

- Bunlara bağlı olarak kayıt dışı çalıştırılan yüz binlerce genç işçinin ücretleri de 146 TL’ye kadar düşecek.

- Ücretsiz deneme süresi 2 aydan 4 aya çıkacak.

- Esnek ve güvencesiz istihdam tüm kamuda yaygınlaşacak. Kamu emekçileri başka kurumlara “ödünç” verilebilecek, “ihtiyaç fazlası personel” olarak 4/C’ye geçirilebilecek. Geçici görevlendirmeyle yasal olarak 6 aya kadar sürgüne gönderilebilecek. Sendikal hak alma şartları zorlaşacak.

- Sözleşmeli çalışanların toplu eylem ve greve başvurmaları yasaklanacak.

- Gönüllü stajyerlik uygulamasıyla gençler ücretsiz, kayıt dışı çalışmayı kabullenecek. Stajyerlik yapılabilecek işyerleri için işçi sınırı 20’den, 5’e çekilerek stajyer sömürü alanları artacak.

- Her ay 9 milyon kişinin 50 TL’lik işveren sigorta payını devlet, İşsizlik Fonu’ndan ödeyecek.

- Sermayedar, yeni aldığı her 18-29 yaş arasındaki erkek ve 18 yaş üstü kadın işçi için İşsizlik Fonu’ndan teşvik alacak. Buna karşın 29 yaş üstü erkekler bu teşvikten yararlanabilmeleri için işten çıkarılabilecek.

- On binlerce belediye ve il özel idaresi işçisi, Milli Eğitim veya Emniyet’in taşra teşkilatına sürgün gidecek. Burada 5 gün içinde işe başlamazsa işini kaybedecek. Belediyelerde onların yerine taşeronluk artacak.

- Kısmi süreli çalışanlar her ay çalışmadığı sürenin sigortasını kendi cebinden ödemezse emekli olamayacak, sağlık sigortasından faydalanamayacak.

- Turizmde çalışma saatleri artacak, hak gaspı olacak.

- Engelliler çalışma yaşamından tecrit edilecek. ??!!!


hurhaber
 
Kadrosuz ve güvencesiz çalıştırmanın meşrulaşması, yaygınlaşması...
Bu gün bir haber izledim. Patlamada ölenlerin çoğu kayıt dışı çalıştırılıyormuş...



Kayıt dışı ölüm!


Davutpaşa’da patlama.. 22 ölü, 115 yaralı.. Tam bir facia, tam bir utanç tablosu..

Ölenler de, yıkılan binalar da hepsi kayıt dışı..

Avrupa’nın kültür başkenti olmaya aday İstanbul’un göbeğinde ruhsatsız ve hasarlı binada kayıt dışı faaliyette bulunan ve birçoğu asgari ücret dahi almayan ve herhangi bir sosyal güvenlikten yoksun olarak çalışan gencecik insanlar, kızlarımız ve çocuklarımız.. 21. yüzyıl Türkiye’sinden 19. yüzyıl sefalet görüntüleri, yangın ve patlama rezaleti, üstelik Türkiye’nin kaymak tabakası illerinden birisi İstanbul’da.. Anadolu’da ve diğer bölgelerde çalışma hayatında neler olabildiğini hayal bile etmek istemiyoruz.

Yine çok karamsarsınız diyen sevgili okuyucularıma isterseniz biraz da devletin resmi verilerinden bahsedelim. Başka bir ifadeyle; biraz sonra açıklayacağımız rakamlar, topluma kötümserlik aşılamak isteyen bir akademisyenin değil, devletin resmi kaynaklarının açıklamalarıdır. Şimdi sıkı durun; Türkiye’de iki çalışandan biri kayıt dışı.. TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre; toplam sayısı 22 milyon 750 bine ulaşan çalışanların 10 milyon 662 bininin herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kaydı bulunmamaktadır. Ücretli olarak çalışan toplam 11 milyon 683 bin kişiden %21,4 oranındaki 2 milyon 498 bini kayıt dışı çalışmaktadır. Toplam sayıları 1 milyon 733 bin olan hizmet sektöründeki yevmiyelilerin ise %90,2 oranındaki 1 milyon 564 bini kayıt dışı olarak çalışıyor. Bitmedi, kendi hesabına çalışan 4milyon 851 bin kişiden de %65,4 oranındaki 3 milyon 174 bininin de sosyal güvenlik kaydı bulunmuyor. Tarım kesiminde 3 milyon 154 bin kişinin kayıt dışı ücretsiz aile işçisi statüsünde çalıştığı bilinmekte, kayıt dışılığın sektörel dağılımında ise; kayıt dışılık oranı tarımda %87,6; diğer sektörler ortalamasında %32,7 düzeyinde bulunuyor. Diğer taraftan; işveren olarak faaliyet gösteren 1 milyon 330 bin kişiden % 29,5 oranındaki 393 bininin de kaydı yok. OECD verilerine göre ise; Türkiye’de, 15–29 yaş grubundaki genç kızların % 35’i çalışma hayatı dışında ve atıl kapasitede; genel değerlendirmede ise, yine aynı yaş grubundaki 6,5 milyon genç, eğitim ve çalışma hayatına katılamıyor, çalışma hayatı dışında kalan kızların üçte ikisi ev kızı statüsünde bulunuyor. Dolayısıyla kayıt dışı sektörün en çok beslendiği gruplar kadınlar, genç işsizler ve çocuklar..

Patlamada ölen daha çocuk yaşında olup, çalışma çağı dışında tanımlanan ve kayıtdışı hesaplarında ihmal edilen ve maalesef Türkiye’de çok yaygın kullanımı olan “çocuk işçilik” de hesaba katıldığında-ki bu oran ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) verilerine göre Türkiye’de 2 milyondur- Türkiye’de kayıt dışılığın, geldiği noktanın ve başımızdaki felaketin büyüklüğünü daha iyi görebiliyoruz.

Hayatın çok ucuz olduğu ve hesabının sorulamadığı bu ülkede ruhsatsız binaları denetlemek ve kapatmakla yükümlü belediyenin “Bu tür çalışan yerleri vatandaş ihbar etmezse, biz nereden bilelim” şeklinde yaptığı açıklama oldukça vahimdir. Böyle bir açıklamanın Avrupa, Amerika ve Japonya’da yapılabileceğini düşünebiliyor musunuz? Anadolu’da bu gibi durumlarda buyurun buradan yakın derler.. Devleti temsil eden seçilmişlerin faturayı yine vatandaşa çıkarması oldukça trajikomik bir durumdur. Ya % 52’si kayıt dışı olan ve hatta kayıt içindekilerin bile birçoğunun kayıt dışılıktan beslendiği bir sömürü düzeninin değiştirme konusunda yıllarca hiçbir şey yapmayanlar onlar da sorumlu değil mi? Memleketin diğer tüm sorunlarını bir kenara bırakarak, enerji ve zamanlarını saç, baş ve çene düzlemine indirgeyenler ya onlar, bu kayıt dışı ölümlere kayıtsız kalanlar, bu sorumsuzluktan sorumlu değiller mi?

Şimdi soruyorum; Bu ülkede türban mı yoksa türbanlı bir kızın yaşama hakkı mı daha değerli?


subconturkey.com
 
memleketimizin insan'a verdiği değer...........ne acı bir tablo................
 
Elektrikli oto Torba’ya girdi, sıfır vergi için yetki hükümette

Otomobil sektörünün merakla beklediği, elektrikli otomobillere uygulanacak Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranları belli oldu.

TBMM Genel Kurulu’nda, önceki gece Torba Yasa tasarısı üzerinde yapılan görüşmelerde verilen bir önerge ile elektrikli otomobillere yüzde 37 ile yüzde 84 arasında ÖTV uygulanması getirildi. Buna göre, elektrikli otomobillerden de, akaryakıt ile çalışan otomobillerle aynı oranlarda vergi tahsil edilecek.

BAKANLAR KURULU KARAR VERECEK

Otomobil sektörü, elektrikli otomobillerin satışının teşvik edilmesi için, bu kapsamdaki otomobiller için daha düşük vergi bekliyordu. Ancak getirilen düzenleme ile bir vergi avantajı getirilmedi. Tasarıya eklenen düzenlemede, Bakanlar Kurulu’na elektrikli otomobiller üzerindeki vergileri 0’a kadar indirme yetkisi verildi. Bakanlar Kurulu’na verilen bu yetki, hükümetin elektrikli otomobiller üzerindeki vergileri indirmeyi planladığı şekilde yorumlandı.

• HÜSEYİN ÖZAY

Star Gazetesi
 
Torba Yasa'da haklar değişiyor!

Yeni yasadaki 224 maddenin 20'si çalışanlar lehine olacak. Ali Tezel yazdı

Kamuoyunda bilinen adıyla “Torba Kanun” yürürlüğe girdiğinde hayatımızda çok şey değişecek. Özellikle İş ve Devlet Memurları Kanunlarında yaptığı önemli değişiklikler ile çalışma hayatımızdaki hak ve borçlarımızı değiştireceği gibi sosyal güvenlik kanunlarındaki değişiklikler ile sosyal hak ve borçlarımız da artık eskisi gibi olmayacak. 24 maddeyle başlayan ve o dönemde çalışanların lehine gibi görünen maddelerden oluşan yasa, sonrasında eklenen 200 maddeyle bambaşka bir hale geldi. İşverenlerle ilgili her şeyi içeren yasa, çalışanların haklarına gelince, "Yönetmelikle belirlenir" diyor. Yönetmelik ise seçimlerden sonraya kaldı. Kısacası Torba Kanun içinde halkın beklentilerine uygun ve olumlu değişiklikler olduğu gibi sermayenin taleplerine uygun çalışanları etkileyecek olumsuz değişiklikler de var. Bugün, yasa içinde yer alan ve çalışanlar için olumlu olacak maddeleri anlatacağız. Yarından itibaren ise çalışanları olumsuz etkileyecek maddeler üzerinde duracağız.

OLUMLU DEĞİŞİKLİKLER
TBMM’de önce Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ardından da genel kurulda kabul edilen prim ve vergi affı olumlu ve beklentilerine uygundur.

Yeni gelen affın detayları: Açıklamalara göre SGK’ya 31.12.2010 gününe kadar oluşmuş prim ve cezalar Af Kanunu kapsamında olacak.

