Kur'an halkası...

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*


(MÜZZEMMİL suresi 20. ayet) (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym


اِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ اَنَّكَ تَقُومُ اَدْنٰى مِنْ ثُلُثَیِ الَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِنَ الَّذٖينَ مَعَكَ وَاللّٰهُ يُقَدِّرُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ اَنْ لَنْ تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْاٰنِ عَلِمَ اَنْ سَيَكُونُ مِنْكُمْ مَرْضٰى وَاٰخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِى الْاَرْضِ يَبْتَغُونَ مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ وَاٰخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ فَاقْرَؤُا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَقْرِضُوا اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِ هُوَ خَيْرًا وَاَعْظَمَ اَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ



Okunuş - İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nisfehu ve sulusehu ve taifetum minellezîne me'ak, vallahu yukaddirulleyle vennehar, 'alime el len tuhsuhu fetabe 'aleykum fakrau ma teyessera minelkur'an, 'alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune fil'ardi yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fi sebilillahi fakrau ma teyessere minhu ve ekîmussalate ve atuzzekate ve akridullahe kardan hasena, ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin teciduhu 'indallahi huve hayrev ve a'zame ecra, vestağfirullah, innallahe ğafurur rahîm.


Kelime kelime anlamı

1. inne : muhakkak
2. rabbe-ke : senin Rabbin
3. ya'lemu : bilir
4. enne-ke : senin olduğunu
5. tekûmu : kalkıyorsun, ayakta duruyorsun
6. ednâ : daha az
7. min suluseyi : üçte ikisinden
8. el leyli : gece
9. ve nısfe-hu : ve onun yarısı
10. ve suluse-hu : ve onun üçte biri
11. ve tâifetun : ve bir topluluk
12. min ellezîne : onlardan, olanlardan
13. mea-ke : seninle beraber
14. ve allâhu : ve Allah
15. yukaddiru : takdir eder
16. el leyle : gece
17. ve en nehâre : ve gündüz
18. alime : bildi
19. en len tuhsû-hu : onu asla hesaplayamayacağınızı
20. fe : böylece, bunun için, bu sebeple
21. tâbe aleykum : sizin tövbenizi kabul etti
22. fe ikraû : artık, o halde okuyun
23. mâ : şey
24. teyessere : kolay gelmek
25. min el kur'ânî : Kur'ân'dan

26. alime : bildi
27. en se-yekûnu : yakında olacak
28. min-kum : sizden (bir kısmınız)
29. mardâ : hasta
30. ve âharûne : ve diğerleri
31. yadribûne : dolaşırlar
32. fî el ardı : yeryüzünde
33. yebtegûne : isterler, ararlar
34. min fadli allâhi : Allah'ın fazlından
35. ve âharûne : ve diğerleri, diğer bir kısmı
36. yukâtilûne : savaşırlar, savaşacaklar
37. fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
38. fe ikraû : artık, o halde okuyun
39. mâ : şey
40. teyessere : kolay gelmek
41. min-hu : ondan
42. ve ekîmû es salâte : ve namazı ikame edin, devamlı kılın
43. ve âtû ez zekâte : ve zekâtı verin
44. ve akridu : ve borç verin
45. allâhe : Allah
46. kardan : kredi, borç
47. hasenen : güzel
48. ve mâ : ve şey
49. tukaddimû : takdim edersiniz
50. li enfusi-kum : nefsleriniz için, kendiniz için
51. min hayrin : hayırdan, hayır olarak
52. tecidû-hu : onu bulursunuz
53. inde allâhi : Allah'ın indinde, katında, yanında
54. huve : o
55. hayren : daha hayırlı
56. ve a'zame : ve daha büyük, en büyük
57. ecren : ecir, ücret, mükâfat
58. ve istagfirû allâhe : ve Allah'a istiğfar edin, tövbe edip Allah'tan mağfiret dileyin
59. inne allâhe : muhakkak ki Allah
60. gafûrun : gafur olan, tövbeleri kabul edip bağışlayan, mağfiret eden
61. rahîmun : rahîm olan, Rahîm esması ile tecelli eden



