Atilla ilhan

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Askıda Yaşamak

1 (13).jpg

Askıda Yaşamak

Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk
Gece trenlerine binme
Kaybolursun
Sokaklarda mızıka çalma çocuk
Vurulursun
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Aydınlık Neyin Oluyor Senin?

1 (14).jpg

Aydınlık Neyin Oluyor Senin?

Aydınlık neyin oluyor senin
Gökyüzü akraban filan mı
Beni bulur bulmaz gözlerin
Şimşek çakıyorum yalan mı
Yüzünde yalazını gezdirdiğin
Saçlarından tutuşmuş orman mı
Akla ziyan bir şey elektriğin

Ayışığı mavisi dudaklarından mı
O ışık zenginliği mi giyindiğin
Uzay tozları mı yıldızlardan mı
Elime dokunduğu an elin
Güneşler açıyorum sahi ondan mı
Aydınlık neyin oluyor senin
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Ayrılık Sevdaya Dahil - 1

1 (15).jpg

Ayrılık Sevdaya Dahil - 1

Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın
En görkemli saatinde yıldız alacasının
Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader
Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan
Onu çok arıyorum onu çok arıyorum
Heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları
Bir yerlere yıldırım düşüyorum
Ayrılığımızı hisettiğim an demirler eriyor hırsımdan
Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu
Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş
Tedirgin gülümser
Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
Her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili
Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
Gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu
Yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte
Yansımalar tutmuş bütün sahili
Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
Çünkü ayrılanlar hala sevgili
Yanlızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık
Hava ağır toprak ağır yaprak ağır
Su tozları yağıyor üstümüze
Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı
Karanlık çöktü denize
Yanlızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin
Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
Kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan
Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince
Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice
Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak
Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına
Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız
Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek AŞKIMIZ
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Ayrılık Sevdaya Dahil - 2

1 (15).jpg

Ayrılık Sevdaya Dahil - 2

Yalnızlık
Hızla alçalan bulutlar
Karanlık bir ağırlık
Hava ağır toprak ağır yaprak ağır
Su tozları yağıyor üstümüze
Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
Eflatuna çalar puslu lacivert
Bir sis kuşattı ormanı
Karanlık çöktü denize

Yalnızlık
Çakmak taşı gibi sert
Elmas gibi keskin
Ne yana dönsen bir yerin kesilir
Fena kan kaybedersin
Kapını bir çalan olmadı mı hele
Elini bir tutan
Bilekleri bembeyaz kuğu boynu
Parmakları uzun ve ince
Sımsıcak bakışları suç ortağı
Kaçamak gülüşleri gizlice

Yalnızların en büyük sorunu
Tek başına özgürlük ne işe yarayacak
Bir türlü çözemedileri bu
Ölü bir gezegenin
Soğuk tenhalığına
Benzemesin diye
Özgürlük mutlaka paylaşılacak
Suç ortağı bir sevgiyle
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Aysel Git Başımdan

1 (16).jpg


Aysel Git Başımdan

Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum
Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın
Hiçbir dakikamı yaşayamazsın
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Benim için kirletme aydınlığını
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Islığımı denesen hemen düşürürsün
Gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim
Ya ölmek ustalığını kazanırsın
Ya korku biriktirmek yetisini
Acılarım iyice bol gelir sana
Sevincim bir türlü tutmaz sevincini
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ümitsizliğimi olsun anlasana
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Sevindiğim anda sen üzülürsün
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
İçinden bir gemi kalkıp gitmemiş
Uzak yalnızlık limanlarına
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
Sakın başka bir şey getirme aklına
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan seni seviyorum
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Bakarsak

1 (17).jpg

Bakarsak

Zarif bir hüzündür bembeyaz dolaşan kuğuya bakarsak
Mücevher titreşimleriyle mütereddit bir akşam suya bakarsak
Fazlasıyla ısındı deniz kaynadı kaynayacak
Dipten bir deprem yaklaşıyor suyun üzerindeki buğuya bakarsak
Ne kadar yoksul ve çıplak görünürse görünsün ağaçlar
O kadar yakındır ilkbahar özsuyu yürümüş dallara uğultuyla bakarsak
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Bakiye Gazel