SSK ve Bağ-Kur prim borçları bakımından; Sosyal Güvenlik Kurumu’na var olan işveren ve Bağ- Kur prim borçlarının prim asıllarından herhangi bir indirim yok ama birikmiş gecikme zam ve faizleri silinecek. Gecikme zam ve faizleri yerine ise 2005 yılına kadar TÜFE, 2005 yılından sonra ise ÜFE ile güncelleme yapılacaktır. Yani, prim borcuna işlemiş gecikme zam ve faizleri silinecek bunlar yerine prim ana parasının oluşma ayından bugüne kadar ÜFE ve TÜFE ile artırılacak.

İdari para cezaları bakımından; SGK’ya var olan idari para cezalarının ana parasının yüzde 50’si silinecek ve kalan yüzde 50 ceza da bugüne kadar ÜFE ve TÜFE ile güncellenecek.

Mahkemelik olanlar şanslı! SGK’yı mahkemeye vermiş olan işverenler ve Bağ-Kur’lular ise en şanslı olanları. Davalarından vazgeçmek şartıyla ihtilaflı alacakların yüzde 75’ini SGK silecek ve kalan yüzde 25’lik kısmın gecikme zam ve faizleri de silinip, TÜFE ve ÜFE ile güncellenecek.

Başvuru süresi 2 ay olacak. Prim ve vergi affına başvuru süresi Kanun’un Resmi Gazete’de yayımlanmasını takip eden 2 aydır. İki aydan sonra affa başvurulamayacak.

Bağ-Kur süresi silinenler eski rakamlardan ödeme yapabilecek. 30 Nisan 2008 gününe kadar Bağ- Kur’a 60 aydan çok prim borcu olanların sigortalılık süreleri silinerek Bağ-Kur borçları da sıfırlanmıştı. Bunlardan silinen sürelerini canlandırmak isteyenlerin güncel rakamlarla ödeme yapmaları gerekiyordu.

Torba Kanun ile güncel rakamlarla değil eski rakamlarla silinen sürelerini canlandırma hakkı da getirilmektedir. Ancak, bu kişiler Bağ-Kur sigortalılık sürelerini canlandırırken hiç yararlanmadıkları sağlık hizmetleri için yüzde 12.5 oranında genel sağlık sigortası da ödemek durumunda kalacaklar. Bu da olumsuz bir durumdur. Haksız yere 65 yaş veya özürlü aylığı alanların, aylıklarını yüzde 50 fazlasıyla geri alınması gerekenlerden, yüzde 50 fazlaya ilişkin tahsil edilmemiş tutarların tahsilinden vazgeçilecek.

Kapanan, iflas eden işyerlerinin 31/7/2010 veya önceki bir tarihe ilişkin olduğu halde ödenmemiş sigorta primi, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi ve idari para cezası asılları toplamı 50 lirayı aşmayan alacaklar ile tutarına bakılmaksızın bu alacaklara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’ilerinin ve aslı ödenmiş olan fer’i alacaklardan tutarı 50 lirayı aşmayanların tahsilinden vazgeçilecek. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile üyelerin oda ve borsalara ödenmemiş olan aidat borçları asılları altı ay içinde ödenirse borç asıllarına isabet eden gecikme zamlarının tahsilinden vazgeçilir. Oysa aynı düzenleme meslek kuruluşlarına üye olan küçük esnaflar için de (Örneğin; Bakkallar Odası üyeleri) geçerli olmalı. Meslek kuruluşuna borcu olduğu için üye kaydı bulunduğu halde SGK’ya ibraz etmek üzere yazı alamayan 100 binden fazla esnaf var.

Topluluk sigortası olanlar SSK’ya geçecek
10- 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun ile yapılan hatayla topluluk sigortası kapsamında müteahhitler tarafından yurtdışına götürülen Türk işçilerin emeklilik primleri artık işverenleri değil kendileri tarafından isteğe bağlı sigorta kapsamında ödenebiliyordu. Ödenen primleri de SSK’ya değil Bağ-Kur’a sayılıyordu. Şimdi hatanın yarısı düzeltilmiş işçiler yine kendi ceplerinden emeklilik primi ödeyecekler ama ödedikleri SSK’ya sayılacak.

65 YAŞINDAN BÜYÜK ÇİFTÇİLER PRİM DE ÖDEMEYECEK, EMEKLİ DE OLMAYACAK
11- 65 yaşından büyük bile olsalar tarım işletmesi sahibi yani bağı, bahçesi, tarlası olup da çiftçilik yapanlardan istemeseler dahi SGK sigorta primi isteniyordu; şimdi düzenleme ile 65 yaşından büyük olan Tarım Bağ-Kur’lular SGK’ya emeklilik primi ödemeyecekler ve emekli de olamayacaklar. Tarım Bağ-Kur’lu birisi SSK’lı işe girse Tarım Bağ-Kur’u sona erecek ve SSK’sı sona ererse Tarım Bağ-Kur’u otomatik olarak tekrar başlayacak.

KANUNLA ZORUNLU GSS PRİMİ 2012 YILINA ERTELENİYOR
İşsizler, ayda 30 günden az çalışanlar, köylüler ve 18 yaşından büyük çocuklarımız 1 Ekim 2010 gününden itibaren zorunlu Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamına alınmışlardı. 01.11.2010 gününe kadar da önce Kaymakamlığa gidip gelir testi yaptırmaz, SGK’ya GSS giriş bildirgesi vermezlerse önce bir asgari ücret (796 lira) idari para cezası alacaklardı. Bunun sonrasında da her ay 185 lira Genel Sağlık Sigortası primini ödemek zorunda bırakıldılar. Aslında bu düzenleme şimdi yürürlükte ve yaklaşık 10 milyon Türk bu cezayı yemiş durumda; ama 12 Haziran 2010 günündeki genel seçimi düşünen hükümet düzenlemeyi Torba Kanun ile 01 Ocak 2012 gününe ertelemektedir. Olumlu mu yoksa olumsuz mu siz karar verin.

HATALI AYLIK GERİ ÖDEMELERİ 3 AYDAN 24 AYA ÇIKIYOR
Kamuoyunda bilinen Torba Kanun yürürlüğa girdiğinde yapılacak düzenlemeyle Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hatalı veya yanlış ödendiği tespit edilen emekli, dul, yetim veya 65 yaş (özürlü) aylıklarının geri ödeme usul ve esasları da değiştirilmektedir. Yani Sosyal Güvenlik Kurumu, hatalı maaş bağladıklarından maaşları 3 ay içinde geri istemekte idi. 3 ay içinde bu ödemeyi yapmayanlar için faiz hesaplamakta idi. Şimdi sözü geçen hatalı maaşları, 24 ay içinde ödemek mümkün olacak. Ödemelerin belirtilen süre içinde yani 24 aya kadar yapılması durumunda faiz de işlemeyecek.

Bağ-Kur’lular GSS’den yararlanabilecek
Torba Yasa yürürlüğe girdiğinde, 4/B bendi (Bağ-Kur) kapsamında bulunan sigortalılar da GSS’den yararlanabilecek. Bu kapsamdaki sigortalılar, borçlarını yapılandırmaları halinde, yapılandırılan borcun haricinde altmış günden fazla prim ve prime ilişkin borçlarının bulunmaması ve ilk taksitini de ödemeleri kaydıyla, hak sahipleri de dahil genel sağlık sigortasından yararlanmaya başlatılacak

haberturk
 
Torba tasarının Genel Kurulda geçen maddeleri!

Yapılan değişiklikler koyu siyah renk olarak gösterilmiştir.


ÖZÜRLÜ SINAV MERKEZİ YAPILACAK;

657 sayılı kanunda yapılan ilk değişiklik, bugüne kadar yapılamayan bir uygulamaya ilişkindir. BNugüne kadar her kamu kurumu özürlü sınavını kendisi yapmakta idi. Yapılan yeni düzenlemeye göre bu sınav artık merkezi yapılacak, yerleştirme de merkezi yapılacaktır. Bu şekilde, özürlülerin il il, sınav sınav dolaşması uygulaması bitecektir.

Ayrıca daha önce yüzde 3'ün hesaplanmasında taşra teşkilatı dahil kadro sayısı esas alınamktaydı. Yeni düzenlemede, yurt dışı kadroları, dolu kadro hesaplamasının dışında tutulmuştur. buna göre, kamu kurumları yurt dışında özürlü personel çalıştırmak zorunda olmayacaktır.


MADDE 102- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 50 nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmış, 53 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Özürlü personel çalıştırma yükümlülüğü:

MADDE 53- Kurum ve kuruluşlar bu Kanuna göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda %3 oranında özürlü çalıştırmak zorundadır. %3’ün hesaplanmasında ilgili kurum veya kuruluşun (yurtdışı teşkilat hariç) toplam dolu kadro sayısı dikkate alınır.

Özürlüler için sınavlar, ilk defa Devlet memuru olarak atanacaklar için açılan sınavlardan ayrı zamanlı olarak, özürlü kontenjanı açığı bulunduğu sürece özür grupları ve eğitim durumları itibarıyla sınav sorusu hazırlanmak ve ulaşılabilirliklerini sağlamak suretiyle merkezi olarak yapılır veya yaptırılır.

Özürlü personel çalıştırma yükümlüğünün yerine getirilmesinin takip ve denetimi ile özürlülerin Devlet memurluğuna yerleştirilmesinden Devlet Personel Başkanlığı sorumludur. Özürlü açığı bulunan kamu kurum ve kuruluşları bir sonraki yıl için alım yapacakları özürlülere ilişkin taleplerini her yılın Ekim ayının sonuna kadar Devlet Personel Başkanlığına bildirmek zorundadır. Devlet Personel Başkanlığı kurum ve kuruluşların bildirimi üzerine, özürlü kontenjanlarına yerleştirme yapabilir veya yaptırabilir.

Özürlülerin memurluğa alınma şartlarına, merkezi sınav ve yerleştirmenin yapılmasına, eğitim durumu ve özür grupları dikkate alınarak kura usulü ile yapılacak yerleştirmelere, özürlülerin görevlerini yürütmelerinde hangi yardımcı araç ve gereçlerin kurumlarınca temin edileceğine, kamu kurum ve kuruluşlarınca özürlü personel istihdamı ile ilgili istatistiksel verilerin bildirilmesine ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar Özürlüler İdaresi Başkanlığının görüşü alınarak Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.”