Tefhimul Kuran - (Ey Nebi!) Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilmektedir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilmektedir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir etmektedir. Sizin bunu sayamayacağınızı bildi, böylece de tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip dolaşacaklarını ve diğerlerinin de Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah katında bulursunuz. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

Diyanet - (Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Elmalılı Orj. - Filhakıka rabbın biliyor ki sen muhakkak gece üçte ikisine yakın ve yarısı ve üçte biri kalkıyorsun beraberindekilerden de bir tâife, halbuki geceyi gündüzü Allah takdir eder, bildi ki siz onu bundan öte başaramazsınız, onun için size lutf ile irca-ı nazar buyurdu, bundan böyle Kur'andan ne kolay gelirse okuyun, bildi ki içinizden hastalar olacak, diğer bir takımları Allahın fazlından bir kâr aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir takımları da Allah yolunda çarpışacaklar, o halde ondan ne kolay gelirse okuyun ve namazı kılın ve zekâtı verin ve Allaha karz-ı hasen takdim edin, kendilerinizin hisabına hayr olarak her ne de takdim ederseniz onu Allah yanında daha hayırlı ve ecirce daha büyük bulacaksınız, hem de Allaha istiğfar edin, şübhesiz ki Allah gafurdur, rahîmdir.

Elmalılı S1 - Gerçekten Rabbin biliyor ki sen, muhakkak gecenin üçte ikisine yakınını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçiriyorsun, beraberinde bulunan bir grup da (böyle yapıyor). Oysa geceyi, gündüzü Allah takdir eder. Sizin bundan ötesini başaramayacağınızı bildiği için size lütuf ile muamelede bulundu. Bundan böyle Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun; O, içinizden hastaların olacağını, diğer bir kısmının Allah'ın lütfundan bir kar aramak üzere yeryüzünde yol tepeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bilmektedir; O halde o (Kur'an)dan kolayınıza geleni okuyun; namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a karz-ı hasen verin! Kendi hesabınıza hayır olarak ne (iyilik) yapıp gönderirseniz, onu Allah yanında daha hayırlı ve karşılık olarak daha büyük bulacaksınız. Allah'tan bağışlanma dileyin! Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

Elmalılı S2 - Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.

F. Kuran - Senin ve bazı arkadaşlarının, gecenin ya üçte ikisine yakın bölümünü ya yarısını ya da üçte birini ibadetle geçirdiğinizi Rabbin biliyor. Gecenin ve gündüzün sürelerini belirleyen Allah'tır. O bu gece ibadetinin temposuna dayanamayacağınızın farkındadır. Bundan böyle kolayınıza gelecek kadar Kur'an okuyunuz. Aranızda hastalar olacağını, bir bölümünüzün Allah'ın lütfettiği geçim payını elde edebilmek için yeryüzünde oradan oraya koştuğunu, bir bölümünüzün de O'nun yolunda savaştığını Allah biliyor. Öyleyse kolayınıza gelecek kadar Kur'an okuyunuz. Namazı kılınız, zekatı veriniz, gönüllü olarak ve karşılık beklemeksizin Allah'a borç veriniz. Kendiniz için yaptığınız hayırları ilerde Allah katında daha yararlı ve daha büyük ödüllü olarak bulursunuz. Allah'tan af dileyiniz. Hiç kuşkusuz Allah bağışlayıcı ve merhametlidir.

M. Esed - (Ey Peygamber!) Rabbin, senin ve beraberindekilerin gecenin üçte ikisini, yahut yarısını, yahut üçte birini (namaz için) uyanık geçirdiğini bilir. Gecenin ve gündüzün ölçüsünü koyan Allah, sizin onu küçümsemeyeceğinizi bilir ve bu sebeple O rahmetiyle size yaklaşır. O halde Kur'an'ın kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun. Allah, zaman zaman içinizde hastalar, Allah'ın lütfunu aramak için yola koyulanlar ve Allah yolunda savaşa çıkanlar olacağını bilir. Öyleyse ondan (yalnızca) kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun, namazınızda devamlı ve dikkatli olun ve karşılıksız harcamada bulunun ve (böylece) Allah'a güzel bir borç verin çünkü kendi adınıza güzel ne iş yaparsanız karşılığını aynen Allah katında görürsünüz; evet, daha iyi ve daha zengin bir ödül olarak. Ve (daima) Allah'ın bağışlayıcılığını arayın. Kuşkusuz Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.