1 (18).jpg

Bakiye Gazel

Bir yerde vahim bir yanlış yapılmıştır
Ne yadsımaya dilim varır
Ne düzeltmeye gücüm yeter

Meyyus bir papağan gibi tenhada bırakılmış
Harıl harıl
İçimdeki bozgunla söyleşirim

Bir yaş gelir ki kadınlar
Çekilir ortalıktan
Esmerler birden çekimser
Sarışınlar uzak
Kumrallar vefasızdır
Artık ne uyku ne durak

Bir afet biçerim imgelem kumaşından
Müstesna bir sevgili
Onunla söyleşirim
Fazlasıyla edalı

İyice Rahşan
Bakışları ebrûlî
Serviler boşalır boşluklardan
Bir mehtap karanlığına
Gazelhanlar susmuş çalgıcılar perişan

Bir ben ki sabahlara kadar böyle
Münzevi bir kanunla söyleşirim.

Ne şair kalmış ülkede ne şiir
Divanlar unutulmuş
Mesneviler parça parça
Ey şairlerin sultanı ey baki
İnanılmaz kafiyeler düşürüp yıldızlardan
(mef'ûlü mefâilü)
Ruhunla söyleşirim
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Bana Bir Şimşek Çak

1 (19).jpg

Bana Bir Şimşek Çak

Bana bir şimşek çak
Ortalık fena karanlık
Yüreğim örtülüyor
Ağır bir dalgınlığa genişliyorum
Durmadan değişen o mevsimde
Dağlarda kalın
Omuz omuza bulutlar
Çok fena kalabalık
Ellerim çıplak
Bana bir şimşek çak
Kötü bir tuzaktayım
Bilmem ne yapsak
Aklımda fikrimde onlar
Yaşlı ve genç
Erkek ve kadın
Korkularıma tutsak

Bana bir şimşek çak
İçim içime sığmıyor artık
Vahim bir çağrışımdan
Daha vahimine atlamaktayım
Bana bir şimşek çak
Belki fena halde
Yanılmaktayım
O ince kız çocuğu
Gün doğmadan her sabah
Bir hapishaneden bir nezarethaneye
Kelepçeli götürülüyor
Dudakları titrek
Gözlerinde buğu
Bilmem ki nasıl anlatayım
Bağışlanmaz suçu dünyayı sevmek
Bir de o
Adını bile bilmediği
Kıvırcık saçlı 'devrimci' öğrenciyi
Fakülte kapısında vurulmuş
Yağmurun altında
Çıplak
Bana bir şimşek çak
Çok yanlış anlaşılmaktayım
Hesabım yanlış bir mahkemede görülüyor
İçimdeki zemberek
Boşandı boşanacak
Yaşamak mı gerek
Yoksa unutmak mı
Şaşırmaktayım
Galiyef yoldaş ne olacak
Galiyef yoldaş Sibirya sürgünü
Sanki yalın bir bıçak
Kayarak
Bir kırlangıç hızıyla
Bulutların arasından
Karanlığın böğrüne saplanacak

Galiyef yoldaş ne olacak
Galiyef yoldaş Sibirya sürgünü
Elinde bir mektup eski yazıyla
Artık yüzünü bile unuttuğu
Karısından
Burnunda sadece kokusu var
İlkbahar kadar müşfik
Sonbahar kadar yumuşak
Galiyef yoldaş ne olacak
Avrasya’da hala mazlumların uğultusu
Kısa bozkır atlarının nallarından
Gizli kıvılcımlar ki etrafa saçılıyor
Azadlık mermileridir
Çekirdekleri çelik
Cehennem gibi sıcak

Bana bir şimşek çak
Sala veriliyor görünmez minarelerden
İzmir de istibdat'ı yaşamaktayım
Bir yangın soluğu sokak içlerinden
Kordon boyunda muzaffer atlılar
Fahrettin paşanın süvarisi
Bana bir şimşek çak
Yolumu aydınlatacak
Gazi'nin gözlerinden
Mavi bir şimşek
Kuva-yi milliye mavisi
Aynı emaneti taşımaktayım
'Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir'
Çünkü hain sinsi ve korkak
Aynı düşmana karşı
Savaşmaktayım
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Barakmuslu Mezarlığı