SON 8 YILDA DİSİPLİN CEZASI ALMAYANLARA BİR KADEME İLERLEMESİ;

Mevcut düzenlemeye göre 6 yılı sicil notu ortalaması doksanın üzerinde olanlara ilave bir kademe verilmekteydi. Yeni düzenleme ile sicil notu uygulaması kaldırıldığı için bu kademenin verilmesi sekiz yıl disiplin cezası almama koşuluna bağlanmıştır.


MADDE 103- 657 sayılı Kanununun 64 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kademe ve kademe ilerlemesi:

MADDE 64- Kademe; derece içinde, görevin önemi veya sorumluluğu artmadan, memurun aylığındaki ilerlemedir.

Memurun kademe ilerlemesinin yapılabilmesi için bulunduğu kademede en az bir yıl çalışmış olması ve bulunduğu derecede ilerleyebileceği bir kademenin bulunması şartları aranır.

72 nci madde gereğince belirli bir süre görev yapmak üzere, mecburî olarak sürekli görevle atanan memurlardan kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde bulunanlara, bu yörelerde fiilen çalışmak suretiyle geçirilen her iki yıl için bir kademe ilerlemesi daha verilir. Yıllık izinde geçirilen süreler fiilen çalışılmış sayılır. İki yıldan az süreler dikkate alınmaz.

Son sekiz yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayan memurlara, aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe ilerlemesi uygulanır.

Bu maddede belirtilen şartları haiz her sınıf ve derecedeki memurlar, hak kazandıkları tarihten geçerli olmak üzere ve başkaca bir işleme gerek kalmaksızın bir ileri kademeye ilerlemiş sayılırlar.

Kademe ilerlemesi ile ilgili onay mercii atamaya yetkili amirdir. Onay mercileri kademe ilerlemeleri ile ilgili yetkilerini devredebilirler.

Kademe ilerlemesine hak kazanamayan memurlar, kurumlarınca her ay alınacak toplu onaylarla belirlenir. Kademe ilerlemesi yapmış sayılanlardan ilerlemeye müstahak olmadıkları sonradan tespit edilenlerin kademe ilerlemeleri, ilerlemiş sayıldıkları tarihten geçerli olmak üzere iptal edilir.”

DIŞARDAN MÜSTEŞAR VE GENEL MÜDÜR ATANABİLECEK;

Bu düzenleme ile özellikle özel sektörde ve serbest olarak çalışılan sürelerinin hizmet süresinden sayılması öngörülerek, Başbakanlık ve bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşlarının müsteşar ve müsteşar yardımcıları ile en üst yönetici konumundaki genel müdür ve başkan kadrolarına atamalarının önü açılmaktadır.


MADDE 104- 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (A) bendinin (d) alt bendi yürürlükten kaldırılmış, (B) bendinin ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddenin sonuna aşağıdaki bent eklenmiştir.

“Ancak, bu şekilde bir atamanın yapılabilmesi için ilgilinin;

a) 1 inci dereceli kadrolardan ek göstergesi 5300 ve daha yukarıda olanlar için en az 12 yıl,

b) 1 inci ve 2 nci dereceli kadrolardan ek göstergesi 5300’den az olanlar için en az 10 yıl,

c) 3 üncü ve 4 üncü dereceli kadrolar için en az 8 yıl,

hizmetinin bulunması ve yükseköğrenim görmüş olması şarttır. Dört yıldan az süreli yükseköğrenim görenler için bu sürelere iki yıl ilave edilir. Bu sürelerin hesabında; 8/6/1984 tarihli ve 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesi kapsamına dâhil kurumlarda fiilen çalışılan süreler ile Yasama Organı Üyeliğinde, belediye başkanlığında, belediye ve il genel meclisi üyeliğinde, kanunlarla kurulan fonlarda, muvazzaf askerlikte, okul devresi dâhil yedek subaylıkta ve uluslararası kuruluşlarda geçen sürelerin tamamı ile yükseköğrenim gördükten sonra özel kurumlarda veya serbest olarak çalıştıkları sürenin; Başbakanlık ve bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşlarının müsteşar ve müsteşar yardımcıları ile en üst yönetici konumundaki genel müdür ve başkan kadrolarına atanacaklar için tamamı, diğer kadrolara atanacaklar için altı yılı geçmemek üzere dörtte üçü dikkate alınır.”

“C) Derece yükselmesi ile ilgili onay mercii atamaya yetkili amirdir. Müşterek kararla atanmış olanların derece yükselmeleri, ilgili bakanın veya yetkili kıldığı makamın onayı ile yapılır. Üst derece kadroya atanmış olup da kazanılmış hak ve emeklilik keseneğine esas aylık dereceleri daha aşağıda bulunanların (45 inci maddenin ikinci fıkrasına göre yapılan atamalar hariç), kazanılmış hak ve emeklilik keseneğine esas aylık derecelerinin yükseltilmeleri için, bu hâlin devamı süresince yukarıda belirtilen onay aranmaz.”

YABANCI MEMLEKETLERDE GÖREV ALMA;

Yabancı memleketlerde veya uluslararası kuruluşlarda görev alacak memurlar için, daha önce izni Başbakan vermekteydi. Bu izni artık Bakan verecektir. Sürelerde bir değişiklik bulunmamaktadır.


MADDE 105- 657 sayılı Kanunun 77 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yabancı memleketlerin resmî kurumları veya uluslararası kuruluşlarda kurumlarının muvafakati ile görev alacak memurlara, ilgili Bakanın onayı ile (her üç yılda bir Bakan onayı yenilenmek kaydıyla) memuriyeti süresince yabancı memleketlerin resmî kurumlarında on yıla, uluslararası kuruluşlarda yirmibir yıla kadar aylıksız izin verilebilir.”

KADROSU KALDIRILAN ANCAK KURUM İÇİNDE ATAMA İMKANI KALMAYAN MEMURLAR, DİĞER KURUMLARA MEMUR OLARAK ATANABİLECEK;

Yapılan yasal düzenlemelerde, yeniden yapılandırmaya gidilirken bazı kadro unvanlarına yer verilmemektedir. Yeniden yapılan sırasında, kurum iöinde atama imkanı bulunmayan personel, Devlet Personel Başkanlığı aracılığı ile dğer kurumlara memur olarak atanacaktır. Bunlardan unvanları müdür ve daha üst olanlar ile danışma işlevlerine ilişkin kadrolarda çalışanlar Araştırmacı kadrolarına atanacaktır.

Örneğin yeniden yapılandırma sırasında bazı kurumlarda şube müdürleri kaldırılmaktadır. Eğer şube müdürleri kurum içinde değerlendirilmez ise bu personel Devlet Personel Başkanlığı aracılığı ile diğer kurumlara Araştırmacı olarak atanacaktır.


MADDE 106- 657 sayılı Kanunun 91 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 91- Kadrosu kaldırılan memurlar, en geç altı ay içinde kendi kurumlarında niteliklerine uygun bir kadroya atanırlar. Bu memurlar, kurumlarında atama imkânı bulunmaması hâlinde aynı süre içinde başka bir kurumdaki kadrolara atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bunlar, atama işlemi yapılıncaya kadar kurumlarında niteliklerine uygun işlerde çalıştırılır ve yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait malî haklardan ve sosyal yardımlardan yararlanmaya devam ederler.

Söz konusu memurların eski kadrolarına ait en son ayda aldığı malî haklar kapsamında fiilen yapılmakta olan her türlü ödemeler toplamının net tutarının, atandıkları yeni kadrolarına ait malî haklar kapsamında fiilen yapılmakta olan her türlü ödemeler toplamının net tutarından fazla olması hâlinde, aradaki fark, farklılık giderilinceye kadar, atandıkları kadrolarda veya bu kadrolardan istekleri dışında atandıkları başka kadrolarda kaldıkları sürece, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir. Aylık mutad olarak yapılmayıp belirli bir dönemi kapsayan ödemelerin ödendiği tarih itibarıyla net tutarları toplamının yılı içinde çalışılan aylara bölünmesi suretiyle bulunacak tutarı, en son ayda aldığı aylık tutarına ilave edilir. Fazla çalışma ücreti, fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti ve nöbet ücreti gibi ilave bir çalışmanın karşılığında elde edilen ödemeler aylık tutarına ilave edilmez.

Diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilen memurların 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında bulunan kamu kurum ve kuruluşlarının boş kadrolarından Devlet Personel Başkanlığınca tespit edilen kadroya, anılan Başkanlık tarafından kırkbeş gün içinde ataması teklif edilir. Devlet Personel Başkanlığı tarafından gönderilen atama teklif yazısının atamayı yapacak kamu kurum ve kuruluşuna intikalinden itibaren otuz gün içinde bu kurum ve kuruluş tarafından atama işlemlerinin yapılması zorunludur. Bunlardan unvanları müdür ve daha üst olanlar ile danışma işlevlerine ilişkin kadrolarda çalışanlar Araştırmacı kadrolarına, diğerleri ise durumlarına uygun kadrolara atanırlar.”

ÖZÜRLÜLERİN ÇALIŞMA SAAT VE SÜRELERİ KURUMLARCA BELİRLENEBİLECEK;

BAZI HİZMETLERDEKİ MEMURLAR ESNEK ÇALIŞMA SAATİNE GÖRE ÇALIŞABİLECEK;

1- Tasarının 107. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 100. maddesi yeniden düzenlenmektedir. Yeni düzenleme ile engellilerin çalışma sürelerinin başlama ve bitiş saatleri ile öğle dinlenme süreleri farklı belirlenebilecektir.

2- Hali hazırdaki bir çok uygulamada, bazı hizmetler için rutin mesai saatlerinin uygulanmasına gerek bulunmamaktadır. Denetim hizmetleri, bilgi işlemdeki bir kısım hizmetler bu türdendir. Yapılan düzenleme ile buna imkan sağlanmaktadır.


MADDE 107- 657 sayılı Kanunun 100 üncü maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Ancak özürlüler için; özür durumu, hizmet gerekleri, iklim ve ulaşım şartları göz önünde bulundurulmak suretiyle günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile öğle dinlenme süreleri merkezde üst yönetici, taşrada mülki amirlerce farklı belirlenebilir.