C* **********************************************************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*


(VÂKIA suresi 10. ayet) (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym


وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَ

Okunuş - Vessabikunessabikûn.


TefhimulKuran - Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir.

Diyanet - (10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.

Elmalılı Orj. - İlerde sabikun, işte o sabikun

Elmalılı S1 - önde, en öne geçenler, işte o ileride olanlar!

Elmalılı S2 - Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler.

F. Kuran - Ve öncüler, hep önden gidenler.

M. Esed - Önde olanlar ise (hayatta iken, inanç ve güzel fiillerde) öne çıkanlar olacak.



C* ******


(VÂKIA suresi 11. ayet) (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)


اُولٰئِكَ الْمُقَرَّبُونَ

Okunuş - Ulaikelmukarrabûn.


TefhimulKuran - İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır.

Diyanet - (10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.

Elmalılı Orj. - (11-12) Onlar ne'ıym Cennetlerinde mukarrebun

Elmalılı S1 - (11-12) Naim cennetlerinde (Allah'a) yakın olanlardır.

Elmalılı S2 - İşte o yaklaştırılanlar,

F. Kuran - Onlar Allah'a yakındırlar.

M. Esed - (Her zaman) Allah'a yakınlık sağlayanlar!



C* ************************************************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*

(FETİH suresi 10. ayet) (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym


اِنَّ الَّذٖينَ يُبَايِعُونَكَ اِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللّٰهَ يَدُ اللّٰهِ فَوْقَ اَيْدٖيهِمْ فَمَنْ نَكَثَ فَاِنَّمَا يَنْكُثُ عَلٰى نَفْسِهٖ وَمَنْ اَوْفٰى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللّٰهَ فَسَيُؤْتٖيهِ اَجْرًا عَظٖيمًا


Okunuş - İnnellezine yubayiuneke innema yubayiunellah, yedullahi fevka eydihim, fe men nekese fe innema yenkusu ala nefsih, ve men evfa bi ma ahede aleyhullahe fe se yu'tihi ecran azîma.

Kelime kelime anlamı

1. ellezîne : onlar
2. yubâyiûne-ke : sana biat ederler, tâbî olurlar
3. innemâ : sadece, oysa, olunca
4. yubâyiûne allâhe : Allah'a biat ederler, tâbî olurlar
5. yedu allâhi : Allah'ın eli
6. fevka : üzerinde
7. eydî-him : onların elleri

8. fe men : bundan sonra kim
9. nekese : bozdu
10. fe : artık
11. innemâ : sadece, oysa, olunca
12. yenkusu : bozar
13. alâ : üzerine, ... e
14. nefsi-hî : kendi nefsi
15. ve men : ve kim
16. evfâ : vefa etti
17. bi mâ : şeylere
18. âhede : ahd etti
19. aleyhullâhe : Allah'a
20. fe : o taktirde, o zaman
21. se yu'tî-hi : ona verilecek
22. ecren : ecir, ücret, mükâfat
23. azîmen : en büyük


TefhimulKuran - Şüphesiz, sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah'a karşı verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.

Diyanet - Sana bîat edenler ancak Allah’a bîat etmiş olurlar. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük bir mükâfat verecektir.

Elmalılı Orj. - Her halde sana biy'at edenler mahzâ Allaha biy'at ederler, Allahın eli onların elinin üstündedir, onun için her kim cayarsa sırf kendi aleyhine cayar, her kim de Allaha ahid verdiği şeyi iyfâ ederse o da ona yarın bir ecri azîm verecektir

Elmalılı S1 - Her halde sana biat edenler ancak Allah'a biat etmiş olurlar. Allah'ın eli (kudreti) onların elleri üstündedir. Onun için her kim cayarsa yalnızca kendi aleyhine caymış olur. Her kim de Allah'a verdiği sözü yerine getirirse O da ona yarın büyük bir mükafat verecektir.