1 (20).jpg


Barakmuslu Mezarlığı

Kuş uçmaz, kervan geçmez, karanlık tuttu yolları
Gözün gönlün kararmış sen nasıl gecesin hey gidi
Buğdaysız, çavdarsız kara ekmeğe benzersin
Yıldızların, hani yıldızların, çiçeklerin nerdeler
Kalbin neden durmuş rüzgârı kesilmiş değirmen gibi
Suya indi çakallar, suya indi söğüt dalları
Barakmuslu mezarlığı kımıldanır için için
Barakmuslu mezarlığında seyran seyran ölüler
Kuş uçmaz, kervan geçmez, karanlık tuttu yolları
Gözün gönlün kararmış sen nasıl gecesin hey gidi
Ben ne inim ne cinim, ben bir garip Ademim
Barakmuslu köyünden selamsız oğlu Bekir
Yıkılası hanede sekiz boğaz altıma bakar
Ben kendimi toprak bilirim, toprak beni baba bilir
Benim köyümde avrat bile toprak gibi sevilir
Ben ne inim ne cinim, ben bir garip Ademim
Nideyim bu mezarda babam yok, yalnız anam var
Dedem yok bu mezarda, fukara ninem yatar
Söyleyin dağlar-taşlar ben selamsız oğlu Bekir
İki gözüm iki ateş parçası, iki taş parçası iki elim
Yıkılası hanede sekiz boğaz altıma bakar
Gece düşer, barakmuslu mezarlığı dirilir
Barakmuslu mezarlığında seyran seyran ölüler
Bir giden bir daha dönmez, gitti gider
Sen harami Yusuf, her yaranda bir çiçek açmış
Sen hasretlik şakir, mapuslarda ölen Şakir
Evladım kadir nasıldı o seni dağda mı vurdular?
Ya hüsne gelin, yar yoluna serden geçmiş
Fadime’m, sıtmalar girdi kanına Fadime’m
Barakmuslu mezarlığı cümlemize mekân oldu
Barakmuslu mezarlığında koyun koyuna girdiler
Bir giden bir daha dönmez, gitti gider
Barakmuslu mezarlığı cümlemize mekân oldu
İki elim kızıl kanda selamsız oğlu Bekir’im
Hem babam hem dedem yad ellerde kurban oldu
Herkesin kökü toprakta, bir ben köksüz gibiyim
Şavkın yok, ateşin yok, sen nasıl gecesin hey gidi
Gözün gönlün kararmış, tadın tuzun kalmamış
Yıldızların, hani yıldızların, çiçeklerin nerdeler
Ben ne inim ne cinim, selamsız oğlu Bekir’im
Benim babam, benim dedem yad ellerde öldüler
Bir giden bir daha dönmez, gitti gider

Neylersin oğlum Bekir, bak işte ben dedenim
Benim mezarım yoktur Dardanos şehitleri de
Kül oldu yirmi üç baharım kıvırcık bir mart günü
Başımı ayrı gömdüler, gövdemi ayrı gömdüler
Ya gazi ya şehit diye geldik, şehit olduk
İki gözümle gördüm topların ölüm tükürdüğünü
Tövbeler olsun göklerin veremli gibi öksürdüğünü
Neylersin oğlum Bekir, şehitlik alın yazısı
Benim dedemin de Trablus’tan geldi künyesi
Biraderim İsmail vurulmuş akar kanları
Ah şipkanın balkanları, ah şipkanın balkanları
Ninen köyde uyudu, biz gazada uyuduk
Kırıldı kanadımız, kaldık çöllerde
Ya gazi ya şehit diye geldik, şehit olduk