Memurların yürüttükleri hizmetin özelliklerine göre, bu madde uyarınca tespit edilen çalışma saat ve süreleri ile görev yerlerine bağlı olmaksızın çalışabilmeleri mümkündür. Bu hususa ilişkin usûl ve esaslar, Devlet Personel Başkanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir.”

24 SAAT ESASINA TABİ HİZMETLERDE, ÇALIŞMA SAATLERİNİ KURUM BELİRLEYECEK;

HAMİLE VE DOĞUM YAPAN MEMUR İLE ÖZÜRLÜYE NÖBET VE GECE VARDİYASI MUAFİYETİ;

1- Mevcut düzenlemede, 24 saat esasına tabi hizmetlerde, çalışma saat süreleri Devlet Personel Başkanlığının muvafakatı alındıktan sonra kurumlar tarafından düzenlenmekteydi. Yapılan yeni düzenlemede, Devlet Personel Başkanlığı aradan çekilmektedir. Buna göre, örneğin Emniyet Genel Müdürlüğünde çalışma saat ve sürelerini EGM kendisi tespit edecektir. Eğer yapılan tespitin kamu yararına uygun olmadığı düşünülüyorsa yargı yoluna gidilecektir.

2- Kadın memurlara; tabip raporunda belirtilmesi hâlinde, hamileliğin yirmidördüncü haftasından önce ve her hâlde hamileliğin yirmidördüncü haftasından itibaren ve doğumdan sonraki bir yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemeyecek. Özürlü memurlara da isteği dışında gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemeyecek.


MADDE 108- 657 sayılı Kanunun 101 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 101- Günün yirmidört saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan Devlet memurlarının çalışma saat ve şekilleri kurumlarınca düzenlenir.

Ancak, kadın memurlara; tabip raporunda belirtilmesi hâlinde hamileliğin yirmidördüncü haftasından önce ve her hâlde hamileliğin yirmidördüncü haftasından itibaren ve doğumdan sonraki bir yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez. Özürlü memurlara da isteği dışında gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez.”

ERKEN DOĞUM HALİNDE, KULLANILAMAYAN İZİN DOĞUM SONRASI İZNİNE EKLENEBİLECEK;

BABALIK İZNİ 10 GÜNE ÇIKARILACAK;

EVLENME VEYA ÖLÜM HALİNDEKİ İZİN SÜRESİ 5 GÜNDEN 7 GÜNE ÇIKARILACAK;

KAYINPEDER, KAYINVALİDE VE KAYINLAR VEFAT EDİNCE 7 GÜN İZİN VERİLECEK;

SÜT İZNİ SÜRESİ ARTTIRILIYOR;

Yapılan yeni düzenlemelerle izin süreleri arttırılamakta ayrıca örfe uygun olarak kayınların vefatı halinde de, izin verilmesi öngörülmektedir.


MADDE 109- 657 sayılı Kanunun 104 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 104- A) Kadın memura; doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı hafta süreyle analık izni verilir. Çoğul gebelik durumunda, doğum öncesi sekiz haftalık analık izni süresine iki hafta eklenir. Ancak beklenen doğum tarihinden sekiz hafta öncesine kadar sağlık durumunun çalışmaya uygun olduğunu tabip raporuyla belgeleyen kadın memur, isteği hâlinde doğumdan önceki üç haftaya kadar kurumunda çalışabilir. Bu durumda, doğum öncesinde bu rapora dayanarak fiilen çalıştığı süreler doğum sonrası analık izni süresine eklenir. Doğumun erken gerçekleşmesi sebebiyle, doğum öncesi analık izninin kullanılamayan bölümü de doğum sonrası analık izni süresine ilave edilir. Doğumda veya doğum sonrasında analık izni kullanılırken annenin ölümü hâlinde, isteği üzerine memur olan babaya anne için öngörülen süre kadar izin verilir.

B) Memura, eşinin doğum yapması hâlinde, isteği üzerine on gün babalık izni; kendisinin veya çocuğunun evlenmesi ya da eşinin, çocuğunun, kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşinin ölümü hâllerinde isteği üzerine yedi gün izin verilir.

C) (A) ve (B) fıkralarında belirtilen hâller dışında, merkezde atamaya yetkili amir, ilde vali, ilçede kaymakam ve yurt dışında diplomatik misyon şefi tarafından, birim amirinin muvafakati ile bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde, mazeretleri sebebiyle memurlara on gün izin verilebilir. Zaruret hâlinde öğretmenler hariç olmak üzere, aynı usûlle on gün daha mazeret izni verilebilir. Bu takdirde, ikinci kez verilen bu izin, yıllık izinden düşülür.

D) Kadın memura, çocuğunu emzirmesi için doğum sonrası analık izni süresinin bitim tarihinden itibaren ilk altı ayda günde üç saat, ikinci altı ayda günde birbuçuk saat süt izni verilir. Süt izninin hangi saatler arasında ve günde kaç kez kullanılacağı hususunda, kadın memurun tercihi esastır.

E) Yıllık izin ve mazeret izinleri sırasında malî haklar ile sosyal yardımlara dokunulmaz.”

UZUN SÜRELİ TEDAVİDE HİZMET YILI ŞARTI KALDIRILIYOR;

UZUN SÜRELİ TEDAVİDE 12 AY İZİNLİ SAYILANLAR, GÖREVE BAŞLAYABİLMEK İÇİN "İYİLEŞTİM" RAPORU GETİRECEK;

HASTALIK RAPORLARINDA YETKİ YENİDEN DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞINA GEÇECEK;

REFAKAT İZNİ GELECEK;

1- Mevcut düzenlemede, kanser, verem ve akıl hastalığı gibi hastalıklar dışındakli hastalıkların tedavisinde, hizmet süresi sınırlaması bulunmaktadır. 10 yıla kadar hizmeti olanlara 6 ay, 10 yıldan fazla hizmeti olanlara 12 ay izin verilmektedir. Bu ayrım kaldırılmakta ve 12 ay düzenlemesi getirilmektedir.

2- Mevcut düzenlemede, maddede öngörülen süre kadar hastalık izni alanların "iyileştim" rapıru getirmesi zorunlu görülmemektedir. Yeni düzenlemede örneğin bir memur 12 ay hastalık izni almış ise, bu tedavinin sonunda iyileştim raporu getirmesi, aksi halde memura, resmi sağlık kurulu raporu doğrultusunda 12 ay daha izin verilir. Yine iyileşmeyenler emekli edilir.

3- Şuan hastalık rapoları SGK'nın çıkardığı bir yönetmelik doğrultusunda uygulanmaktadır. SGK bile yönetmeliğine sahip çıkmamakta ve yetkili olmadığını belirtmektedir. Düzenleme ile Devlet Personel Başkanlığı yetkili kılınmaktadır.

4- Refakat izni gelecek. Memur bakmakla yükümlü olmasa dahi, refakat etmediği takdirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşlerinden birinin ağır bir kaza geçirmesi veya tedavisi uzun süren bir hastalığının bulunması hâllerinde, bu hâllerin sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, aylık ve özlük hakları korunarak, üç aya kadar izin alabilecektir. Gerektiğinde bu süre bir katına kadar uzatılacaktır.


MADDE 110- 657 sayılı Kanunun 105 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Hastalık ve refakat izni;

MADDE 105- Memura, aylık ve özlük hakları korunarak, verilecek raporda gösterilecek lüzum üzerine, kanser, verem ve akıl hastalığı gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığı hâlinde onsekiz aya kadar, diğer hastalık hâllerinde ise oniki aya kadar izin verilir.

Memurun, hastalığı sebebiyle yataklı tedavi kurumunda yatarak gördüğü tedavi süreleri, hastalık iznine ait sürenin hesabında dikkate alınır.

Bu maddede yazılı azamî süreler kadar izin verilen memurun, bu iznin sonunda işe başlayabilmesi için, iyileştiğine dair raporu (yurt dışındaki memurlar için mahallî usûle göre verilecek raporu) ibraz etmesi zorunludur. İzin süresinin sonunda, hastalığının devam ettiği resmî sağlık kurulu raporu ile tespit edilen memurun izni, birinci fıkrada belirtilen süreler kadar uzatılır, bu sürenin sonunda da iyileşemeyen memur hakkında emeklilik hükümleri uygulanır. Bunlardan gerekli sağlık şartlarını yeniden kazandıkları resmî sağlık kurullarınca tespit edilen ve emeklilik hakkını elde etmemiş olanlar, yeniden memuriyete dönmek istemeleri hâlinde, niteliklerine uygun kadrolara öncelikle atanırlar.

Görevi sırasında veya görevinden dolayı bir kazaya veya saldırıya uğrayan veya bir meslek hastalığına tutulan memur, iyileşinceye kadar izinli sayılır.

Hastalık raporlarının hangi hallerde, hangi hekimler veya sağlık kurulları tarafından verileceği ve süreleri ile bu konuya ilişkin diğer hususlar, Sağlık, Maliye ve Dışişleri Bakanlıkları ile Sosyal Güvenlik Kurumunun görüşleri alınarak Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir.

Ayrıca, memurun bakmakla yükümlü olduğu veya memur refakat etmediği takdirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşlerinden birinin ağır bir kaza geçirmesi veya tedavisi uzun süren bir hastalığının bulunması hâllerinde, bu hâllerin sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, aylık ve özlük hakları korunarak, üç aya kadar izin verilir. Gerektiğinde bu süre bir katına kadar uzatılır.”

DOĞUM SONRASI AYLIKSIZ İZİN 24 AYA ÇIKARILMAKTADIR;

DOĞUM SONRASI İZNİ BABA DA KULLABİLECEKTİR;

EVLAT EDİNEM HALİNDE AYLIKSIZ İZİN KULLANILABİLECEKTİR;

YURT DIŞINA GİDİŞ HALİNDE, GİDEN KİŞİNİN MEMUR EŞİ AYLIKSIZ İZİN KULLANABİLECEKTİR;

BEŞ HİZMET YILI OLAN AYLIKSIZ İZİN ALABİLECEKTİR;

AYLIKSIZ BİTİMİNDEN İTİBAREN 10 GÜN İÇİNDE GÖREVE BAŞLANILMALIDIR;

Yukarıda başlıklar halinde belirtilen konularda yeni düzenlemeler yapılmaktadır.