Elmalılı S2 - Herhalde sana bey'at edenler ancak Allah'a bey'at etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah'a verdiği ahde vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.

F. Kuran - Sana biat edenler, Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, kendi aleyhine bozmuş olur. Ve kim Allah'a verdiği sözü tutarsa Allah ona büyük bir mükafat verecektir.

M. Esed - Sana bağlılıklarını bildirenler, Allah'a bağlılıklarını göstermiş olurlar. Allah'ın eli onların elleri üzerindedir. O halde, kim ahdini bozarsa yalnızca kendi aleyhine bozmuş olur ve kim Allah'a karşı taahhüdüne uyarsa (Allah) ona büyük bir ödül ihsan edecektir.



C* ******************************************************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*

(BAKARA suresi 115. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

وَلِلّٰهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَاَيْنَمَا تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ

Okunuş - Ve lillahil meşriku vel mağribu fe eynema tuvellu fe semme vechullah, innallahe vasiun alîm.


Kelime kelime anlamı

1. ve li allâhi : ve Allah içindir, Allah'ındır
2. el meşriku : şark, doğu
3. ve el magribu : ve garb, batı
4. fe : artık
5. eynemâ : hangi, herhangi, taraf
6. tuvellû : dönersiniz
7. fe : o zaman, artık
8. semme : orada
9. vechu allâhi : Allah'ın Zat'ı
10. inne : muhakkak ki
11. allâhe : Allah
12. vâsiun : vasi olan, kuşatan
13. alîmun : hakkıyla bilen, en iyi bilen


Tefhimul Kuran - Doğu da Allah'ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphe yok Allah, kuşatandır, bilendir.

Diyanet - Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü işte oradadır. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.

Elmalılı Orj. - Maamafih, meşrık de Allahın mağrib de, nerede yönelseniz orada Allaha durulacak cihet var, şüphe yok ki Allah vasi'dir alîmdir,

Elmalılı S1 - Bununla beraber, doğu da Allah'ın batı da! Nerede yönelseniz, orada Allah'a durulacak yön vardır! Şüphe yok ki Allah'ın rahmeti geniştir ve O, her şeyi bilendir.

Elmalılı S2 - Bununla beraber, doğu da Allah'ın, batı da Allah'ındır. Artık nereye dönerseniz dönün, orası Allah'a çıkar. Şüphe yok ki, Allah(ın rahmeti) geniştir, O, her şeyi bilendir.

F. Kuran - Doğu da Batı da Allah'ındır. Ne tarafa dönerseniz, Allah'ın yönü o tarafa doğrudur. Şüphesiz Allah'ın kudreti herşeyi kapsar ve o herşeyi bilir.

M. Esed - Doğu da Batı da Allah'ındır: Nereye dönerseniz dönün Allah'ın yönü orasıdır. Unutmayın ki, Allah rahmet ve kudretinde sınırsızdır, her şeyi bilendir.


C* ************************************************** ****
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*

(ÂLİ IMRÂN suresi 103. ayet) (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym


وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهٖ اِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ


Okunuş - Va'tesımu bi hablillahi cemiav ve la teferraku, vezkuru ni'metellahi aleykum iz kuntum a'daen fe ellefe beyne kulubikum fe asbahtum bi ni'metihi ihvana, ve kuntum ala şefahufratim minen nari fe enkazekum minha, kezalike yubeyyinullahu le kum ayatihi leallekum tehtedûn.



Tefhimul Kuran - Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini işte böyle açıklar.

Diyanet - Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.