Ben Sakarya’da bir kavak ağacıyım, yel eser inlerim
Sakarya ığranıp gider, ben Sakarya’ yı beklerim
Selamsız duran çavuş barakmusludan
Ah başıma gelenler, yapraklarım, gözlerim
Ben Sakarya’ da bir kavak ağacıyım, yel eser inlerim
Benim mezarım yoktur, ben üçüncü taburdan
Bir kahpenin kurşunu geldi, gelip ciğerimi deldi
"at ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır"
Ben öldüm, selamsız çavuştan bir garip kavak kaldı
Telli kavak, telli kavak ne uzarsın boyuna
Suya indi çakallar, suya indi söğüt dalları
Söğüt yaprağı narin, gözlerim yanıyor gözlerim
Kuş uçmaz, kervan geçmez, karanlık tuttu yolları
Ben ne inim, ne cinim siz kimsiniz? Kimsiniz?
Derviş gibi nerden gelip böyle nereye gittiniz?
Barakmuslu mezarlığı kımıldanır için için
Benim dedem benim babam yad ellerde öldüler
Yüreğimi zehir ettin sen nasıl gecesin hey gidi
Kapkara, gözü yaşlı mezar taşına benzersin
Yıldızların, hani yıldızların, çiçeklerin nerdeler

Ben ne inim ne cinim, selamsız oğlu Bekir’im
Yad elde ölmek istemem, dedem gibi babam gibi
İki elim kızıl kanda, sekiz boğaz altıma bakar
Ağlar mı şipkanın balkanları, ben ağlarım
Babam duran çavuştan, kavak ağacından dilerim
Telli kavak, amanın telli kavak derdime bir çare
Yüreğimde bir yılan çöreklenmiş yatar
Barakmuslu köyündenim, selamsız oğlu Bekirim
Ben bu köyde doğmuşum, bu köyde ölmek isterim
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Başka Yerde Olmak

1 (21).jpg


Başka Yerde Olmak

On iki sıfır beş’te İzmir’de bir yıldız kaydı
İmbat durmuştu kan ter içindeydim
Akdeniz’in elindeydim söz temsili
Işıklı bir tesbih Karşıyaka’ydı
İstanbul deyip mendebur sisli
Bir deniz kahvesinde içiyordum
İstanbul soluk yeşil bir tramvaydı
Sultanahmet demişti inliyordu
On iki sıfır beş’te İzmir’deydim Allah’ım
Şiir deniz gibi kımıldıyordu
On iki on beş’te İstanbul’a dağılmıştım
Hilâl gibi bir kızcağız Beşiktaş’ta
Rüyasını dokuyordu ondan bıkmıştım
Çiğ mürekkep ve aseton kokuyordu
Sarıyer’de balıkçılar denizi çekiyordu
Deniz büyük büyük içini çekiyordu
On iki on beş’te bir kadeh cin parlatmıştım
Kadehimi kırmıştım elim ayağım telaşta
Vezüv içime çökmüştü şaşırmıştım
Napoli’de gözlerim güneş diye doğmuştu
On iki on beş’te İstanbul’da Allah’ım
Gökyüzü birdenbire buz gibi soğumuştu
On iki otuz beş’te Napoli garında bir tren
Çırpınıyordu aşağılık bir gemici barında
Ben burnumu şaraba sokmuştum
Katiyyen sarhoştum kirpiklerim yanıyordu
Santa-lucia civarında bir karanlık
Bir iştahsız orospu bulmuştum bilmem neden
Uyuyup uyuyup uyanıyordu
On iki otuz beş’te Napoli Garı’nda ben
Utanmasam bilet parası dilenecektim
Paris diye ölecektim uzaktan
Notre-dame’ın çığlıklarını dinliyordum
Kalbim köpürmüştü anlıyordum
On iki otuz beş’te Napoli’de Allah’ım
Uyuyamıyordum uyuyamıyordum
On iki elli beş’te Paris’te kan çıktı
İçimdeki bozgun büyüyordu herkeste
Bir telâş vardı herkes acıkmıştı
Önüne gelen bir sual soruyordu
Ben daima bir sual soruyordum
Afrika bulut gibi üstüme yürüyordu
On iki elli beş’te sen uyandığın zaman
Ben Paris’teydim gare du l’est’de
Yoksul bir oteldeydim kahrımdan
Seni terketmiştim hırsımdan
Kendimi içkiye vermiştim mektuplarını
Yakıp yırtmıştım bütün mektuplarını
Bana yazdıklarını, yazmadıklarını
On iki elli beş’te içimde isyan çıktı
Paris çıldırmıştı ben çıldırmıştım
Artık öteki ömrümü yaşayacaktım
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Başka Adam