MADDE 111- 657 sayılı Kanunun 108 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 108- A) Memura, 105 inci maddenin son fıkrası uyarınca verilen iznin bitiminden itibaren, sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, istekleri üzerine onsekiz aya kadar aylıksız izin verilebilir.

B) Doğum yapan memura, 104 üncü madde uyarınca verilen doğum sonrası analık izni süresinin bitiminden; eşi doğum yapan memura ise, doğum tarihinden itibaren istekleri üzerine yirmidört aya kadar aylıksız izin verilir.

C) Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi hâlinde memur olan eşlerine, çocuğun ana ve babasının rızasının kesinleştiği tarihten veya vesayet dairelerinin izin verme tarihinden itibaren, istekleri üzerine yirmidört aya kadar aylıksız izin verilir. Evlat edinen her iki eşin memur olması durumunda bu süre, eşlerin talebi üzerine yirmidört aylık süreyi geçmeyecek şekilde, birbirini izleyen iki bölüm hâlinde eşlere kullandırılabilir.

D) Özel burs sağlayan ve bu burstan istifade etmesi için kendilerine aylıksız izin verilenler de dâhil olmak üzere burslu olarak ya da bütçe imkânlarıyla yetiştirilmek üzere yurtdışına gönderilen veya sürekli görevle yurtiçine ya da yurtdışına atanan veya en az altı ay süreyle yurtdışında geçici olarak görevlendirilen memurlar veya diğer personel kanunlarına tâbi olanlar ile yurtdışına kamu kurumlarınca gönderilmiş olan öğrencilerin memur olan eşleri ile 77 nci maddeye göre izin verilenlerin memur olan eşlerine görev veya öğrenim süresi içinde aylıksız izin verilebilir.

E) Memura, yıllık izinde esas alınan süreler itibarıyla beş hizmet yılını tamamlamış olması ve isteği hâlinde memuriyeti boyunca ve en fazla iki defada kullanılmak üzere, toplam bir yıla kadar aylıksız izin verilebilir. Ancak, sıkıyönetim, olağanüstü hâl veya genel hayata müessir afet hâli ilan edilen bölgelere 72 nci madde gereğince belli bir süre görev yapmak üzere zorunlu olarak sürekli görevle atananlar hakkında bu bölgelerdeki görev süreleri içinde bu fıkra hükmü uygulanmaz.

F) Aylıksız izin süresinin bitiminden önce mazereti gerektiren sebebin ortadan kalkması hâlinde, on gün içinde göreve dönülmesi zorunludur. Aylıksız izin süresinin bitiminde veya mazeret sebebinin kalkmasını izleyen on gün içinde görevine dönmeyenler, memuriyetten çekilmiş sayılır.

G) Muvazzaf askerliğe ayrılan memurlar askerlik süresince görev yeri saklı kalarak aylıksız izinli sayılır.”

Memurlar.Net
 
Torba tasarının Genel Kurulda geçen maddeleri! (2)

Yapılan değişiklikler koyu siyah renk olarak gösterilmiştir.


SİCİL KALDIRILMAKTADIR;

Yapılan düzenleme ile sicil uygulaması kaldırılmakta ve özlük dosyasına hangi belgelerin konulacağı tek tek düzenlenmektedir.


MADDE 112- 657 sayılı Kanunun 109 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Memur bilgi sistemi, özlük dosyası;

MADDE 109- Memurlar, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası esas alınarak kurumlarınca tutulacak personel bilgi sistemine kaydolunurlar. Her memur için bir özlük dosyası tutulur. Özlük dosyasına, memurun mesleki bilgileri, mal bildirimleri; varsa inceleme, soruşturma, denetim raporları, disiplin cezaları ile ödül ve başarı belgesi verilmesine ilişkin bilgi ve belgeler konulur.

Memurların başarı, yeterlik ve ehliyetlerinin tespitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye ayrılmalarında veya hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde, hizmet gerekleri yanında özlük dosyaları göz önünde bulundurulur.

Özlük dosyalarının tutulma esasları ile özlük dosyalarında yer alacak belgelere ilişkin usûl ve esaslar Devlet Personel Başkanlığınca belirlenir.”

ÖDÜL MİKTARI ARTTIRILIYOR;

1100 TL'YE KADAR ÖDÜL VERİLEBİLECEK;

BİR PERSONELE BAŞARI BELGESİ VERİLİRKEN, SOMUT OLARAK KATKIYA BAKILACAK;

Yapılan düzenleme ile başarı belgesi, üstün başarı belgesi ve ödül verme şartları değiştirilmektedir.


Devamı için;

Tıklayınız.
 
Uzaktan çalışma yasallaşıyor

Torba Kanun ile 4857 Sayılı Kanun’un 14’üncü maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir. Değiştirilen hükümle artık işverenlerimiz işçileri ayda 30 gün değil, kendi işyerinde değil, işgüvenliği tedbiri alarak değil, mesai ve fazla mesai uygulayarak değil, evlerine gönderdikleri işle çalıştıracaklar, süreye göre değil yaptırdıkları işe göre para ödeyecekler. İşyeri kirası, iş sağlığı ve güvenliği tedbiri masrafı, fazla mesai ücreti, ihbar, kıdem tazminatı, işgüvencesi olmadan işçileri çalıştırabilecekler. Yeni düzenleme aynen şöyle:

ÇAĞRI ÜZERİNE ÇALIŞMANIN USUL VE ESASLARI

a) Yazılı sözleşmeyle işçinin yapmayı üstlendiği işle ilgili olarak kendisine ihtiyaç duyulması halinde iş görme ediminin yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı iş ilişkisi, çağrı üzerine çalışmaya dayalı kısmi süreli bir iş sözleşmesidir.

b) Hafta, ay veya yıl gibi bir zaman dilimi içinde işçinin ne kadar süreyle çalışacağını taraflar belirlemedikleri takdirde, haftalık çalışma süresi yirmi saat olarak kararlaştırılmış sayılır. Çağrı üzerine çalıştırılmak için belirlenen sürede işçi çalıştırılsın veya çalıştırılmasın ücrete hak kazanır.

c) İşçiden iş görme borcunu yerine getirmesini çağrı yoluyla talep hakkına sahip olan işveren, bu çağrıyı, aksi kararlaştırılmadıkça, işçinin çalışacağı zamandan en az dört gün önce yapmak zorundadır. Süreye uygun çağrı üzerine işçi iş görme edimini yerine getirmekle yükümlüdür. Sözleşmede günlük çalışma süresi kararlaştırılmamış ise, işveren her çağrıda işçiyi günde en az dört saat üst üste çalıştırmak zorundadır. EVDEN

ÇALIŞMANIN USUL VE ESASLARI

a) İşçinin, ücret karşılığı işverenin belirlediği bir malı veya hizmeti üretmek amacıyla bir veya birden fazla işverene bağlı olarak ancak işverenin denetimi dışında ve genellikle işçinin kendi evinde iş görme edimini sunduğu yazılı sözleşmeye dayalı iş ilişkisidir.

b) Evden çalışma sözleşmesi ile çalıştırılan işçinin ücreti, parça başına veya götürü olarak ürettiği işe orantılı ödenir.

c) Sözleşmede işin tanımına ve konusuna, yapılma şekline, parça başına işlerde istenen üretim adedine ve belirli ise işin ne kadar sürede yapılacağına yer verilir. İşçilerin çalıştıkları gün ve saatlerin işveren tarafından onaylanan günlük puantaj cetvelleriyle takip edilmediği durumlarda, sözleşmeye emsal işin emsal işçi tarafından yapılabileceği süreye ilişkin bir hesaplamanın eklenmesi zorunludur.

UZAKTAN ÇALIŞMANIN USUL VE ESASLARI

a) İşçinin bir hizmet ya da mal üretmek amacıyla işletme merkezi dışında genellikle evde ya da işyeri dışında bir büroda iş edimini yerine getirdiği, haberleşme ve bilgisayar ağı ile işletmeyle bağlantı kurulan, işyerine bağımlılığın az olduğu yazılı sözleşmeye dayalı iş ilişkisidir.

b) Uzaktan çalışma sözleşmesinde, asgari olarak işin yapılacağı yer ve tanımı, genel ve özel çalışma koşulları, işveren tarafından temin edilen ekipman, ekipmanın korunmasına ilişkin yükümlülükler, işverenin çalışanla iletişim kuracağı saatlere ilişkin hükümler yer alır.

c) İşveren uzaktan çalışanlar tarafından kullanılan verilerin korunmasını sağlamakla yükümlüdür. İşveren, uzaktan çalışanı veri korunmasına ilişkin şirket kuralları ve ilgili mevzuat hakkında bilgilendirir. Verilerin korunması amacıyla özel yaşama müdahale dışında işveren tarafından belirlenen hükümlere uzaktan çalışanın uyması zorunludur.

EVDE ÇALIŞANA AYRI İŞLEM YOK

Evden veya uzaktan çalışma sözleşmesiyle çalıştırılan işçi haklı neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin niteliğinden ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz. Evden veya uzaktan çalışma sözleşmesiyle çalıştırılan işçinin iş sağlığı ve güvenliğinden işveren sorumludur. Çağrı üzerine, evden veya uzaktan çalışma sözleşmesiyle çalıştırılanlarla ilgili iş sözleşmesinin tarafları, bölünemeyen haklar, yıllık ücretli izin, tazminata hak kazanmada esas süre, hafta tatili ve ücretine hak kazanma gibi hususlar yönetmelikle belirlenecek.

İŞÇİ HAKLARI YÖNETMELİĞE BIRAKILMIŞ

Düzenlemeyle işverenlerin tüm hakları kanunla yapılırken, işçilerin haklarının ne olacağı ise yönetmeliğe bırakılmış durumdadır. Yönetmelik seçimden önce mi çıkar, sonra mı çıkar bilemem ama seçim sonrasına kalırsa yönetmelik hükümlerinin çalışanlar için hüsran olacağı kesindir. Ayda 30 gün çalışmak asıl, 30 günden az çalışmak ise istisnadır. İşverenlere de 30 günden az SGK’ya bildirimler için ek zorluk ve bildirimler getirilmiştir. Torba Kanun ile işverenleri, çalışanlarını ayda 30 günden az bildirme teşvik edilmekte ve bildirimler kolaylaştırılmaktadır. 30 günden az çalışanlar için “Eksik Gün” bilgi formu verme yükümlülüğü esnetilmekte ve büyük işverenlere EK-10 formu verme yükümlülüğü kaldırılmaktadır. Büyük işyerlerine adeta “Sigortalıları 30 günden az bildir” denmektedir.