Elmalılı Orj. - Topunuz bir Allah ipine sım sıkı tutunun, biribirinizden ayrılmayın ve Allahın üzerinizdeki ni'metini düşünün, sizler birbirinize düşmanlar iken o sizin kalblerinizin arasında ülfet husule getirib yanaştırdı da ni'meti sayesinde uyanıb kardeş oldunuz, hem sizler ateşten bir çukurun tam kenarında bulunuyordunuz da o tuttu sizi ondan kurtardı, şimdi böyle size âyetlerini beyan ediyor ki Allaha doğru gidebilesiniz

Elmalılı S1 - Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı tutunun, ayrılığa düşmeyin ve Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Sizler birbirinizin düşmanları iken O, sizin kalplerinizde bir uzlaştırma meydana getirdi ve O'nun nimeti sayesinde uyanıp kardeş oldunuz. Bir de siz, bir ateş çukurunun tam kenarında bulunuyordunuz ve O, sizi tutup ondan kurtardı. Şimdi Allah'a doğru gidebilmeniz için size ayetlerini böyle açıklıyor.

Elmalılı S2 - Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.

F. Kuran - Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız sakın ayrılığa düşmeyiniz, Allah'ın size bağışladığı nimeti hatırlayınız. Hani bir zamanlar düşman olduğunuz halde O, kalplerinizi uzlaştırdı da O'nun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Hani siz bir ateş kuyusunun tam kenarındayken O sizi oraya düşmekten kurtardı. Allah size ayetlerini işte böyle açık açık anlatır ki, doğru yolu bulasınız.

M. Esed - Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı tutunun ve birbirinizden kopmayın. Ve Allah'ın size verdiği nimetleri hatırlayın: Siz birbirinize düşman iken kalplerinizi nasıl uzlaştırdı da O'nun lütfu ile kardeş oldunuz; ve ateşli bir uçurumun kenarında (iken) sizi ondan (nasıl) korudu. Bu şekilde Allah mesajlarını size açıklar ki hidayet bulasınız,


C* ************************************************** ****
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*


Okudum-Okudun-Okudu-Okuduk-Okudunuz-Okudular...

Görev seni çağırıyor, duymuyor musun?


C* ****************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*


اِقْرَاْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذٖى خَلَقَ


c* ****************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*


Senin görevin ne yemektir ne içmek ne de uyumak sadece tek görevin var o da Allah a kul olmak...


C* ****************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*

(ALAK suresi 3. ayet) (Resmi: 96/İniş:1/Alfabetik:6)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

اِقْرَاْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُ

Okunuş - İkra' ve rabbukel'ekram.


Tefhimul Kuran - Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir;

Diyanet - Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.

Elmalılı Orj. - Oku, o keremine nihayet olmıyan rabbındır

Elmalılı S1 - Oku, O, cömertliğinin sonu olmayan Rabbindir!

Elmalılı S2 - Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.

F. Kuran - Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir.

M. Esed - Oku, çünkü Rabbin Sonsuz Kerem Sahibidir,



C* ***************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*

(EN'ÂM suresi 162. ayet) (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

قُلْ اِنَّ صَلَاتٖى وَنُسُكٖى وَمَحْيَایَ وَمَمَاتٖى لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ

Okunuş - Kul inne salati ve nusuki ve mahyaye ve memati lillahi rabbil âlemîn.


Kelime kelime anlamı

1. kul : de
2. inne : muhakkak
3. salâtî : benim namazım
4. ve nusukî : benim tüm ibadetlerim, kurbanım
5. ve mahyâye : benim hayatım
6. ve memâtî : ve benim ölümüm
7. lillâhi (li Allahi) : Allah içindir
8. rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi



Tefhimul Kuran - De ki: «Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır.»

Diyanet - Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.”

Elmalılı Orj. - Benim, de: cidden namazım, ıbadetlerim, hayatım, mematım hep rabbül'âlemîn olan Allâh içindir

Elmalılı S1 - De ki: «Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm kesinlikle hep o alemlerin Rabbı olan Allah içindir.

Elmalılı S2 - De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.