1 (22).jpg

Başka Adam

Yerinden kaldırmasalar
Tedirgin etmeseler
Armonikle ezbere polkalar çalan
Alsace'li kör kadını
Türkülerin başladığı bittiği yerdeki kız
Raspail bulvarından
Yine gelip yine geçen her akşam
Yalnız
Tedirgin etmeseler
Armonik çalan bir kadını
Işıklar yola çıkınca herhangi bir akşam
Beni alıp duvarların arkasına götürmeseler
Seni alıp götürmeseler

Zuider-zee körfezinin mastor bulutları
Bir bir hatırında
Hep böyle cam yeşili gökler boyar durur
Sabahtan akşamlara dek
Hollanda'lı bir ressam
Orfevre rıhtımında
Demek
Bir türkünün kıyısından çocuklar geçer
Ellerini tertemiz bir yağmurda yıkamış
Yalınayak macera gözlü çocuklar geçer
Gülmüş gülmüş
Ağlamış ağlamış

Ben hızlı yıldızları deniz boylarında gördüm
Ateşten oyulmuş çizgileri vardı
Göz bebeklerinde
Yıldız rüzgârları geçtiler
Poyraz rüzgârları geçtiler

Üşüdüm
Büyük büyük üşüdüm
Deniz fenerleri
Akşamın içinden öksüz bakarlardı
Palermo ve Calabria sahillerinde
Güvertede serseri ve mahzun gemiciler
Ve gemicilerin göz bebeklerinde
Bilmediğim
Görmediğim
Duymadığım
Bir melankoli vardı
Palermo ve Calabria sahillerinde
Deniz fenerleri
Akşamın içinden öksüz bakarlardı
Ben örsün kerpetenin şairi
İstanbul limanından Marsilya limanına kadar
Kurşun döker gibi döktüm
Mısra mısra
Bütün namuskâr
Bütün insancıl şiirleri

Bulvarlarla rüzgâr
Luxembourg bahçesinde rüzgâr
Çoluk çocuk son yaprakları savuruyor
Şimdi yerin altında
Bir başka dünyanın nabzı gibi vuruyor
Maden işçilerinin otomatik çekiçleri
Ve köstebek yavrusu metrolar
Armonik sesi utangaç
Uzaktan
Kaldırımlarda Paris manzaraları
Gökyüzünde bir çabuk
Bir açık
Bir hızlı mavilik

Bir hızlı bulutlar
Kırmızı kuşlarla süslenmiş yün eldivenlerin
Gökyüzü kaldırımlar sen ve Paris şehri
Sen ve Paris şehri sevgilim
Ve her biri bir başka türlü çığrışan
Yol-cu-luk-lar

Ubangi
Şari'
De
El değmemiş yıldızların altındaki
Şehirsiz ve radyosuz dört duvarın
El değmemiş namuslu gözlerinde
Ve yabani sarmaşıkları
Misli görülmemiş hayranlıklar içinde
Yabani yabani aydınlatan
Beş alevlik ateşimiz
Sonra bir adam
Uğultulu ormanı
Küstah çakal seslerini
Ve bizzat çakalları
Omuzlarına almış
Yağlı simsiyah bir adam
Yağlı ve kıvırcık
Simsiyah sakalları

Ben adam
Başka adam
Yürük adam
Yıkmış sokaklara boylu boyunca gençliğini
Ümitlerini güvercinler gibi uçurmuş
Binlerce defa kaybetmiş ümitlerini
Gemilerin kayboldukları yerde kaybetmiş
Hain şiirlerde hain türkülerde kaybetmiş
Binlerce defa yeniden bulmuş
Ümitlerini
Sonra fecir çığlıklarının saçlarından tutmuş
Deniz gider o gider
Bulut gider o gider
Ben adam
Başka adam
Yürük adam
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Batan Bu Köhne Şilebde Ne İşleri Var