Ayda 30 günden az çalıştırılacak işçiler, primini ödeyecekler

4857 Sayılı Kanun ile yapılan esnek çalışma modelleriyle işverenlere “İşçileri ayda 30 günden az çalıştırabilirsin” denirken, işçilere de 30 günden eksik olan sürelerin primlerini cebinden ödeme yükümlülüğü getirilmiştir.

* Torba Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte 01.10.2008 gününden sonraki dönem için, ayda 30 günden az çalıştığı SGK’ya bildirilenler 30 günden eksik kalan sürelerini kendi ceplerinden SGK’ya tıpkı askerlik borçlanması gibi borçlanabilecekler. Yani, 4857 Sayılı Kanun’a göre kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışan sigortalıların, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik süreleri borçlanabilecek ve bu borçlanmalar 4/A (SSK) sigortalılık süresinden sayılacak.

* Yine ayda 30 günden az SGK’ya bildirilen işçiler, 30 günden eksik kalan sürelerini bundan sonraki dönemler için her ay kendileri isteğe bağlı sigorta kapsamında ödeyebilecekler. Ödedikleri isteğe bağlı sigorta Bağ-Kur’a değil, SSK’ya sayılacak. Eski düzenlemede, 30 günden az çalıştığı için isteğe bağlı sigortalı olanların prim ödedikleri isteğe bağlı sigortalılık süreleri daha önce 4/B (Bağ- Kur) sigortalılığına sayılmakta iken yeni düzenlemeyle bu süreler 4/A (SSK) sigortalılık süresinden sayılacaktır. İsteğe bağlı sigortalılara da e-bildirge şifresi verilerek sorun çözülebilir.

İŞSİZLİK SİGORTASI PRİMİ CEPTEN ÇIKACAK

Torba Kanun ile getirilen yeni bir düzenlemeyle işçilerden ayda 30 günden az SGK’ya bildirilenler isterlerse kendi ceplerinden 30 günü tamamlayarak işsizlik sigortası primi (İSP) de ödeyebilecekler. Yani, isteğe bağlı sigortalılar istekleri halinde İSP primi ödeyerek işsizlik sigortası haklarından yararlanabilecekler. Ancak işsizlik sigortası primini ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödememeleri halinde, o aya ait işsizlik sigortası primi ödeme hakkı düşecek.
Ali Tezel
 
Torba Kanun hayatımızda neleri değiştirecek - 1

Kamuoyunda bilinen adıyla “Torba Kanun” yürürlüğe girdiğinden hayatımızda çok şey değişecek. Özellikle İş ve Devlet Memurları Kanunlarında yaptığı önemli değişiklikler ile çalışma hayatımızdaki hak ve borçlarımızı değiştireceği gibi sosyal güvenlik kanunlarındaki değişiklikler ile sosyal hak ve borçlarımızı değiştirecektir.

Torba Kanun içinde halkın beklentilerine uygun ve olumlu değişiklikler olduğu gibi sermayenin taleplerine uygun çalışanları etkileyecek olumsuz değişiklikler de var. Biz de sizlere sayfayı ikiye ayırıp her gün olumlu ve olumsuz değişiklikleri vereceğiz.

Torba Kanun’da hem olumlu yani halkın beklentilerine uygun değişikliler olduğu gibi 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kanunu’ndaki hatalar da düzeltilmektedir. Bunları da aşağıdaki sırasıyla verelim.

OLUMLU DEĞİŞİKLİKLER;

TBMM’de önce Plan ve Bütçe Komisyonunda ardından da genel kurulda kabul edilen prim ve vergi affı olumlu ve beklentilerine uygundur.

Yeni gelen affın detayları;

Açıklamalara göre SGK’ya 31.12.2010 gününe kadar oluşmuş prim ve cezalar af Kanunu kapsamında olacak.

1-SSK ve Bağ-Kur prim borçları bakımından;

SGK’ya var olan işveren ve Bağ-Kur prim borçlarının prim asıllarından herhangi bir indirim yok ama birikmiş gecikme zam ve faizleri silinecek. Gecikme zam ve faizleri yerine ise 2005 yılına kadar TÜFE, 2005 yılından sonra ise ÜFE ile güncelleme yapılacaktır. Yani, prim borcuna işlemiş gecikme zam ve faizleri silinecek bunlar yerine prim ana parasının oluşma ayından bugüne kadar ÜFE ve TÜFE ile arttırılacak.

2-İdari para cezaları bakımından;

SGK’ya var olan İdari para cezalarının ana parasının yüzde 50’si silinecek ve kalan yüzde 50 ceza da bugüne kadar ÜFE ve TÜFE ile güncellenecek.

3-Mahkemelik olanlar şanslı;

SGK’yı mahkemeye vermiş olan işverenler ve Bağ-Kur’lular ise en şanslı olanları. Davalarından vazgeçmek şartıyla ihtilaflı alacakların yüzde 75’ini SGK silecek ve kalan yüzde 25’lik kısmın gecikme zam ve faizleri de silinip, TÜFE ve ÜFE ile güncellenecek.

4-Başvuru süresi 2 ay olacak;

Prim ve vergi affına başvuru süresi Kanun’un Resmi Gazetece yayımlanmasını takip eden 2 aydır. İki aydan sonra affa başvurulamayacak.

5-Bağ-kur süresi silinenler eski rakamlardan ödeme yapabilecek;

30 Nisan 2008 gününe kadar Bağ-Kur’a 60 aydan çok prim borcu olanların sigortalılık süreleri silinerek Bağ-Kur borçları da sıfırlanmıştı. Bunlardan silinen sürelerini canlandırmak isteyenler güncel rakamlarla ödeme yapmaları gerekiyordu. Torba Kanun ile güncel rakamlarla değil eski rakamlarla silinen sürelerini canlandırma hakkı da getirilmektedir.

Ancak, bu kişiler Bağ-Kur sigortalılık sürelerini canlandırırken hiç yararlanmadıkları sağlık hizmetleri için de yüzde 12,5 oranında genel sağlık sigortası da ödemek durumunda kalacaklar. Bu da olumsuz bir durumdur.

6- Haksız yere 65 yaş veya özürlü aylığı alanların, aylıkları % 50 fazlası ile geri alınması gerekenlerden, % 50 fazlaya ilişkin tahsil edilmemiş tutarların tahsilinden vazgeçilecek.

7-Kapanan, iflas eden işyerlerinin 31/7/2010 veya önceki bir tarihe ilişkin olduğu halde ödenmemiş sigorta primi, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi ve idari para cezası asılları toplamı 50 lirayı aşmayan alacaklar ile tutarına bakılmaksızın bu alacaklara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’ilerinin ve aslı ödenmiş olan fer’i alacaklardan tutarı 50 lirayı aşmayanların tahsilinden vazgeçilecek.

8- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile üyelerin oda ve borsalara ödenmemiş olan aidat borçları asılları altı ay içinde ödenirse borç asıllarına isabet eden gecikme zamlarının tahsilinden vazgeçilir. Oysa aynı düzenleme meslek kuruluşlarına üye olan küçük esnaflar için de (Örneğin; Bakkallar Odası üyeleri) geçerli olmalı. Meslek kuruluşuna borcu olduğu için üye kaydı bulunduğu halde sgk ya ibraz etmek üzere yazı alamayan 100 binden fazla esnaf var.

9- 4/B bendi (Bağ-Kur) kapsamındaki sigortalılar, borçlarını yapılandırmaları halinde, yapılandırılan borç haricinde altmış günden fazla prim ve prime ilişkin borçlarının bulunmaması ve ilk taksitini ödemeleri kaydıyla, hak sahipleri de dahil genel sağlık sigortasından yararlanmaya başlatılacak.

Topluluk işçileri SSK’ya geçiriliyor;

10- 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun ile yapılan hata ile yurtdışına Topluluk sigortası kapsamında müteahhitler tarafından götürülen Türk işçilerin emeklilik primlerini artık işverenleri değil kendileri tarafından isteğe bağlı sigorta kapsamında ödenebiliyordu. Ödenen primleri de SSK’ya değil Bağ-Kur’a sayılıyordu. Şimdi hatanın yarısı düzeltilmiş işçiler yine kendi ceplerinden emeklilik primi ödeyecekler ama ödedikleri SSK’ya sayılacak.

65 yaşından büyük çiftçiler prim ödemeyecek-emekli de olmayacak;

11- 65 yaşından büyük bile olsalar Tarım işletmesi sahibi yani bağı-bahçesi-tarlası olup da çiftçilik yapanlardan istemeseler dahi SGK sigorta primi istiyordu şimdi düzenleme ile 65 yaşından büyük olan Tarım Bağ-Kur’lular SGK’ya emeklilik primi ödemeyecekler ve emekli de olamayacaklar.

Tarım Bağ-Kur’lu birisi SSK’lı işe girse Tarım Bağ-Kur’u sona erecek ve SSK’sı sona ererse Tarım Bağ-Kur’u otomatik olarak tekrar başlayacak.

Zorunlu GSS primi 2012’ye erteleniyor;

12- Bu köşeden, işsizler, ayda 30 günden az çalışanlar, köylüler ve 18 yaşından büyük çocuklarımız 1.10.2010 gününden itibaren zorunlu GSS kapsamına alınmışlardı. 01.11.2010 gününe kadar da önce Kaymakamlığa gidip gelir testi yaptırmayı, SGK’ya GSS giriş bildirgesi vermezlerse önce bir asgari ücret (796 lira) idari para cezası alacaklardı. Sonrasında da her ay 185 lira GSS primini de her ay ödemek zorunda oldular. Aslında bu düzenleme şimdi yürürlükte ve yaklaşık 10 milyon Türk bu cezayı yemiş durumda ama 12 Haziran 2010 günündeki genel seçimi düşünen hükümet düzenlemeyi Torba Kanun ile 01.01.2012 gününe ertelemektedir. Olumlu mu yoksa olumsuz mu siz karar verin.