F. Kuran - De ki; «benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm tüm varlıkların Rabbi olan Allah içindir.»

M. Esed - De ki: "Bakın, benim namazım, (bütün) ibadetlerim, hayatım ve ölümüm (yalnızca) bütün alemlerin Rabbi olan Allah içindir,



C* ***************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*

(BAKARA suresi 60. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

وَاِذِ اسْتَسْقٰى مُوسٰى لِقَوْمِهٖ فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانْفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْنًا قَدْ عَلِمَ كُلُّ اُنَاسٍ مَشْرَبَهُمْ كُلُوا وَاشْرَبُوا مِنْ رِزْقِ اللّٰهِ وَلَا تَعْثَوْا فِى الْاَرْضِ مُفْسِدٖينَ

Okunuş - Ve izisteska musa li kavmihi fe kulnadrib bi asakel hacer, fenfecerat minhusneta aşrate ayna, kad alime kullu unasim meşrabehum, kulu veşrabu mir rizkillahi ve la ta'sev fil ardi mufsidîn.


Tefhimul Kuran - Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman biz ona: «Asanı taşa vur» demiştik de ondan oniki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah'ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık (ve kışkırtıcılık) çıkarmayın.

Diyanet - Hani, Mûsâ kavmi için su dilemişti. Biz de, “Asanı kayaya vur” demiştik, böylece kayadan on iki pınar fışkırmış, her boy kendi su alacağı pınarı bilmişti. “Allah’ın rızkından yiyin, için. Yalnız, yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın” demiştik.

Elmalılı Orj. - Ve bir vakit Musa, kavmi için su dilemişti, biz de asan ile taşa vur demiştik, onun üzerine ondan on iki pınar fışkırdı, her kısım insanlar kendi su alacağı menbaı bildi, Allahın rızkından yeyin, için de müfsitlik ederek yer yüzünü fesada vermeyin

Elmalılı S1 - Ve bir vakit Musa, kavmi için su dileğinde bulunmuştu, Biz de: «Asan ile taşa vur!» demiştik. Bunun üzerine ondan on iki pınar fışkırdı. Her kısım insanlar kendi su alacağı kaynağı bildi. Allah'ın rızkından yiyin, için de bozgunculuk yaparak yeryüzünü fesada vermeyin!

Elmalılı S2 - Hani bir zamanlar Musa, kavmi için su istemişti, biz de «asanla taşa vur!» demiştik, bunun üzerine o taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kısım insan kendi su alacağı yeri bildi. Allah'ın rızkından yiyin ve için de bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin.

F. Kuran - Hani Musa kavmi için su istedi de kendisine, «Elindeki değneği şu taşa vur» dedik. Bunun üzerine o taştan oniki tane pınar fışkırıvermişti. Her grubun hangi pınardan su içeceği belirlenmişti. «Allah'ın size bağışladığı rızıklardan yiyin, için ve yeryüzünde kargaşalık çıkararak azıtmayın» dedik.

M. Esed - Ve yine bir keresinde Musa, kavminin su ihtiyacı için (Bize) yalvarmıştı ve Biz de kendisine: "Asanla kayaya vur" demiştik. Bunun üzerine oradan on iki kaynak (birden) fışkırmıştı ki halkın tümü nereden (hangi kaynaktan) içeceğini bilsin. (Ve Musa demişti): "Allah tarafından verilen rızıktan yiyip için, ama yeryüzünün yozlaşmasına ve çürümesine yol açacak bozgunculuk yapmayın."



C* ************************************************************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*

(BAKARA suresi 75. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

اَفَتَطْمَعُونَ اَنْ يُؤْمِنُوا لَكُمْ وَقَدْ كَانَ فَرٖيقٌ مِنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلَامَ اللّٰهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِنْ بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

Okunuş - E fetatmeune ey yu'minu lekum ve kad kane ferikum minhum yesmeune kelamellahi summe yuharrifunehu mim ba'di ma akaluhu ve hum ya'lemûn.



Tefhimul Kuran - Siz (müslümanlar,) onların (Yahudilerin) size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah'ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı.

Diyanet - Şimdi, bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa içlerinden birtakımı, Allah’ın kelamını dinler, iyice anladıktan sonra, onu bile bile tahrif ederlerdi.