1 (23).jpg

Batan Bu Köhne Şilebde Ne İşleri Var

Garson masa iyi manzarayı değiştir
Sırası mı mehtabın yıldız yağmurunun
Bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
Sapa bir yerindeyim umutsuzluğumun
Hava soğuk olmalı ağaçlar bütün duman
Eğer bulabilirsen ölü bir kar getir
Beyazlığı kalın bir su gibi uzayan
Bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
Batan bu köhne şilebde ne işleri var

Çünkü battım kasa boş ne para ne çek
Çünkü bütün telefonlar ısrarla alacaklı
Bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
Hani o sarışın kirpikleri saçaklı
Yanağını viski bardağıyla serinleten
Sonra Nilay hani kafayı buldu mu ağlar
Cam yeşili yasemin cıgara dumanı Nursen
Batan bu köhne şilebde ne işleri var

Garson masa iyi manzarayı değiştir
Büyük şimşek çakmalı gök gürültüsü filan
Şöyle dalları kıran şakırtılı bir yağmur
Köpek havlamaları bulut karanlığından
Zehir bulabilir misin çabucak öldürecek
Artık arsenik mi olur siyanür mü olur
Hangisi olursa olsun hepsi işime yarar
Yoksa bir tabanca bul bir avuç mermi getir
Bu gece yalnızım onlar gelmeyecek
Batan bu köhne şilebde ne işleri var
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Bekle

1 (24).jpg

Bekle

Geleceğim bekle dedi
Ben beklemedim o da gelmedi
Ölüm gibi bir şeydi
Ama kimse ölmedi
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Bela Çiçeği

1 (26).jpg


Bela Çiçeği

Alsancak garına devrildiler
Gece garın saati bela çiçeği
Hiçbir şeyin farkında değildiler
Kalleş bir titreme aldı erkeği
Elleri yırtılmıştı kelepçeliydiler
Çantasını karısı taşıyordu

Hiç kimse tanımıyordu kimdiler
Gece garın saati bela çiçeği
Üçüncü mevki bir vagona bindiler
Anlaşıldı erkeğin gideceği
Bir şeyden vazgeçmiş gibiydiler
Bir türlü karısına bakamıyordu

Ayaküstü birer Bafra içtiler
Gece garın saati bela çiçeği
Şimdiden bir yalnızlık içindeydiler
Karanlık gelmişi geleceği
Birdenbire sapsarı kesildiler
Vagonlar usul usul kımıldıyordu
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Belki Gelmem Gelemem

1 (25).jpg

Belki Gelmem Gelemem

Sen İstinye' de bekle ben burdayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Çünkü ben buradayım karanlıktayım
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git

Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
Karanlık adamlar hüviyetini sordu mu
Ben senin olmadığını arıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa
Hiçbiri benim değil
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Belma Sebil

1 (28).jpg


Belma Sebil

Seni ben kallavi sokağında gördüm
Sen beni görmedin görmedin
Kapıları çaldım adını sordum
Söylemediler öğrenemedim
Seni ben kallavi sokağında gördüm
Bir daha görmedim bilmedim
Belma sebil adını yakıştırdım
Aklıma geldikçe her sefer
Gözlerinin mavisini bitirdim
Saçlarının siyahına başladım

Kallavi sokağında güvercinler
Benim karanlık İstanbul’um
Bir esnaf kahvesine oturdum
Belma sebil ya geçti ya geçer
Rüzgarını içime doldururum
Kallavi sokağında güvercinler
Bunca yıl sönmemiş umudum
Nisan değilse Mayıs
Perşembe değilse Pazar
Ben Belma sebil'i bulurum
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Ben Artık Küsüm