Hatalı aylık geri ödemeleri 3 aydan 24 aya çıkıyor;

Torba Kanun ile yapılan düzenleme ile SGK tarafından hatalı veya yanlış ödendiği tespit edilen emekli-dul-yetim veya 65 yaş (özürlü) aylıklarının geri ödeme usul ve esasları da değiştirilmektedir. Yani SGK, hatalı maaş bağladıklarından maaşları 3 ay içinde geri istemekte idi. 3 ay içinde ödeme yapmayanlar için faiz hesaplamakta idi. Şimdi 24 ay içinde ödemek mümkün. 24 aya kadar ödemelerde faiz işlemeyecek.
 
Torba Kanun hayatımızda neleri değiştirecek - 2

Evde ve uzaktan çalışma geliyor;

Torba Kanun ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 61 inci maddesi başlığı ile birlikte değiştirilip, ülkemizde esnek (ayda 30 günden az) çalışma usulleri değiştiriliyor. Artık, çağrı üzerine çalışmanın yanında evde çalışma, uzaktan çalışma metotları da uygulanmaya başlanacak. Ancak, işverenlere esnek çalıştırma kanuni düzenleme ile getirilirken, bu tür çalışma yaptırılacak işçilerin hakları ise yönetmeliğe bırakılmış. Umarım yönetmelik genel seçimden önce çıkarılır.

Ayda 30 günden az çalıştırılacak işçilere de eksik kalan sürelerini kendi ceplerinden ödeme usulü getirilmiştir.

İşverenler işçileri esnek çalıştırıp-esnek ücret ve hak verecekler;

Torba Kanun ile 4857 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Değiştirilen hüküm ile artık işverenlerimiz işçileri ayda 30 gün değil, kendi işyerinde değil, işgüvenliği tedbiri alarak değil, mesai ve fazla mesai uygulayarak değil, evlerine gönderdikleri iş ile çalıştıracaklar, süreye göre değil yaptırdıkları işe göre para ödeyecekler. İşyeri kirası, iş sağlığı ve güvenliği tedbiri masrafı, fazla mesai ücreti, ihbar, kıdem tazminatı, işgüvencesi olmadan işçileri çalıştırabilecekler.

Yeni düzenleme aynen şöyle;

“Çağrı üzerine çalışma, evden çalışma ve uzaktan çalışma''

MADDE 14- Çağrı üzerine çalışmanın usul ve esasları aşağıda belirtilmiştir.

a) Yazılı sözleşme ile işçinin yapmayı üstlendiği işle ilgili olarak kendisine ihtiyaç duyulması halinde iş görme ediminin yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı iş ilişkisi, çağrı üzerine çalışmaya dayalı kısmi süreli bir iş sözleşmesidir.

b) Hafta, ay veya yıl gibi bir zaman dilimi içinde işçinin ne kadar süreyle çalışacağını taraflar belirlemedikleri takdirde, haftalık çalışma süresi yirmi saat olarak kararlaştırılmış sayılır. Çağrı üzerine çalıştırılmak için belirlenen sürede işçi çalıştırılsın veya çalıştırılmasın ücrete hak kazanır.

c) İşçiden iş görme borcunu yerine getirmesini çağrı yoluyla talep hakkına sahip olan işveren, bu çağrıyı, aksi kararlaştırılmadıkça, işçinin çalışacağı zamandan en az dört gün önce yapmak zorundadır. Süreye uygun çağrı üzerine işçi iş görme edimini yerine getirmekle yükümlüdür. Sözleşmede günlük çalışma süresi kararlaştırılmamış ise, işveren her çağrıda işçiyi günde en az dört saat üst üste çalıştırmak zorundadır.

Evden çalışmanın usul ve esasları aşağıda belirtilmiştir;

a) İşçinin, ücret karşılığı işverenin belirlediği bir malı veya hizmeti üretmek amacıyla bir veya birden fazla işverene bağlı olarak ancak işverenin denetimi dışında ve genellikle işçinin kendi evinde iş görme edimini sunduğu yazılı sözleşmeye dayalı iş ilişkisidir.

b) Evden çalışma sözleşmesi ile çalıştırılan işçinin ücreti, parça başına veya götürü olarak ürettiği işe orantılı ödenir.

c) Sözleşmede işin tanımına ve konusuna, yapılma şekline, parça başına işlerde istenen üretim adedine ve belirli ise işin ne kadar sürede yapılacağına yer verilir. İşçilerin çalıştıkları gün ve saatlerin işveren tarafından onaylanan günlük puantaj cetvelleriyle takip edilmediği durumlarda, sözleşmeye emsal işin emsal işçi tarafından yapılabileceği süreye ilişkin bir hesaplamanın eklenmesi zorunludur.

Uzaktan çalışmanın usul ve esasları aşağıda belirtilmiştir;

a) İşçinin bir hizmet ya da mal üretmek amacıyla işletme merkezi dışında genellikle evde ya da işyeri dışında bir büroda iş edimini yerine getirdiği, haberleşme ve bilgisayar ağı ile işletmeyle bağlantı kurulan, işyerine bağımlılığın az olduğu yazılı sözleşmeye dayalı iş ilişkisidir.

b) Uzaktan çalışma sözleşmesinde, asgari olarak işin yapılacağı yer ve tanımı, genel ve özel çalışma koşulları, işveren tarafından temin edilen ekipman, ekipmanın korunmasına ilişkin yükümlülükler, işverenin çalışanla iletişim kuracağı saatlere ilişkin hükümler yer alır.

c) İşveren uzaktan çalışanlar tarafından kullanılan verilerin korunmasını sağlamakla yükümlüdür. İşveren, uzaktan çalışanı veri korunmasına ilişkin şirket kuralları ve ilgili mevzuat hakkında bilgilendirir. Verilerin korunması amacıyla özel yaşama müdahale dışında işveren tarafından belirlenen hükümlere uzaktan çalışanın uyması zorunludur.

Çağrı üzerine, evden veya uzaktan çalışma sözleşmesiyle çalıştırılan işçi, ayrımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin niteliğinden ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz.

İşveren, çağrı üzerine, evden ve uzaktan çalışan işçileri yazılı olarak çalışma koşulları ile ilgili olarak bilgilendirmekle yükümlüdür.

Çağrı üzerine, evden veya uzaktan çalışma sözleşmesiyle çalıştırılan işçinin iş sağlığı ve güvenliğinden işveren sorumludur.

Çağrı üzerine, evden veya uzaktan çalışma sözleşmesiyle çalıştırılanlarla ilgili iş sözleşmesinin tarafları, bölünemeyen haklar, yıllık ücretli izin, ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanmada esas süre, hafta tatili ve ücretine hak kazanma ve benzeri konulara ilişkin hususlar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.”

İşçi hakları yönetmeliğe bırakılmış;

Düzenleme ile işverenlerin tüm hakları kanun ile yapılırken, işçilerin haklarının ne olacağı ise yönetmeliğe bırakılmış durumdadır. Yönetmelik 12 Haziran 2011 gününde yapılacak genel seçimden önce mi çıkar, sonra mı çıkar bilemem ama genel seçim sonrasında kalırsa yönetmelik hükümlerinin çalışanların için hüsran olacağı kesindir.

İşçileri 30 günden az SGK’ya bildirme kolaylaştırılıyor;

Sosyal Güvenlik Kanunumuza göre ayda 30 gün çalışmak asıl, 30 günden az çalışmak ise istisnadır. İşverenlere de 30 günden az SGK’ya bildirimler için ek zorluk ve bildirimler getirilmiştir. Torba Kanun ile işverenleri, çalışanlarını ayda 30 günden az bildirme teşvik edilmekte ve bildirimler kolaylaştırılmaktadır. 30 günden az çalışanlar için Eksik Gün bilgi formu verme yükümlülüğü esnetilmekte ve büyük işverenlere EK-10 formu verme yükümlülüğü kaldırılmaktadır. Adeta, büyük işyerlerine adeta sigortalıları 30 günden az bildir denmektedir.

Ayda 30 günden az çalıştırılacak işçiler, primleri de ceplerinden ödeyecekler;

4857 sayılı Kanun ile yapılan esnek çalışma modelleriyle işverenlere işçileri ayda 30 günden az çalıştırabilirsin denirken, işçilere de 30 günden eksik olan sürelerin primlerini de cebinden ödeme yükümlülüğü getirilmiştir.

Torba Kanun’un yürürlüğe girmesi ile birlikte 01.10.2008 gününden sonraki dönem için, ayda 30 günden az çalıştığı SGK’ya bildirilenler 30 günden eksik kalan sürelerini kendi ceplerinden SGK’ya tıpkı askerlik borçlanması gibi borçlanabilecekler. Yani, 4857 sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik süreleri,” borçlanabilecek ve bu borçlanmalar 4/a (SSK) sigortalılık süresinden sayılacak. Oysa liberal bir anlayışla hazırlanan 4857 sayılı Kanun 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe girdiğine ve bu kanunla kısmi çalışmalar yasallaştığına göre, borçlanılan sürelerin belirlenmesinde, 01.10.2008 günü değil İş Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2.8.2003 tarihi esas alınmalıydı.

Yine ayda 30 günden az SGK’ya bildirilen işçiler, 30 günden eksik kalan sürelerini bundan sonraki dönemler için her ay kendileri isteğe bağlı sigorta kapsamında ödeyebilecekler. Ödedikleri isteğe bağlı sigorta Bağ-Kur’a değil, SSK’ya sayılacak. Eski düzenlemede, 30 günden az çalıştığı için isteğe bağlı sigortalı olanların prim ödedikleri isteğe bağlı sigortalılık süreleri daha önce 4/b (Bağ-Kur) sigortalılığına sayılmakta iken yeni düzenleme ile bu süreler 4/a (SSK) sigortalılık süresinden sayılacaktır. Düzenleme isabetli olmuş ama teknik alt yapısı hala yapılamayan halen kısmi süreler için isteğe bağlı prim ödeyenler her ay SGK il müdürlüklerini ziyaret ederken düzenlemenin uygulamasının hızlandırılması şart. İsteğe bağlı sigortalılara da e-bildirge şifresi verilerek sorun çözülebilir.