Elmalılı Orj. - Şimdi bunların size iman edivereceklerini ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir fırka vardı ki Allahın kelâmını işitirlerdi de akılları aldıktan sonra onu bile bile tahrif ederlerdi

Elmalılı S1- Şimdi bunların size iman edeceklerini ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir zümre vardır ki, Allah'ın kelamını dinlerlerdi de akılları aldıktan sonra onu bile bile tahrif ederlerdi.

Elmalılı S2 - Şimdi bunların, size hemen inanacaklarını ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir grup vardı ki, Allah'ın kelâmını işitirlerdi de sonra ona akılları yattığı halde bile bile onu tahrif ederlerdi.

F. Kuran - Şimdi siz onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlar arasında öyle bir grup var ki, Allah'ın kelâmını işitirler ve anlamına akılları yattıktan sonra, onu bile bile değiştirirlerdi.

M. Esed - Şimdi, onların tebliğ ettiğimiz şeye inanacaklarını bekliyor musunuz? Aksine, bir çoğu Allah'ın kelamını dinler ama onu anladıktan sonra bile bile çarpıtırlar.


C* ************************************************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*


Allah a itaat edersen su boğmaz, ateş yakmaz, bıçak kesmez...


C* ***************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
4803.jpg



WASHİNGTON’DA ALLAH YAZAN BİR BİNA


Günlerden Salı. Bursa’ya bir ziyarete gittim. Ulu Cami’ye uğramamak olmazdı. Şadırvanın kenarında namazdan sonra oturup içeriyi seyretmek büyük haz veriyor bana. Elimde çantam, içinde notlar Dan Brown’un ABD’deki sembollerle ilgili yorumları, şifreleri... Farmasonlar boş durmamış, şehre şifreli yapılar, düzenlemeler yapmışlar. Baykuş, Sion yıldızı anıtlar, Yahudiliğin simgeleri... Bunları düşünüyordum. Derslerde Latif Baba ve İlhami Abi’yle birçok Kabala sembolünü çözmüştük.. Gözümüzün önünde nice simgeler vardı da, kendi adıma, bakar kör gibiydik adeta.

Bir el omzuma dokunuyor, dönüyorum: İlhami Abi. İşaret parmağını dudaklarına götürüyor sessiz ol mânâsında, heyecan yapma gibilerinden. Yüzüm gülüyor, sevinçliyim. İki rekat namaz kılıyor ve yanıma bağdaş kuruyor.

Turistler bol bol fotoğraf çekiyorlar. Koca bir “vav” harfi hattı göz alıyor. Camiden dışarı çıkıyoruz. Avluda bir bankta oturuyoruz.

- Hayrola Âdem... Yine düşüncelisin.

İlhami Abi’nin bu sözü üzerine kafamdakileri döküyorum ve şunları anlatıyor:

- Evlat. Onlar Dan Brown’un sembolleri, beşerin sistemi, planları. Zannetme ki Hilâlîler, Rical-i gayb onların karşısında Amerika’nın göbeğine mührü basmasın. Ama körler. Şimdi gel, gör, herkes görsün.

Sırtıma dokundu; ABD’nin göbeğinde Allah yazılı komplike yapılar, cadde düzenlemeleri gördüm. Çok şaşırdım.


İlhami Abi o gün bana şu bilgileri de vermişti

- Rical-i gayb bu mimarların masalarına planları koydular. Mimarlar birbirlerinden habersizdi. Yıllarca onlar da bu yapıyı, görüntüyü yaptılar.

Ahmaklara duyurulur:

Sembollerine karşılık “Allah” lafzı, mührü.

Bu olayı Çemberlitaş’ta bir sohbet esnasında dostum, gazeteci Baki'ye dizüstü bilgisayarında gösterdiğimde şok oldu. Ve sonrasında tüm dünyaya duyurduk.

İşte o görüntü. Daha da birçok sırlar, sır yapılar var. Ama zamanı gelince... Erenlerin, Rical-i gayb’ın eline sağlık...


“ONLAR KENDİ YAPTIKLARINI KENDİ ELLERİYLE YIKARLAR.”

Aklıma gelen bu ayetteki kişiler gibiydiler. Bunlar da (mimarlar) farkında olmadan düşman olduklarını kendi elleriyle ABD’nin göbeğine inşa etmişlerdi.

Dan Brown gibi kişilerin eserlerine (kitaplarına) bakıp da sakın etkilenmeyin. “Vay be Masonlar, Yahudiler, falanlar, filanlar neler yapmışlar.” demeyin.

Zaten yapılmak istenen zihinleri etkilemektir. Size bu sözü söyletmektir.

Ama onların planı varsa Allah (cc)’nun da planı var.

Görenlere ne mutlu...



Oktan Keleş

(Melekler Ağlarken sh. 437-440)

Washington'da ALLAH Yazan Bina / ON ALTI YILDIZ
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*

قُلْ مَنْ كَانَ عَدُوًّا لِجِبْرٖيلَ فَاِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلٰى قَلْبِكَ بِاِذْنِ اللّٰهِ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُدًى وَبُشْرٰى لِلْمُؤْمِنٖينَ


c* ***************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*


Tevhid kılıcıyla kesemeyeceğimiz baş, yıkamayacağımız sur, aşamayacağımız engel yoktur...


C* ***************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*


4638 - Ebu Malik el-Eş'ari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Abdest imanın yarısıdır. Elhamdülilllah mizanı doldurur; sübhanallah velhamdulillah arz ve sema arasını doldurur; namaz nurdur; sadaka bürhandır; sabır ziyadır; Kur'ân ise lehine veya aleyhine bir hüccettir. Herkes sabahleyin kalkar, nefsini satar; kimisi kurtarır, kimisi de helâk eder."


C* ***************

Müslim, Taharet 1, (223)
Tirmizi, Da'avat 91, (3512)
Nesai, Zekat 1, (5, 5-6).
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*


Çevrene dön de bir bak Tevhid den başka bir şey görebilecek misin...


C* ***************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*

(BAKARA suresi 163. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

وَاِلٰـهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّحٖيمُ

Okunuş - Ve ilahukum ilahuv vahid, la ilahe illa huver rahmanur rahîm.


Kelime kelime anlamı

1. ve : ve
2. ilâhu-kum : sizin ilâhınız
3. ilâhun : ilâh
4. vâhidun : tek, bir
5. lâ ilâhe : ilâh yoktur
6. illâ : ancak, sadece, dan başka
7. huve : o
8. er rahmân : Rahmân olan, Rahmân esmasının
9. er rahîmu : ve Rahîm olan, rahmet nurunun sahibi


TefhimulKuran - Sizin ilahınız tek bir ilahtır; O'ndan başka hiç bir ilah yoktur; O, bağışlayandır, esirgeyendir.

Diyanet - Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.

Elmalılı Orj. - Her halde hepinizin Tanrısı bir Tanrı, başka Tanrı yok ancak o, o rahmanı rahîm

Elmalılı S1 - Her halde hepinizin tanrısı bir Tanrıdır, O'ndan başka hiç bir tanrı yoktur. O, esirgeyen ve bağışlayandır.

Elmalılı S2 - Her halde hepinizin ilâhı, bir tek ilâhtır. Ondan başka bir ilâh yoktur. O Rahmân ve Rahîm'dir.

F. Kuran - İlahınız tek bir ilahtır, O'ndan başka ilah yoktur. O, Rahman ve Rahim'dir.

M. Esed - Ve sizin tanrınız, Tek Tanrı'dır; O'ndan başka tanrı yoktur; Rahmandır, Rahimdir.


C* **************************************************
 

kartalreis

Üye
Üye
Katılım
Tem 26, 2011
Mesajlar
709
Tepkime Puanı
50
Puanları
28
C*

Yağmur Yağmur geleceğiz
Rahmet Rahmet yağacağız
Hilal Hilal doğacağız
Geliyoruz...

C* ***************
 
Tekerlekli Sandalye
Üst