1 (29).jpg

Ben Artık Küsüm

Beni de kırdılar içimde kırdılar
Karanlık camlardan sular akıyordu
Şimşekli bir boşlukta saat vurdu
Beni de kırdılar belki yalnızdılar
Belki onların da çocukluğu yoktu
Bütün şarkılara kapalıydılar
Bir genç kız değmemişti saçlarına

Beni de kırdılar ben artık küsüm
Yağmurları yağmıyor ağaçlarıma
Sularından içmiyorum susadım ama
Beni de kırdılar soğuk bir ölüm
Çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma
Oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm
Bütün şarkılara kapalıydılar
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Bence Malumdur

1 (30).jpg

Bence Malumdur

Dikenin
Kalbime battığı bir sonbahar günüdür
Sen elini bulutların içinde gezdirirsin
Bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler
İçini kurtlar kemirir
Bence malumdur
Buğulanmış camların arkasında masmavi yüzün
Senin ateşler içinde olduğun
Bence malumdur
Ellerin muhakkak çocuk elleridir
Hep kimsenin bilmediği türküler düşünürsün
Onlar neden daima okul türküleridir
Süleymancıktan bahseder
Kara toprakta açık yeşil bir yıldız gibi akıp giden
Süleymancıktan
Ve karınca yuvalarından bahseder
Işıksız kömürsüz karınca yuvalarından
Gökyüzünde kızıl bir hilalin kaydığını görürsün
Sen ansızın gökyüzünde görünürsün
Gözlerinin rengi
Bence malumdur
Elinde değildir akşam serinliğinde üşüsün
Eylül'den itibaren geceler hazindir uzundur
Sokaklar yorulur uykuya varıp gelirler
Sokakların üstüne bulutlar gelirler
Bulutların üstüne yıldızların gözleri gelir
Bir yıldız bir yıldızın ardınca gider
Yıldızların kayboldukları yer
Bence malumdur
Karanlıkta bir şeyler kopar dağılır
Uzaktan yabancı sesler duyulur
Sen elini bulutların içinde gezdirirsin
Elin hayallerimi dağıtır
Bilirsin
Sen elini bulutların içinde gezdirirsin
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Beni Bir Kere Dövdüler

1 (31).jpg


Beni Bir Kere Dövdüler

Beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm
Daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor
Büyük dere’de dövdüler Emirgân ve birileri
Geceleyin dövdüler dişlerimi tükürdüm

Emirgan'la aramız çok eskiden beri yok
Niye ölmedim diye bana bozuluyor
Ötekiler surda burda azar azar gördüğüm
Çakıdan bozma itler sustalı birileri
Fakat çok fena dövdüler size ne söylüyorum
Bir vakit omuzlarım tutmadı dişlerimi tükürdüm

Boş yerlerime vurdular yumrukları duruyor
Gecenin bir saatinde gizlice kustum
Bir böcek yürüyordu boynumdan içeri
Burnum mu kaniyordu ağlıyor muydum
Büyük dere’de dövdüler Emirgân ve birileri
Ayıran eden çıkmadı susadım su veren yok
Kavgalı olmasaydık belki seni düşünürdüm
Çocuk sıcaklığına sığınıp uyumayı
Omzum bir vakit tutmadı dişlerimi tükürdüm

Fakat çok fena dövdüler size ne söylüyorum
Daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor
Hiç kimse o halimde görsün istemiyordum
Eczane aramak filan aklımdan geçmedi
Sıcak bir şeyler içmek otelde motelde
Kavgalı olmasaydık belki seni düşünürdüm
Dağıtılmış suratımı avuçlarına saklamayı
Ağlamayı düşünürdüm kim bilir belki de
Bir vakit omzum tutmadı dişlerimi tükürdüm

Beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm
Daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor
Büyük dere’de dövdüler Emirgân ve birileri
Senin için dövdüler dişlerimi tükürdüm
 

Murat.Y

Üye
Üye
Katılım
Eyl 9, 2014
Mesajlar
1,998
Tepkime Puanı
0
Puanları
0
Attilâ İlhan - Ben Sana Mecburum

1 (32).jpg


Ben Sana Mecburum

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Ölmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih'te yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.

Belki haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
 
Tekerlekli Sandalye
Üst