İşsizlik sigortası primi de işçinin cebinden çıkacak;

Torba Kanun ile getirilen yeni bir düzenleme ile işçilerden ayda 30 günden az SGK’ya bildirilenler isterlerse kendi ceplerinden 30 günü tamamlayacak işsizlik sigortası primi de ödeyebilecekler. Yani, İsteğe Bağlı Sigortalılar istekleri halinde İSP primi ödeyerek, İşsizlik Sigortası haklarından yararlanabilecek. Ancak, işsizlik sigortası primini ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödememeleri halinde, o aya ait işsizlik sigortası primi ödeme hakkı düşecek.
 
Torba Kanun hayatımızda neleri değiştirecek - 3

Milyonlarca stajyer işçimiz yola çıkıyor;

Torba Kanun’da yapılan ufacık bir değişiklik ile 5510 sayılı Kanun’un çıraklık ve stajyerlik ile ilgili hükmündeki “zorunlu” kelimesi çıkarılarak, tüm işverenlere işyerlerine çırak ve stajyer çalışan işe alma hakkı getiriliyor. Yaş sınırı, süre sınırı olmaksızın işe girecek olanları stajyer olarak işe alıp, sosyal haklardan mahrum, işgüvencesiz, emeklilik hakkı vermeden çalıştırmak hakkı geliyor. Ancak, EŞEĞİ VE SEMERİ KAYBETTİRİLEN ÇALIŞANLAR da üzülmesin diye eşek değil ama semer geri verilerek çırak ve stajyerler de artık kendi üzerlerinden sağlık yardımı alabilecekler..

İşçileri SGK’ya stajyer bildirin hükmü geliyor;

Torba Kanun ile stajyer ve çırak çalıştırma yükümlülüğü olan işyerlerinin kapsamı değiştiriliyor. Artık 10 veya daha çok değil 5 veya daha çok işçi çalıştıran işyerleri de işyerlerinde çırak ve stajyer çalıştırabilecek.

Ayrıca, Torba Kanun ile 5510 sayılı Kanunun 87 nci maddesinin (e) bendinde yer alan “zorunlu” ibareleri madde metninden çıkartılmaktadır. Yani, sadece okullarında okudukları teorik eğitimi, pratik yapmak zorunlu görevi olan öğrenciler ve çıraklar değil, isteyen herkes çırak veya stajyer olarak işletmelerce çalıştırılabilecek.

Halen geçerli olan maddedeki zorunlu staj cümlesindeki “zorunlu” kelimesi kaldırılmakta ve işverenlerin işe alacakları işçileri stajyer ve çırak adı altında yıllarca çalıştırmalarına yol açılmaktadır.

İşe girecek gençleri artık işverenler işçi değil de yıllarca stajyer adı altında çalıştırabileceklerdir.

İşsizliğin had safhada olduğu ülkemizde işe girebilmek amacıyla işçi değil de stajyer adı altında işe girmeyi kabul edebileceklerdir.

Zira, stajyerliğin kısıtları ve süresi de belirlenmemiştir. 50 yaşındaki kişiyi de 20 yaşındaki kişiye de stajyer adı altında çalıştırma hakkı işverene verildiği gibi süresi de konmamış olup yıllarca işçiyi stajyer diyebileceklerdir.

İşçi değil de stajyer olarak bildirilen sürelerde çalışanın, yıllık izin, ihbar ve kıdem tazminatı gibi İş Kanunlarından doğan hakkı olmayacağı gibi stajyerler için SGK’ya emeklilik primi de ödenmeyeceğinden yıllarca stajyer olarak çalışan işçi ilerde emekli de olamayacaktır.

İş güvencesiz, sosyal haklardan mahrum çalışan çalışanlarımız olacak. İşverenlerimiz için dikensiz gül bahçeleri yaratılacaktır.

Stajyerlere sağlık hakkı da veriliyor;

İşverenlere, işçileri-çalışanları stajyer ve çırak adı altında çalıştırma hakkı verilirken, stajyerlerin hakları da unutulmamış. Stajyerlerin kendi adlarına sağlık yardımı alma hakkı da getirilmiştir. Zorunlu stajyerler için daha önce okulları yüzde 1 oranında prim öderlerken, Torba Kanun ile getirilen düzenleme ile yüzde 1’e ilaveten yüzde 5 oranında sağlık primi alınması uygulaması da başlatılmaktadır.

Bu durumda özel sektör işçileri stajyer adı altında çalıştırırsa normal işçiler için yüzde 34 oranında SGK’ya prim ödemek yerine yüzde 6 oranında prim ödeyecek.

Bu arada özel sektör işverenleri stajyer yerine İŞKUR ile sözleşme imzalayıp kursiyer adı altında işçi çalıştırırlarsa da prim oranı yüzde 13,5 olacaktır hatta bu primi de İŞKUR ödeyebilecektir.

Stajyer ve çıraklara da işveren asgari ücretin altında para ödeyebilecek ama iş SGK’ya prim ödemeye gelince asgari ücret baz alınarak SGK’ya prim ödenecektir.

Çırak ve stajyerlerin yeni hakları;

-Torba Kanun’un yürürlüğe girmesi ile çıraklar, stajyerler, staj gören üniversite öğrencileri kendi sigortalılıkları üzerinden sağlık yardımı alabilecekler.

-Çırak ve stajyerler GSS kapsamında olacağı gibi Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler GSS kapsamında olacaklar ve primleri de İŞKUR tarafından SGK’ya ödenecek.

-Burslu yabancı uyruklu öğrenciler asgari ücret üzerinden GSS primi ödeyerek sağlıktan yararlanacaklar. YÖK tarafından ayrılan kontenjan dahilinde tam burslu okuyan yabancı uyruklu öğrencilerin GSS primi Üniversitelerin bütçelerine konulacak ödenekten karşılanacak.

Deneme süresi 4 aya çıkıyor;

İş Kanunu kapsamındaki işçilerin halen 2 ay olan deneme süresi Torba Kanun’un aynen kabülü halinde 4 aya çıkarılacaktır. Bu sebeple, 4 aylık işçinin işveren tarafından işten çıkarılması halinde kendisine tek bir kuruş ihbar tazminatı ödenmeyecektir. İşçilerin deneme süresinin 2 aydan 4 aya çıkarılması da çalışanların hak kayıplarının artması anlamına gelmektedir. Yani, işveren stajyer veya çırak olarak yıllarca çalıştırdığı işçiyi, zar zor işçi kadrosuna alsa bile 4 ay daha denebilecektir.

OLUMLU DEĞİŞİKLİKLER;

ÇAKIŞAN SİGORTALILIK DÜZELTİLİYOR;

Bir çalışan aynı zamanlarda hem memur, hem SSK’lı hem de Bağ-Kur kapsamında çalışıyorsa öncelik hakkı memuriyette (4/C) idi. Ancak, aynı sürelerde hem SSK hem Bağ-Kur varsa üstünlük hakkı olmadan önceden başlayan sigortalılık kesintiye uğrayıncaya kadar sonra başlayan geçerli sayılmıyordu. Torba Kanun ile sigortalılık çeşitleri üstünlük stratejisine göre düzenlenmektedir. Olumlu bir düzenlemedir. Buna göre, önceden başlayan sigortalılık geçerli olur ilkesi terkedildi. Sigortalılığın üstünlüğü ilkesi benimsendi. Üstünlük sıralaması, 4/c ) (Emekli Sandığı) sonra 4/a (SSK) ve en son 4/b (Bağ-Kur) olarak düzenlenmektedir. Düzenleme isabetli olmakla birlikte sadece bundan sonrası için değil geçmişe de şamil olmalı. Zira, SGK her zaman yaptığı gibi tutucu davranıp yürürlüğü kanunun resmi gazetede yayınlandığı tarih olarak uygular. Ayrıca, bu düzenleme sadece 5510 sayılı Kanun değil eski 506, 1479, 5434, 2925, 2926 sayılı kanunlardaki sigortalılık çatışmaları için de uygulanmalıdır. Sadece bu sorun sebebiyle SGK’ya karşı açılmış binlerce dava devam etmektedir.

Trafik kazası sağlık giderleri SGK’dan;

Bu köşeyi takip edenler bilirler, “Trafik kazası geçirirseniz ağaçtan düştüm deyin” yoksa SGK sağlık giderinizi karşılamaz diyerek vatandaşları uyarmıştım. Torba Kanun ile artık trafik kazası geçirenlerin sağlık giderlerini de SGK karşılayacak. Ayrıca, SGK Kısa Vadeli Sigorta Kolları Daire Başkanı Osman YÜCE, ücretsiz izinleri yasal saymayarak sigortalılara hem iş göremezlik ödememekte hem de sağlık yardımı almasını engellemekte idi. Yeni düzenleme ile doğum yapan ve 6 aya kadar ücretsiz izin kullanan kadınlar ile bir takvim yılı içerisinde toplam bir ayı aşmayan ve işverenlerince belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde genel sağlık sigortalılıkları devam edecek.

Ancak, ücretsiz izin süresi bir ayı aşarsa ne olacak, sigortalı sağlıktan yararlanamadığı gibi GSS primi ödemekle yükümlü olacak. Bu süre yıl içinde bir ay değil 6 ay olarak belirlenmeli. İşverenin belgelendirmesi koşulu da muğlak bir ifade. Bu ifade işverenin beyanı doğrultusunda olarak düzenlenmeli..


Ali Tezel
 
Torba tasarıda 4 önemli madde daha kabul edildi

Torba Tasarının Meclis Genel Kurulundaki görüşmelerinde 4 önemli madde daha kabul edildi.

Kabul edilen maddelere göre, sosyal güvenlik denetmenliği oluşturulacak; Sosyal Güvenlik Kontrol Memurları, denetmenlik için açılacak yeterlik sınavlarına başvurabilecek, il özel idare ve belediyelerdeki ihtiyaç fazlası işçiler diğer kurumlara işçi olarak atanacak; yükseköğretimde "sınıfta kalma" uygulaması kaldırılacak, sınavlar elektronik ortamda yapılabilecek, bazı üniversitelerde öğretim yılı 3 dönem şeklinde uygulanabilecek, uzaktan eğitim için YÖK başka bir üniversiteden akademisyen görevlendirebilecektir.


Yazının devamı için;

Tıklayınız.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst